e-Bülten Haberleri

123Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, Bakü’de düzenlenecek COP29 İklim Zirvesi’nde en kritik gündem maddelerinden birinin iklim finansmanı olacağını belirtti.

Özellikle gelişmekte olan ülkelerin temiz enerji teknolojilerine geçişi için gerekli finansmanın sağlanması üzerinde durulacak.

COP29’un hazırlıkları ve önemi

Fatih Birol, COP29 İklim Zirvesi’nin hazırlıkları kapsamında yaptığı açıklamalarda, gelişmekte olan ülkelerin temiz enerji teknolojilerine geçişi için finansmanın kritik bir rol oynayacağını vurguladı. Bu yıl 11-22 Kasım 2024 tarihlerinde Bakü’de gerçekleştirilecek COP29’un, enerji dönüşümünde önemli adımlar atılması için bir platform olacağını belirtti​​​​.

Yenilenebilir enerji ve iklim taahhütleri

Geçtiğimiz yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen COP28’de, yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030 yılına kadar üç katına çıkarılması ve enerji verimliliğinin iki katına çıkarılması hedefleri belirlenmişti. Bu taahhütler, yaklaşık 200 ülke tarafından kabul edilerek küresel bir anlaşma haline geldi. COP29’da da benzer taahhütlerin geliştirilmesi ve finansmanının sağlanması üzerinde yoğunlaşılacak​​​​.

Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli

Fatih Birol, Türkiye’nin yenilenebilir enerji tedarik zincirinde önemli bir rol üstlenebileceğini ve bu alanda ciddi adımlar attığını belirtti. Türkiye’nin gelecek beş yıl içinde yenilenebilir enerji kapasitesini %60 oranında artırabileceğini ve bu büyümenin büyük kısmının güneş ve rüzgar enerjisinden geleceğini söyledi. Ayrıca, jeotermal enerji alanında da Türkiye’nin önemli adımlar attığını ifade etti​​​​.

İklim finansmanının gerekliliği

Dünya genelinde temiz enerji yatırımlarının gerçekleşebilmesi için mevcut finansmanın üç katına çıkarılması gerektiği belirtiliyor. Afrika, Latin Amerika ve Asya gibi bölgelerde yenilenebilir enerji projelerinin finansmanında büyük zorluklar yaşanıyor. Bu bölgelerdeki ülkelerin, yenilenebilir enerji teknolojilerine erişimini kolaylaştırmak amacıyla uluslararası finans kuruluşlarının desteğine ihtiyaç duyuluyor​​.

Küresel enerji krizi ve temiz enerjiye geçiş

Fatih Birol, mevcut küresel enerji krizinin temiz ve güvenli enerjiye geçişi hızlandırdığını belirtti. Yenilenebilir enerji teknolojilerinde ciddi bir canlanma ve büyüme yaşandığını ifade eden Birol, bu durumun enerji arz güvenliği, yüksek fosil yakıt fiyatları, uzun vadeli temiz enerji politikaları ve iklim değişikliği ile mücadele gibi dört ana nedeni olduğunu belirtti​​.

İlk yüksek düzeyli enerji dönüşümü diyaloğu

Bu yılın başlarında, COP29 Başkanlığı ve IEA tarafından düzenlenen ilk Yüksek Düzeyli Enerji Dönüşümü Diyaloğu, Paris’te gerçekleştirildi. Toplantıya dünya genelinden 70’ten fazla enerji ve iklim lideri katıldı. Toplantıda, COP28’de alınan enerji taahhütlerinin nasıl hayata geçirileceği ve küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırma hedefinin nasıl gerçekleştirileceği tartışıldı. Katılımcılar, gelişmekte olan ülkelerdeki enerji dönüşümüne finansal destek sağlanmasının önemine vurgu yaptılar​​​​.

Birol’un Azerbaycan ziyareti

Fatih Birol, COP29 öncesinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile 3 Haziran’da bir araya gelecek. Bu ziyarette, COP28’de elde edilen başarıların COP29’da nasıl daha ileriye taşınabileceği ve Azerbaycan’ın temiz enerji dönüşümündeki rolü üzerinde durulacak. Birol, bu görüşmelerin iklim finansmanının sağlanması konusunda önemli adımlar atılmasına katkı sağlayacağını belirtti​​.

