Breakthrough Enerji tarafından desteklenen “Avrupa Yeşil Hidrojen Hızlandırma Merkezi (EGHAC)”, Avrupa'nın sıfır karbon salınımlı kıta hedefini 2050 yılına kadar gerçekleştirmede kilit rol oynayacak.
BRÜKSEL - Avrupa'da sürdürülebilir enerjide inovasyon ve girişimciliğin önde gelen destekleyicisi olan EIT InnoEnergy, 2025 yılına kadar yıllık 100 milyar Euro'luk yeşil hidrojen ekonomisinin gelişimini desteklemek amacıyla eşi görülmemiş bir girişim olan “Avrupa Yeşil Hidrojen Hızlandırma Merkezi'ni (EGHAC)” başlattı. Merkez, yeşil hidrojen değer zincirinde yarım milyon kişiye doğrudan ve dolaylı istihdam yaratabilecek. Merkez, temiz enerji geleceğine geçişi hızlandırmak için Bill Gates ve dünyanın en iyi teknoloji ve iş liderlerinin kurduğu Breakthrough Energy tarafından destekleniyor.
Yeşil hidrojen, Avrupa’nın enerji sektörünü dönüştürmede kilit bir itici güç ve büyük ölçekli endüstrinin karbondan arındırılması için bir katalizördür. Kanıtlanmış düşük emisyonlu güç kaynağı olarak yeşil hidrojen, AB’nin iklim açısından nötr ekonomisinin merkezi bir parçası olmak için idealdir. Kıtanın her yıl 320 milyar Euro'nun üzerinde fosil yakıt ithalatına olan bağımlılığını azaltarak stratejik özerklik sağlamasına yardımcı olur. Bu potansiyeli karşılamak, yenilik ve üretim kapasitesini hızlandırmak için, Avrupa'nın bir yatırım ortamı yaratması gerekiyor. “Avrupa Yeşil Hidrojen Hızlandırma Merkezi'ni (EGHAC)”, Avrupa çapında büyük ölçekli endüstriyel projeler sunmak için gigawatt ölçeğinde yeşil hidrojen üretimini hızlandırmayı vaat ediyor. EGHAC, Avrupa'nın yeşil hidrojen ekosisteminde kilit bir aktör olmaya çalışacak ve Avrupa'nın 2050 vizyonuna ulaşmak için bu alandaki mevcut projelerle iş birliği içinde çalışacaktır.
Belediye tarafından yapılan açıkılamaya göre geçtiğimiz Eylül ayında hayatını Koronavirüs nedeni ile kaybeden Mustafa Canlı’dan boşalan Genel Müdürlük görevi yerine halihazırda İstanbul Enerji A.Ş. Genel Müdürlüğü görevini yürüten Mehmet Aslan Değirmenci atandı.
Değirmenci’den boşalan İstanbul Enerji A.Ş. Genel Müdürlüğü görevine ise Yüksel Yalçın atandı.
Her iki isim de görevine 13 Kasım 2020 itibarıyla başladı.
İki ismin özgeçmişleri şu şekilde;
Yüksel Yalçın
1970 doğumlu Yüksel Yalçın, 1991 yılında YTÜ Endüstri Mühendisliği’nden mezun oldu. 2003 yılında İşletme Yüksek Lisansı’nı tamamladı. Halen aynı alanda doktora çalışmalarını sürdürmektedir.
Profesyonel iş yaşamına Elopar AŞ’de Kalite Müdürü olarak başladı. Son 28 yıl boyunca Öztiryakiler AŞ.’de çeşitli görevlerde bulundu. Stratejik Yönetim Sistemleri, Ar-Ge Merkezi Uygulamaları, Elektrikli ve Gazlı Sisteler Laboratuar Kurulumları, Turquality Uygulamaları, Finans Yönetimi ve Mali İşler konularında uzmanlık kazandı.
