Haberler

Idai hurricane 678x381Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güneydoğu Afrika ülkesi Mozambik’i vuran Idai kasırgasının iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini bir kez daha ortaya koyduğunu belirterek, dünya için ‘tehlike çanı’nın çaldığını söyledi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Genel Merkezi’nde gazetecilere yaptığı açıklamada, Idai kasırgasının, Afrika tarihindeki iklim kaynaklı en kötü felaketlerden biri olduğunu söyledi. Kasırga nedeniyle Mozambik, Malavi ve Zimbabve’de en az 700 kişinin hayatını kaybettiğini, yüzlerce kişinin ise kayıp olduğunu dile getiren Guterres, olaydan 3 milyon kişinin etkilendiğini ve bir milyar dolarlık altyapı zararının yaşandığını kaydetti

Guterres, en az bir milyon çocuğun acil insani yardıma ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, uluslararası toplumdan yaklaşık 282 milyon dolarlık insani yardım çağrısını desteklemesini istedi. Kasırganın iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini bir kez daha ortaya koyduğuna dikkati çeken Guterres, ”Idai kasırgası tehlike çanıydı” dedi.

Guterres, “İklim değişikliğine neden olan emisyonların %80’i G20 ülkelerinden geliyor ve iklim değişikliği sorununun daha da kötüleşmemesi için sorumluluk da büyük ekonomilere düşüyor. Açık konuşmak gerekirse bu yarışı kazanmıyoruz ve durum daha da kötüye gidecek. Bu eğilimin tersine çevrilmesi gerek” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: www.iklimhaber.org

kati yakitTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan geçen yılın aralık ayına ilişkin katı yakıt istatistiklerine göre, aralıkta katı yakıtların toplam satılabilir üretim miktarları linyitte 5 milyon 999 bin 316 ton, taş kömürü kokunda 382 bin 563 ton ve taş kömüründe 90 bin 747 ton oldu. Teslimat miktarları ise linyitte 6 milyon 438 bin 199 ton, taş kömüründe 3 milyon 269 bin 420 ton ve taş kömürü kokunda 422 bin 600 ton olarak hesaplandı.

Üretilen katı yakıtların teslimatları karşılama oranı yüzde 2,8 ile en düşük taş kömüründe gerçekleşti. Bu oran, taş kömürü kokunda yüzde 90,5 ve linyitte de yüzde 93,2 oldu. Katı yakıtları teslimat yerlerine göre dağılımı incelendiğinde, taş kömürü teslimatının yüzde 60,7'si termik santrallere, yüzde 15,7'si kok tesislerine, yüzde 5,7'si demir-çelik haricindeki sanayiye yapıldı. Linyit teslimatının yüzde 88,1'i termik santrallere ve yüzde 7,7'si demir-çelik haricindeki sanayiye, taş kömürü koku teslimatının yüzde 99,3'ü de demir-çelik sanayisine gerçekleştirildi.

fransa komur santraliFransız hükümeti ve kamu enerji şirketi EDF tarafından 1200 MW gücündeki Cordemais kömür santralinin biyokütle santraline dönüştürmesi değerlendiriliyor. İklim değişikliğiyle mücadele hedefleri kapsamında kömür yakıtlı enerji santrallerinin kapatarak % 75 orana sahip nükleer enerji bağımlılığını ise azaltmayı planlayan Fransa, enerji arz güvenliğini sağlamaya yönelik ise bazı çalışmalarını sürdürüyor.

Fransa Enerji Bakanlığı’nın açıklamasına göre; Fransız hükümeti ve kamu enerji şirketi EDF’nin 1.2 gigawattlık (GW) Cordemais kömür santralinin arz güvenliğini sağlamaya yönelik öneminden ötürü biyokütle yakma olasılığını inceleyeceği belirtildi. Ayrıca hükümet, Harve kömür santralinde de biyoyakıt sürecini uygulama konusunun değerlendirilerek konuya yönelik kararın sonbahar içinde alınacağı açıkladı.