Sonuç

İklim değişikliği ile mücadelede en büyük zorluklardan biri olan finansman sorunu, COP29 İklim Zirvesi’nin ana gündem maddesi olacak. Gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçiş süreçlerinde finansman sorunlarının çözülmesi, küresel enerji dönüşümünde önemli bir adım olacak. Bu bağlamda, Türkiye’nin de yenilenebilir enerji potansiyelini değerlendirmesi ve uluslararası işbirliklerini artırması büyük önem taşıyor.

Kaynak : Yeşil Haber

unilever logo 2014

"Küresel ısınma kaynaklı iklim krizi tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. Paris Anlaşması’nın öngördüğü 2050 yılında ‘net sıfıra ulaşma’ hedefi doğrultusunda devletler, iş dünyası ve uluslararası organizasyonların girişimleri sürerken, çözümlerin hayata geçme hızı yaşadığımız krizin büyüme hızından geride kalıyor.

Sürdürülebilirliği operasyonlarına entegre etmede ve iklim değişikliğiyle mücadelede aksiyon alan şirketlerin başında gelen Unilever olarak, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde “Şimdi hızlanma zamanı” diyor ve herkesi, ‘hızla’ harekete geçmeye davet ediyoruz.

Sürdürülebilirlik yolculuğumuz 15. Yılında

2010 yılında Sürdürülebilir Yaşam Planı ile başlayan yolculuğumuza iş dünyası olarak dünyamızın karşı karşıya olduğu sorunları ele almaya ve çözümler üreten bir paydaş olmamız gerektiğine inancımızla başladık. Süreç içerisinde birçok alanda iyileştirme gerçekleştirirken, yerine getiremediğimiz hedeflerden öğrendik.

Sürdürülebilirlik hedeflerimizin ikinci etabında “Sürdürülebilir Yaşam Pusulamızı” belirledik ve sürdürülebilirlik hedeflerimizi iş hedeflerimizle daha önce hiç olmadığı kadar iç içe konumladık.

Aradan geçen zaman zarfında birçok hedefimizi gerçekleştirdik ve bu başarılar bize büyük faydalar sağladı. Daha dayanıklı tedarik zincirleri kurduk, operasyonlarımızda önemli maliyet tasarrufları elde ettik ve markalarımızla yaşamlara dokunan dönüşümler gerçekleştirdik.

Şimdi sürdürülebilirlik yolculuğumuzun üçüncü etabına girdiğimize inanıyoruz. Bu yeni dönemin anahtarının da sürdürülebilirlik alanında yaratılan etkiyi büyütmek ve çoğaltmak olduğuna inanıyoruz.

Bu alanda on yıllardır sahip olduğumuz deneyimlerimiz, karşılaştığımız büyük ve karmaşık sorunlara yönelik somut çözümler geliştirmek için kaynak aktarımlarımızda ve seçimlerimizde daha odaklı ilerletmemiz gerektiğini gösteriyor.

Bunun için başlıca sürdürülebilirlik önceliklerimiz olarak belirlediğimiz İklim, Doğa, Plastik ve Yaşam Koşulları’nın iyileştirilmesi alanlarında ilerleme kaydedebilmek adına tüm kaynaklarımızı daha odaklı kullanacağız.

Unilever olarak hedefimiz, sürdürülebilirlik için en çok fark yaratabileceğimize inandığımız daha az sayıda alanda daha güçlü ve daha büyük bir etki yaratmak. Bugüne kadar olduğu üzere hedeflerimizi ve planımızı gerçekleştirmeye kararlıyız. İşimizde ve birçok paydaşımızda oluşturacağımız farka tutkuyla inanıyoruz.”