Yalçın, Çeşitli üniversitelerde “Üniversite-Sanayi İş Birliği/İş Modeli”, Uluslararası Çalışma Örgütü’nde (ILO) “İş Mükemmelliği Uygulamaları”, “Belçika’da Küresel Firmalarda Sosyal Sorumluluk Uygulamaları” konularında sunuşlar yaptı. 1998 yılından bu yana üye olduğu Türk Mühendisler Birliği’nde Genel Sekreterlik ve Yönetim Kurulu üyelikleri yapan Yalçın, halen birçok STK’da aktif görevler yürütmektedir.
Mehmet Aslan Değirmenci
Mehmet Aslan Değirmenci, 1966 yılında Almanya’nın Braunschweig şehrinde dünyaya geldi. Yükseköğrenimini İTÜ İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği bölümünde tamamladı. Profesyonel çalışma hayatına 1989 – 1992 yılları arasında FSM Köprüsü Çevre Yolları ve Edirne – Kınalı Otoyolu inşaatları gibi döneminin önde gelen projelerinde mühendis olarak başladı.
Akaryakıt sektöründe ilk olarak, Turcas Petrolcülük AŞ’de, “Türkpetrol Yeni Yüzyıl” projesi kapsamında, yeni kurumsal kimliğin Türkiye genelinde istasyonlara uygulanmasında rol aldı. Sonrasında “Ambarlı Bölge Müdürlüğü” görevini yürüttü. 2000 yılında, Petrol Ofisi’nin özelleştirilmesi sonrasında “Gümüş Projesi” kapsamında yeni kurumsal kimliğin Türkiye genelinde istasyonlara uygulanması ve istasyonların modern teknik standartlara ulaşması için yapılan projeleri yönetti. 2003 yılında Petrol Ofisi’nin 2. markası olarak kurulan ERK’in başına getirildi. Şirketin kuruluşu, yapılanması ve markanın Türkiye genelinde bayi ağının oluşturulması süreçlerini yönetti. Kariyerine, 2005 yılından itibaren Altınbaş Petrol (Alpet), Bölünmez Petrolcülük (Moil), Kadooğlu Petrolcülük (Kadoil), Pasifik Petrolcülük (Pacific) şirketlerinde Genel Müdür olarak devam etti. Pacific Holding’te Genel Koordinatörlük görevinde bulundu.
Küresel güneş enerjisi kapasitesi 2030`a kadar yılda ortalama yüzde 12 artışla en fazla büyüme gösteren enerji kaynağı olacak.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) enerji piyasalarının gelecek 10 yılına dikkat çeken "Dünya Enerji Görünümü 2020" raporuna göre, koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle dünya enerji talebi bu yıl yüzde 5 düşecek.
Buna bağlı olarak , petrol talebi yüzde 8 azalışla günlük 100 milyon varilin altında kalacak. Kömür talebi, bu yıl yüzde 7, doğal gaz talebi yüzde 3 ve küresel elektrik talebi yüzde 2 gerileyecek.
Dünyada enerji yatırımları yüzde 18 azalırken, yavaşlayan ekonomik aktiviteyle küresel karbon emisyonları yüzde 7 düşecek.
Kovid-19'un gelecek yıl kontrol altına alınması durumunda, küresel enerji talebinin 2023'ün başında Kovid-19 öncesi seviyesine geri dönmesi beklenirken, salgının devam etmesi halinde enerji talebindeki toparlanma 2025'i bulacak.
Salgın öncesinde 2019-2030 dönemi için yüzde 12 artacağı öngörülen enerji talebinde yüzde 9 büyüme gerçekleşecek.
Güneş enerjisi, büyümenin temel kaynağı olacak
Küresel elektrik talebi 2030'a kadar yüzde 20 artarken, bu talep artışının yüzde 80'ini yenilenebilir enerji kaynakları tek başına karşılayabilecek.
Birçok ülkede, yeni kömür ve doğal gaz santrali yatırımlarından daha ucuz olan ve şimdiye kadarki en düşük maliyetli elektrik kaynağı haline gelen güneş enerjisi ise bu alandaki büyümenin merkezinde yer alacak.