Macron hükümeti, karbon salımını ve küresel ısınmayı önlemek için önlemlerin bir parçası olarak, Fransa’nın kalan kömür yakıtlı elektrik santrallerinden gelen elektrik üretimini 2022’ye kadar sonlandırmayı hedeflerken hükümet ayrıca, yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimini artırarak Fransa’nın elektrik ihtiyacının yüzde 75’inden fazlasını karşılayan nükleer enerjiye bağımlılığını azaltmayı da amaçlıyor.

Kaynak: https://www.enerjigazetesi.ist

su kitligiBarilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN), 1,6 milyar kişinin su sıkıntısı çektiği ve su kıtlığının dünya çapında artış gösterdiği günümüzde Birleşmiş Milletler Dünya Su Günü kapsamında hazırladığı araştırmasını yayımladı. BCFN’in yeni araştırmasına göre kişi başı günlük ortalama 2 litre su tüketiyoruz. Ancak gün içinde tükettiğimiz gıdaların üretiminde kullanılan su miktarı da dahil edildiğinde bu rakam 5 bin litreye ulaşıyor. Küresel nüfusun 2050 yılında 9 milyara ulaşacağını belirten uzmanlar, su tasarrufu etmek için acil olarak gıda sisteminde değişiklikler yapılması gerektiğini vurguladı.

Dünyada gıda ve beslenmeye ilişkin sorunları analiz etmek ve somut çözüm önerileri geliştirmek amacıyla kurulan Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN), 22 Mart Birleşmiş Milletler Dünya Su Günü kapsamında hazırladığı yeni araştırmasını yayımladı. Su kıtlığının dünya çapında artış gösterdiği günümüzde uzmanlar, gıda tüketiminde sebze ağırlıklı beslenme tercihinin kişi başı su ayak izini yarı yarıya indirdiği sonucuna ulaştı.

1,6 MİLYAR KİŞİ SU SIKINTISI ÇEKİYOR

Araştırmaya göre dünya nüfusu ve ortalama gelirdeki artış, iklim değişikliğiyle birlikte, su talebinde artışa neden oluyor. Dünya nüfusunun üçte ikisi yahut 4 milyardan fazla insan, her yıl en az bir ay boyunca su kıtlığı çekilen bölgelerde yaşıyor ve altyapı eksikliği nedeniyle 1,6 milyar kişi su sıkıntısı çekiyor. Yapılan araştırmalar, küresel nüfusun 2050’de 9 milyara ulaşacağını ve su tasarruf etmek için gıda sisteminde değişiklikler yapılması gerektiğinin aciliyetini vurguluyor.

ford elektrikli aracABD'li otomobil üreticisi Ford Motor, ABD Michigan Eyaleti Flat Rock kentindeki fabrikasında elektrikli araç üretecek.
ABDli otomobil şirketi Ford Motor Company, Kuzey Amerika'da elektrikli araç ürettiği fabrika sayısını ikiye yükseltme kararı aldı. Şirket 11 milyar dolar tutarındaki yatırım programı çerçevesinde Michigan'ın Flat Rock kentindeki fabrikasında 900 milyon dolar yatırım ile elektrikli araç üretim hattı ekleyecek.
2023 yılına kadar yapılacak yatırım 900 kişiye istihdam sağlayacak.

polar bear14 Mart 2019’da Climate Action’da Rachel Cooper tarafından kaleme alınan haberde, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yapılan yeni bir araştırmada, Paris Anlaşması’na uygun olarak salımlar azaltılsa dahi, Kuzey Kutbu’nda kış aylarındaki sıcaklık artışları 2050’de 3,5 C’yi, 2080’de 5,9 C’yi aşacak! Araştırma raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

BM’ye göre sıcaklık artışı çevre için mahvedici sonuçlar doğuracak. Bu sonuçlardan birisi deniz/okyanus düzeylerinin artması olacak. Bir başkası ise kutuplardaki donmuş toprak parçalarının %45 oranında azalması olacak. Donmuş toprak parçalarının 1.672 milyar tonluk karbonu tuttuğu düşünülürse, erimenin ciddi karbon dioksit ve metan gazı salımlarına neden olması bekleniyor.