Daha odaklı, daha hızlı, daha sistemli

Unilever Türkiye Ülke Başkanı Ali Fuat Orhonoğlu, 2010 yılından bu yana Unilever’in dünya operasyonlarıyla birlikte Türkiye’de de sürdürülebilirlikte önemli işler başardığını ifade ederek sürdürülebilirlik hedeflerinin sözde kalmadığını, şirketin bu yönüyle dünyaya örnek olduğunu vurguluyor:

“2010 yılında Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nı devreye alarak çok önemli ilerleme kaydettik. 15 yıla yaklaşan sürdürülebilirlik deneyimimizle bir şirketin kârlı büyürken aynı zamanda dünyayı da koruyabileceğini ve topluma pozitif fayda sağlayabileceğini gösterdik. Dünyaya sadece bilanço penceresinden bakmıyoruz. Küresel sorumluluğumuzun bilinciyle nasıl daha fazla sürdürülebilir değer yaratırız, gelecek nesillere daha temiz ve güzel bir dünya bırakırız, bunun sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Tedarikçilerimizi, müşterilerimizi, çalışanlarımızı ve tüketicilerimizi bu stratejiye dahil ediyoruz. Attığımız adımlarla hem çevreye hem de topluma değer katıyoruz. Sürdürülebilirlik taahhütlerimizi mutlaka iş yapış şekillerimize dahil ediyoruz. İnovasyonu ön plana alan, karbon ayak izini azaltan, çevresel ve sosyal konulara önem veren politikalarımızı sürdürüyoruz.

Unilever, geleceği bekleyen değil, geleceğe yön veren bir çizgide hareket ediyor. Biz 21. yüzyılın artan zorluklarına karşı çok daha önce yelken açmıştık. Sürdürülebilirlik yolculuğumuzda ilk dönem, ağırlıklı olarak alarmı çalmak ve uzun vadeli hedefler belirlemekle ilgiliydi. İkinci aşamada, sürdürülebilirliği iş ve değer zincirlerine daha fazla entegre ettik. Bugünse artık daha da hızlanmak ve daha az sayıda alanda daha büyük etki yaratmak istiyoruz. Çünkü dünyamızın geleceği için konuşma ve üzülme devri bitti, artık hepimiz daha da hızlanmalıyız. Daha fazla odaklanma, hızlanma ve sistemsel değişimle yenilenen planımızla bu konuda bir kez daha öncü olmak istiyoruz”

1714833620908Koroplast, çevresel sürdürülebilirlik alanlarında hayata geçirdiği başarılı iş ortaklıklarına bir yenisini daha ekledi. Teknolojik alt yapısı ve yüksek endüstri standartlarıyla Koroplast; Türkiye’nin en gelişmiş plastik geri dönüşüm tesisine sahip CSR Plastic ile gerçekleştirdiği stratejik iş ortaklığı kapsamında çöp torbalarında geri dönüştürülmüş ham madde kullanımını 2024 yılında yüzde 35’e çıkartmayı hedefliyor.

Güçlü Ar-Ge yatırımlarıyla sektörün ilklerini tüketicilerle buluşturan Koroplast, 15.500 ton ekstrüzyon kapasitesi ve son teknolojiyle donatılmış 100’den fazla makine ve yardımcı hatlar ile tüketicilerin ihtiyaç ve beklentilerine yönelik ürünler üretiyor. Çöp torbası, pişirme, saklama ve temizlik kategorilerinde 100’ün üzerinde geniş ürün yelpazesiyle her alanda tüketicilerin hayatını kolaylaştırıyor.
 
Tüm sürdürülebilirlik projelerini “Yaşanılabilir Bir Dünya Birlikte Kolay” çatı söylemi altında birleştiren Koroplast, çevresel sürdürülebilirliğin farkındalığını arttıracak çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda stratejik iş ortaklığına bir yenisini daha ekleyen Koroplast, 30.000 m² alana sahip tesiste tehlikesiz atık toplama ve geri dönüşüm faaliyetlerini yürüten CSR Plastic ile yeni projeler üretmek üzere düğmeye bastı. 
 
Bulunduğu sektörlerde güçlü olan iki şirketin döngüsel ekonomiye katkı sağlayacak iş ortaklığı kapsamında Koroplast; CSR Plastic’in gelişmiş teknolojilerle donatılmış tesisinde geri dönüştürdüğü plastikten elde ettiği ham maddeyi alarak, teknolojik alt yapısı ve gelişmiş endüstri standartlarıyla çöp torbası üretiminde kullanacak. 
 