Güneş enerjisi kapasitesi 2030'a kadar yılda yaklaşık 280 gigavat artış gösterecek ve ortalama yüzde 12 büyüyecek.
Elektriğin yarısı yenilenebilirden gelecek
Bu kapsamda, yenilenebilir enerji kaynakları gelecek 10 yılda dünyadaki toplam elektrik talebinin yüzde 50'sini karşılayacak. Hidroelektrik, enerji talebinin karşılanmasında en büyük payı alırken, güneş en fazla büyüyen kaynak olacak. Rüzgar ve deniz üstü (offshore) rüzgar santralleri ise bu kaynağı takip edecek.
Öte yandan, yenilenebilir kaynaklarından üretilen enerjinin sağlıklı şekilde şebekeye bağlanması için elektrik şebekelerinde önemli yatırımlar gerekecek.
Küresel emisyonlar, 2008-2009 ekonomik krizi sonrasında olduğundan daha yavaş artışa geçecek, ancak ülkelerin salgın sonrası ekonomik büyüme planlarını temiz enerji alanında yapması emisyonların geleceği açısından önemli rol oynayacak.
Kömürün küresel enerji portföyündeki payı, Sanayi Devrimi'nden sonra ilk kez 2040'ta yüzde 20'nin altına düşecek. Doğal gaz talebi ise Asya bölgesi başta olmak üzere dünyada büyüme gösterecek.
Petrol, salgının neden olduğu ekonomik belirsizliklere karşı kırılganlığını sürdürecek ve 2019'daki pik seviyesine geri dönemeyecek. Küresel petrol talebi 2030'da 2019'a göre yüzde 12 düşüş gösterecek.
Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD), 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle ambalaj kullanımının önemine ve hijyenin insan sağlığındaki kritik rolüne dikkat çekti. ASD Başkanı Zeki Sarıbekir “Küresel salgın bizlere ambalajlı gıdanın önemini bir kez daha hatırlattı. İsrafın önüne geçmek için de ciddi önlemler alınması gerekiyor. Ambalajlı gıdaların tercih edilmesi bu noktada kritik etkenlerden biri.” dedi.
Geçtiğimiz yılı 4,7 milyar dolar ihracatla kapatan Ambalaj Sektörü, Türkiye’nin toplam ihracatına aralıksız katkı sunmanın yanında ambalajın insan sağlığı, hijyen ve israfı önleme konularında farkındalık yaratmaya devam ediyor. Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD), 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle ambalaj kullanımının önemine vurgu yaptı. Dernek, gıda tüketimi alışkanlıkları hakkında halkı bilinçlendirmek amacıyla dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanan Dünya Gıda Günü’nde ambalajın insan sağlığı ve hijyen konularındaki rolünü ve ekonomiye sağladığı katma değeri bir kez daha vurguladı.
Ambalajlı gıda insan sağlığı için ‘olmazsa olmaz’ niteliğinde
ASD Başkanı Zeki Sarıbekir, hijyenin bu dönemde en etkili korunma yöntemi olduğuna vurgu yaptı: “Ambalaj, içine konulan gıdaların üretildikleri koşullarda bozulmadan en ekonomik ve güvenilir biçimde tüketiciye ulaştırılmasını ve tanıtılmasını sağlayan bir ürün. Gıda ambalajının temel amacı; gıdaların raf ömrünü uzatmak, uygun koşullarda depolanmasını sağlamak ve gıdaları tüketiciye ulaşıncaya dek diğer bulaşanlardan korumak, gıda bozulmaları ve kalite kayıplarını en aza indirmek. Ambalajlar ekmek, süt, peynir, bakliyat ve sebze-meyve gibi günlük ihtiyacımız olan gıdaları korurken aynı zamanda sağlığımızı da koruyor. Çünkü açıkta, ambalajsız şekilde satılan gıdalar bakteri ve çürümeye karşı savunmasız, hızla bozuluyor ve sağlığı tehdit ediyor. Üstelik bu tür gıdaların menşei takip edilemiyor, raf ömrü de güvenilir olmuyor. Koronavirüsle sarsılan dünyada insan sağlığı için ambalajlı gıda olmazsa olmaz niteliğinde."