Geçen yıl Global Carbon Project’in yayımladığı raporda ise okyanusların asitleşmesinin özellikle kutuplarda yaşayan deniz canlılarını olumsuz etkilendiğinin bulunduğu belirtilmiş; sanayi devriminden bu yana dünyanın okyanuslarının %30 daha asitli hale geldiği bildirilmişti.

pipetAP, deniz kirliliğine neden olan tabak, çatal, bıçak ve pipet gibi tek kullanımlık plastik ürünleri 2021'den itibaren yasaklayan kararı kabul etti.

Avrupa Parlamentosu (AP), deniz kirliliğine neden olan tabak, çatal, bıçak ve pipet gibi tek kullanımlık plastik ürünleri 2021'den itibaren yasaklayan kararı onayladı.
Strazburg'da devam eden AP Genel Kurulu, denizler ve kıyılarında en çok bulunan tek kullanımlık plastik atıkların kullanımını yasaklayan kararı oyladı.

AP üyelerince 35 "hayır", 28 "çekimser" oya karşı 560 "evet" oyuyla kabul edilen karara göre, 2021'den itibaren plastik tabak, çatal, bıçak, kaşık, pipet, bardak, balon çubukları, gıda kapları, kulak pamukları Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde kullanılmayacak.

AB üyesi ülkelerin, 2029 yılına kadar plastik şişelerin yüzde 90'ını toplama, 2025 yılına kadar tek kullanımlık plastik şişelerin yüzde 25'ini, 2030'a kadar da yüzde 30'unu geri dönüştürmek zorunda olduğu belirtilen kararda, AB ülkelerinin sigara filtrelerini üretenlerin, ürünlerinin atık ve temizlik maliyetlerini karşılamaya katkı sağlayacağı vurgulandı.

Kaynak: Anadolu Ajansı

sera gazi emisyonuAlmanya Federal Çevre İdaresi tarafından yapılan kesin olmayan ilk hesaplamalara göre ülkenin 2018 yılı emisyonları 2017’e göre %4,2 oranında azaldı.a’nın sera gazı emisyonlarının, dört yıllık yavaşlama sürecinin ardından 2018’de önemli oranda gerilediği bildirildi.

38 milyon tona denk gelen bu azalış ile ülkenin 2018 yılı emisyonları 868,7 milyon ton olarak gerçekleşti. Gerileme oranı 1990 yılına göre ise %30,6 oldu.
İdarenin açıklamasına göre gerilemede fosil yakıt kullanımının azalırken, yenilenebilir kaynaklı elektrik üretiminin artması ile birlikte hava koşulları etkili oldu.

38 milyon tonluk bu azalışta en yüksek pay 15 milyon ton ile konutlarda gerçekleşti. Enerji sektörünün payı 14 milyon ton, ulaşım sektörünün 5 milyon ton, sanayi sektörünün 4 milyon ton olurken, tarım sektörü ise %0,7 ile emisyonların arttığı tek alan oldu.

Açıklamadaki hesaplamalara göre Almanya’nın yenilenebilir kaynaklı elektrik üretimi 2018 yılında 184 milyon ton karbondioksit salımının önüne geçerken, bu hesaplamada en büyük pay ise 75 milyon ton ile rüzgar enerjisi santrallerinin oldu.

İdare ülkenin 2018 yılı emisyonlarına dair kesin sonuçları 15 Ocak 2020 tarihinde yayınlanacak.

Almanya sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 yılı seviyesinin %55 altına çekmeye hedefliyor.

Kaynak: www.yesilekonomi.com

su kitligiTürkiye’nin kullanılabilir su kaynağı, yılda 112 milyar metreküp, kişi başına düşen tatlı su miktarı ise 1.519 metreküp. Her ne kadar akarsular nedeniyle su zengini bir ülke gibi gözüksek de bu verilere göre “su sıkıntısı çeken ülkeler” arasında yer alıyoruz. 2030’da nüfusumuzun 100 milyon olacağı ön görülürse, kişi başına düşen tatlı su oranı 1.120 metreküp olacak ve bu Türkiye’yi “su fakiri” ülkeler arasına sokacak. İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu’na göre su üzerindeki baskının tek nedeni nüfus artışı değil; dağıtımda yaşanan kayıplar ve suyun denetimsiz, bilinçsiz kullanımı.