Koroplast Operasyon Direktörü Ersen Yılmaz, “43 yıllık bilgi birikimimiz, teknolojik donanımımız, uzman satış ve pazarlama kadromuzla sektörün öncü markasıyız. Sunduğumuz yeniliklerle sektöre liderlik ediyor, tüketicilerin hayatını kolaylaştırıyor aynı zamanda çevreye ve topluma karşı sorumluluklarımızı da yerine getirmek için birçok iş ortaklığı ve proje yürütüyoruz. Bu doğrultuda CSR Plastic ile döngüsel ekonomiye katkı sağlayacak ortak amaçlar dahilinde bir araya geldiğimiz için oldukça heyecanlıyız. Bu iş ortaklığı kapsamında çöp torbalarımızı yakın zamanda %100 geri dönüştürülmüş ham maddeden üretebilecek; hedefimiz doğrultusunda da 2024 yılında geri dönüştürülmüş ham madde kullanımımızı %35 seviyelerine çıkartacağız. Aynı zamanda hedef ihracat pazarımız olan Avrupa’da, regülasyonların zorunlu kıldığı sertifikalı geri dönüştürülmüş ham madde kotalarına karşı uyum sağlayan bir şirket olurken bu sayede de ihracat pazarlarındaki rekabetçi konumumuzu güçlendirme fırsatımız olacak” dedi.
 
Türkiye’nin en gelişmiş plastik geri dönüşüm tesisine sahip CSR Plastic

CSR Plastic, ayrıştırma ve su arıtma tesislerinin yanı sıra laboratuvarında gerçekleştirdiği yeniliklerle yarının dünyasını hedef alan çalışmalar hayata geçiriyor. Atık yönetimi ve geri dönüşüm faaliyetlerinde verimlilik, yerel ve uluslararası mevzuatlara uyum ile çevreye saygılı faaliyet açısından bir operasyonel mükemmellik örneği taşıyor. Döngüsel ekonomi modellerine 

katkı sağlayan güçlü bir altyapıya ve bilgi birikimine sahip olan CSR Plastic’in yenilebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımları ve su tüketimini minimize ettiği arıtma tesisi bulunuyor. Fiziksel  ve kimyasal arıtma ile yıkama sürecinde kullanılan atık sular, Entegre Atıksu Arıtma Tesisi’nde arıtılıp kapalı döngü içerisinde sürekli olarak kullanılıyor ve tesisler sıfır atıksu deşarjıyla çalışıyor. 

Sürdürülebilir bir dünya için atıkların azaltılması ve geri dönüşümün önemli olduğunu belirten CSR Plastic Genel Müdürü Ali Sarp Bingöl, “Sektöründe lider firma olan Koroplast ile aynı amaçta buluştuğumuz ortak projeler üretmekten mutluluk duyuyoruz. Çevresel sürdürülebilirliği her daim odak noktamıza alarak, stratejik iş ortaklığımızı daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz. Türkiye’nin en gelişmiş geri dönüşüm tesisimizle endüstri standartlarını yükseltmeyi ve sektördeki diğer şirketlere de çevre dostu uygulamaları hayata geçirmesi için örnek olmayı amaçlıyoruz” diye ekledi.

Kaynak: Foreks

sisecameskisehirŞişecam Yönetim Kurulu Başkanı Kırman, "Şişecam bu yatırımı global çapta enflasyonun ve buna bağlı olarak yatırım maliyetlerinin yükseldiği bir ortamda, artan talebi karşılamak ve sektörlerin büyümesini desteklemek üzere hayata geçirdi" dedi.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Şişecam, bulunduğu coğrafyalara ve paydaşlarına değer katan yatırımlarına devam ediyor. Şirket, Eskişehir'de hayata geçirdiği yeni cam ambalaj fırınını ve soğuk tamirini tamamladığı cam ev eşyası fırınını ateşledi. Bu yatırımlar sonucunda kompleks yaklaşık 1 milyon tonluk konsolide kapasitesiyle dünyanın en büyük cam üretim noktası haline geldi.