İsrafın önüne geçmeliyiz
Gelişmiş ülkelerde ambalajsız ürün bulmanın neredeyse mümkün olmadığını belirten Zeki Sarıbekir, “Hijyen dışında israfın önlenmesi açısından da bütün gıda maddelerinin mutlaka ambalajlı satılması gerekiyor. Ambalaj bu kadar önemliyken ülkemizde hala pek çok gıda maddesi ambalajsız satılıyor. Türkiye’de israf edilen gıda miktarının yılda 26 milyon ton, 214 milyar lira ve her gün 4.9 milyon, yılda ise toplam 1.7 milyar adet ekmeğin çöpe gittiği biliniyor. Bu, hem bireysel ekonomiye hem de ülke ekonomisine zarar veren büyük bir kayıp. Türkiye’nin en büyük sorunlarından olan israfın önüne geçmek için ciddi önlemler alınması gerekiyor. Ambalajlı gıdaları kullanıp, gıdanın ömrünü uzatmak bu önlemlerden sadece biri. Daha yaşanılabilir bir dünya için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Ambalajlı ürünleri tercih ederek sağlığımızı koruyabilir, israfı önleyebilir ve geleceğimizi kurtarabiliriz.” dedi.
Açıklamada , Türkiye Elektrik Sistemi İçin En Ekonomik Katkı: Enerji Verimliliği ve Yeni İş Modelleri raporunda enerji verimliliği ile ilgili yapılabilecek yatırımlarla ilgili öneriler ve enerji verimliliğinin sağlayacağı faydalar yer alıyor.
2030'DA YILDA 42,3 TWh NET ELEKTRİK TASARRUFU SAĞLANABİLİR
Rapor, 'SHURA' ve 'Baz' olmak üzere iki ana senaryo üzerinden hazırlandı. Baz senaryo, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 'Türkiye Elektrik Enerjisi Talep Projeksiyonu Raporu' temel alınarak oluşturuldu. SHURA senaryosu ise beş alanda 16 enerji verimliliği çözümünün enerji üretimi, iletim&dağıtımı ve 21 son tüketim alanında hayata geçirilmesiyle ulaşılacak yüksek enerji verimli bir senaryo. Baz senaryoda 2030 yılında elektrik talebi 459,2 TWh iken SHURA senaryosunda 416,9 TWh seviyesine gelebileceği gösterildi.
Buna göre 2030 yılında net 42,3 TWh tasarruf sağlanabilecek. Bu tasarruf Türkiye'deki 18 milyon hanenin veya tekstil ve ana metal sanayi sektörlerinin günümüzdeki toplam elektrik tüketimiyle eşdeğer. Büyük oranda enerji verimliliğini artıracak teknoloji ve önlemler sayesinde tasarruf edilebilecek. Ayrıca talep tarafında enerji tüketiminin yönetimi ve optimizasyonu gibi yöntemlerle önemli kazançlar sağlanacak.
Enerji verimliliği teknolojilerinin uygulanması için harcanan 1 ABD doları karşılığında yatırımcıya sağlanan mali fayda ise 1,2 ila 1,5 ABD doları arasında. Rapora göre, 2030 için hesaplanan yıllık toplam tasarrufu sağlayabilmek için gerekli enerji verimliliği teknolojilerinin yüzde 82'sinin maliyeti, elektrik tarifelerinden daha düşük. Söz konusu teknolojiler yatırımcıya doğrudan fayda sağlıyor. Maliyeti elektrik tarifesinden daha düşük olan enerji verimliliği teknolojileri aydınlatma, sanayide proses ısıtma ve soğutma, değişken hız sürücüsü uygulamaları ve dağıtık elektrik üretim teknolojileri olarak öne çıkıyor.