Suyun yarısı dağıtımda kayboluyor

Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin, suyun şebeke aracılığıyla kullanıcılara dağıtımı esnasında yaşanan kayıplar olduğunu belirten Doç. Dr. Uyduranoğlu, “Bunun en büyük nedeni su şebekelerinin eski olması. Gelişmiş ülkelerde dağıtım esnasında yaşanan su kaybı yüzde 10-15 arasında seyrederken, bu oran gelişen ülkelerde yüzde 50 civarındadır. Ülkemizden bir örnek verecek olursak Kocaeli su şebekesinde kayıp kaçak oranları 2004’ten önce yüzde 72-75 civarındaydı. 2004 sonrası Kocaeli Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İSU) tarafından yapılan yatırımlar, 2013 yılında bu oranı yüzde 31 seviyesine çekmeyi başardı. Altyapıların rehabilite süreci ne kadar maliyetli olursa olsun birinci hedef olmalı” dedi.

Tarifeli fiyatlandırma şart
Doç Dr. Uyduranoğlu, suyun ev ve tarım alanlarında bilinçsiz ve denetimsiz kullanıldığını vurguladı: “Bireysel bilinç sağlanmadığı için evlerde ihtiyaç fazlası kullanımın önüne geçilemiyor. Farkındalık oluşturabilmek için tarifeli fiyatlandırma uygulanmalı. İngiltere’de kullandığınız suyun bedelinin iki katını da atık sular için ödüyorsunuz. Böyle bir fiyatlandırma politikası davranışsal değişikliğe yol açarak, suyun daha dikkatli kullanılmasını sağlıyor. Tarımda ise sulama hala konvansiyonel yöntemlerle yapılıyor. Teknolojik entegrasyon tam sağlanmış değil. Bu yüzden ihtiyaç fazlası su kullanılıyor ve açık sulama kanalları ile suyun bir kısmı da buharlaşıyor.”

Türkiye’nin ilerde susuzluk sorunu çekmemesi için alınması gereken önlemlere de değinen Doç Dr. Uyduranoğlu, altyapıların tamamen değişmesi, farkındalık kampanyalarına ağırlık verilmesi, denetimlerle kaçak kullanımların önüne geçilmesi, tarımsal sulamanın değiştirilmesi ve su krizlerini de dikkate alan kapsamlı bir sürdürülebilir kalkınma programı hazırlanması gerektiğini belirtti.

emissionsUluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) hazırladığı "Küresel Enerji ve Karbondioksit Emisyonları Statü Raporu"na göre, enerji talebindeki ve özellikle Asya'da kömür kullanımındaki artışla bağlantılı olarak karbondioksit emisyonu bir önceki yıla oranla 1,7 artışla 33,1 milyar tona yükseldi. Böylece küresel karbondioksit emisyonunda da 2013'den bu yana en yüksek seviye görüldü.

Merkezi Paris'te bulunan ajanstan yapılan açıklamaya göre 2018 yılında küresel enerji talebi yüzde 2,3 oranında artış kaydederek 2010’dan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı.

Rapora göre 2018'de ABD'nin karbondioksit emisyonu yüzde 3,1 artarak, bir önceki yılın altında kalırken, Çin'inki yüzde 2,5, Hindistan'ınki ise yüzde 4,5 yükseldi. Avrupa'nın karbondioksit emisyonunda ise yüzde 1,3 oranında bir azalma kaydederken, Japonya'nın karbondioksit emisyonunda da düşüş yaşandı.
Karbondioksit emisyonu küresel ortalama sıcaklık artışının temel nedeni olarak görülüyor. Dünya genelinde birçok ülke iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için karbondioksit emisyonundaki artışı dizginlemeye çalışıyor.