Kentte yaratılan bu ölçeğin, kaynakların verimli kullanımı ve operasyonel verimlik açısından önemli avantajlar sağlaması hedefleniyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Şişecam Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üye Prof. Dr. Ahmet Kırman, yaklaşık 145 milyon dolar yatırımla ateşledikleri cam ambalaj fırınının 127 kişiye ek istihdam sağlayacağını belirterek, 'Yıllık brüt 198 bin ton kapasiteyle çalışacak fırında nitelikli şişe ve kavanoz üretimi yapılacak. Şişecam bu yatırımı global çapta enflasyonun ve buna bağlı olarak yatırım maliyetlerinin yükseldiği bir ortamda, artan talebi karşılamak ve girdi verdiği sektörlerin büyümesini desteklemek üzere hayata geçirdi.' ifadelerini kullandı.

Kompleksin tek yerleşkede 5 fırın ve 24 hatla kurulduğunu aktaran Kırman, 'Tesisin toplam cam ambalaj üretim kapasitesi yaklaşık yıllık brüt 760 bin tona ulaştı. Son yatırımın faaliyete geçmesiyle birlikte Şişecam’ın küresel cam ambalaj üretim kapasitesi yıllık 3,3 milyon tona ulaştı.' açıklamasını yaptı.

Şişecam Genel Müdürü Görkem Elverici ise açılışını yaptıkları yatırımlarının sadece cam ambalaj alanıyla sınırlı olmadığına işaret ederek, üretim tesisindeki ikinci fırınlarının soğuk tamirini de yaklaşık 29 milyon dolar yatırımla tamamladıklarını ifade etti.

Elde edilen ek kapasitenin şirketi cam ev eşyası üretiminde dünya liderliğine taşıdığını kaydeden elverici, 'Yenilenen cam ev eşyası fırını yıllık brüt 64 bin ton kapasiteyle hizmet verirken 246 kişiye de ek istihdam sağlayacak. Eskişehir’deki cam ev eşyası üretim kapasitemiz ise yıllık yaklaşık brüt 190 bin tona ulaştı' değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Anadolu Ajansı

hayatholdingcevrehaftası

Hayat Holding çatısı altında bulunan ve hızlı tüketim sektöründe faaliyet gösteren Hayat Kimya ile liman işletmeciliğinin önde gelen kuruluşlarından Limaş, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında sürdürülebilir bir dünya için el ele verdi.

“Marmara Denizi Kıyı Temizleme” etkinliğini gerçekleştiren Hayat Kimya ve Limaş ekipleri Kocaeli Başiskele Sahili’nde kıyı temizliği yaparak 2,1 ton atık topladı. Sahil boyunca 5 km’lik kıyı şeridi atıklardan arındırılırken, geri dönüşüm ve çevresel sürdürülebilirlik konulu atölye çalışmaları yapıldı. Etkinliğe Kocaeli il protokolünden geniş bir katılım oldu.

“Hayata İyi Bakarız” yaklaşımını odağına koyan Hayat Holding’in Kocaeli’de tesisleri bulunan şirketleri Hayat Kimya ile Limaş, 5 Haziran Dünya Çevre Günü için el ele verdiler. Kocaeli il protokolünden ileri gelen isimlerinin katılım gösterdiği “Marmara Denizi Kıyı Temizleme” etkinliğinde şirket çalışanları, Başiskele Sahilinde 5 km’lik kıyı şeridinin atıklardan arındırılmasına katkıda bulundular. Kocaeli Tavşantepe İlkokulu’ndan iki öğretmen ve 40 öğrencinin de katıldığı etkinlikte 2,1 ton atık toplanırken, geri dönüşüm ve çevresel sürdürülebilirlik konulu atölye çalışmaları gerçekleştirildi, 'Hayata İyi Bakarız' logolu şapka ve tişörtler dağıtıldı.

Attığı her adımda ‘Hayata İyi Bakarız’ diyerek sosyal fayda projeleri gerçekleştiren ve dünyada milyarlarca insanın hayatına dokunan Hayat Holding, sürdürülebilir bir gelecek için tüm paydaşlarını ‘Hayata İyi Bakmaya’ davet ediyor.