2020 İLA 2030 YILLARI ARASINDAKİ ELEKTRİK ÜRETİMİYLE İLGİLİ CO2EMİSYON ARTIŞI YÜZDE 5 İLE SINIRILANDIRILABİLİR
SHURA senaryosunda belirlenen tasarruf potansiyeli doğal gazdan üretilen elektrik talebini de yaklaşık yarı yarıya indirirken ithal kömüre olan bağımlılığı ise yüzde 10 oranında azaltıyor. 2030 yılında elektrik santrallerinin doğal gaz tüketimi elektrik talebinin azalmasıyla birlikte 8,7 milyar m3'e düşüyor. Doğal gaz tüketimindeki 8,7 milyar m3net azalmanın 2030 yılında yaklaşık olarak 2,4 milyar dolar fayda sağlayacağı tahmin ediliyor.
Elektrik santrallerinin kömür tüketimi SHURA senaryosunda yüzde 3 azalarak 108,2 milyon tona düşüyor. İthal kömüre olan bağımlılığın azalmasından gelen tasarruflar da doğal gaz tüketiminde azalmayla ortaya çıkan faydaya eklendiğinde toplam fayda 2,7 milyar dolara eşdeğer oluyor.
Elektrik sektörüyle ilgili yıllık CO2emisyonları 2030 yılında, SHURA senaryosunda Baz senaryoya kıyasla 25,1 milyon ton azalıyor. Elektrik sektörü kaynaklı CO2salımlarının günümüze oranla artışı yüzde 5'lik bir büyümeyle sınırlandırılabiliyor.
VERİMLİLİK YATIRIMLARI İÇİN YERLİ KAYNAKLAR KULLANILMALI
SHURA senaryosunun hayata geçmesi için 2020-2030 döneminde 54 milyar dolar eşdeğerinde bir yatırıma ihtiyaç duyulacağı hesaplanıyor. Yatırım ihtiyacının 30 milyar dolarını enerji verimliliği, 11 milyar dolarını dağıtık üretim, 13 milyar dolarını ise elektrifikasyon oluşturuyor.
30 milyar dolar seviyesindeki enerji verimliliği yatırımlarının 15 milyar dolarını elektrikli ev aletleri, 5 milyar dolarını sanayideki enerji verimliliği yatırımları, 3 milyar dolarını akıllı evler, 2 milyar dolarını klimalar, 2 milyar dolarını yemek pişirme ve kalan 3 milyar dolarını ise diğer son tüketim alanları meydana getiriyor.
Raporda bu yatırımların özellikle Türkiye'de üretilen teknoloji ve ekipmanla yapılmasının dış ticaret bağımlılığının azaltılmasında önemli rol oynayacağı vurgulanırken şu ifadelere yer veriliyor:
"Daha fazla yenilenebilir enerji payına sahip ve enerji verimliliği artan bir sektör için gerekli teknoloji ve hizmetlerin tedarik edilmesi mevcut istihdam seviyesini de artıracak. Daha temiz kaynaklardan enerji sağlayan sanayi daha düşük maliyetli ve değer zincirinde daha az emisyonlu ürünleri piyasaya sunacak. Aynı zamanda ülkenin ihracat gücüne de destek sağlayabilecek.
Ekonomik faydalarının yanında, enerji verimliliği hava kirletici emisyonların azaltılmasına da büyük oranda katkı sağlayacak. Enerji verimliliği ayrıca Türkiye'nin doğal gaz gibi yerli kaynaklarının kullanımını daha etkin kılarak Türkiye'nin enerji ihtiyacını daha uzun yıllar karşılamasını destekleyecek."
SHURA'nın 'Türkiye Elektrik Sistemi İçin En Ekonomik Katkı: Enerji Verimliliği ve Yeni İş Modelleri' raporuna ek olarak beş alanda 16 enerji verimliliği çözümünün incelendiği 'Mevzuat', 'Piyasa Temelli Politika Mekanizması Araçları' , 'İş Modelleri', 'Finansman Mekanizmaları' ve 'Sistem Verimliliği' raporları da yayınlandı.
Rapor için tıklayınız.