Türkiye’de sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin kurucusu kimliği taşıyan ÇEVKO Vakfı, 30. Yıl Söyleşileri projesiyle Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) iş birliğinde iklim değişikliği konusunu tüm yönleriyle masaya yatırıyor. ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun EGD Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle hazırladığı söyleşilerin ilkinde, AB Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye ve Türk iş dünyası açısından anlamı ele alındı.
ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme) Vakfı, öncülüğünü yaptığı sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin gelişimi ve ambalaj atıklarını kaynağında ayrı toplamanın artırılması hedefiyle yaptığı çalışmaları 30 yıldır artan bir ivmeyle sürdürüyor. Uzman sanayi inisiyatifi ve etkin sivil toplum kuruluşu kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ÇEVKO Vakfı, sahip olduğu bilgi birikimi, yurt içi ve yurt dışı ilişkileri, deneyimli insan kaynağı, özel sektör - kamu ve yerel yönetimler - akademik kurumlar ve toplumsal iş birliklerinin sinerjisiyle, İklim Değişikliği ve Döngüsel Ekonomi konularında da düşünsel önderlik yapan kuruluşlar arasında yer alıyor.
ÇEVKO Vakfı, 30. Yıl Söyleşileri projesiyle Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) iş birliğinde iklim değişikliği konusunu tüm yönleriyle masaya yatırıyor. Sürdürülebilirlik konusunda öncü çalışmalar gerçekleştiren 12 sanayi kuruluşunu bir ayara getiren ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun, EGD Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle hazırladığı ve dijital ortamda gerçekleştirilen söyleşiler, 2021 yılı boyunca sürecek. Son dönemde üzerinde en çok konuşulan gündem maddeleri arasında yer alan AB Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye ve Türk iş dünyası açısından anlamı ele alındı.
Yeşil Mutabakat, AB’nin 2050’ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması, ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona ermesi ve kimsenin, hiçbir bölgenin geride bırakılmaması temel hedeflerini içeren yeni bir büyüme stratejisi olarak tanımlanıyor. Bu büyüme stratejisinde ana politikalar; temiz enerji, sürdürülebilir sanayi, inşaat ve renovasyon, tarladan sofraya, kirliliğin ortadan kaldırılması, sürdürülebilir hareketlilik ve biyoçeşitlilik olarak kurgulanmış durumda. Yeşil Mutabakat, Türk şirketlerinin ihracat bağlantıları ve küresel iş ayak izi açısından hayati önem arz ediyor.
Türkiye Bilişim Derneği (TBD)’nin 50inci, ÇEVKO Vakfı’nın 30’uncu kuruluş yılı kapsamında düzenlenen “Dijitalleşen Dünyada Çevre ve Doğal Kaynaklar: Belediye, Tüketici ve Sanayi Perspektifinden Sıfır Atık Yönetimi” çalıştayı, yerel yönetim, özel sektör ve STK yetkililerini bir araya getirdi. Online ortamda gerçekleşen çalıştayın açılış konuşmasını yapan ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, “Bilgi teknolojileri insanlığın çevreye verdiği zararların önlenmesinde ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasında anahtar rol oynamaktadır” dedi.
ÇEVKO (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme) Vakfı, öncülüğünü yaptığı sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin gelişimi ve ambalaj atıklarını kaynağında ayrı toplamanın artırılması hedefiyle yaptığı çalışmaları 30 yıldır artan bir ivmeyle sürdürüyor. Uzman sanayi inisiyatifi ve etkin sivil toplum kuruluşu kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ÇEVKO Vakfı, sahip olduğu bilgi birikimi, yurt içi ve yurt dışı ilişkileri, deneyimli insan kaynağı, özel sektör - kamu ve yerel yönetimler - akademik kurumlar ve toplumsal iş birliklerinin sinerjisiyle, İklim Değişikliği ve Döngüsel Ekonomi konularında da düşünsel önderlik yapan kuruluşlar arasında yer alıyor.
ÇEVKO Vakfı’nın 30’uncu, Türkiye Bilişim Derneği (TBD)’nin 50’inci yılı kapsamında düzenlenen “Dijitalleşen Dünyada Çevre ve Doğal Kaynaklar: Belediye, Tüketici ve Sanayi Perspektifinden Sıfır Atık Yönetimi” çalıştayı, yerel yönetim, özel sektör ve STK yetkililerini bir araya getirdi.
Avrupa Birliği’nde gösterge karbon tarifeleri artan yatırımcı talebiyle ilk kez ton başına 50 Euro’yu aştı
Avrupa Birliği’nde hava kirliliğinin maliyeti ilk kez ton başına 50 Euro’yu aşarak bölgedeki enerji dönüşümünü teyit etti. Vadeli karbon tarifelerinde yaşanan artış, hava kirliliğini pahalı hale getirirken sektörleri de daha temiz enerji arayışına yöneltiyor.
Londralı hedge fon Northlander Commodity Advisors CIO’su Ulf Ek rallinin devam edebileceğini, vadeli kontratların yıl sonuna kadar 75 euroya kadar çıkabileceğini öngördü. Uzman, e-mail yoluyla yaptığı değerlendirmede “karbon emisyonlarında 100 Euro’nun üzerine ne zaman çıkacağımızı saptamak zor ancak ne kadar kısa sürede olursa çevre için de o kadar iyi olur. Fiyatların bundan daha yükseğe çıkabileceğini düşünüyoruz. Ancak 100 Euro’nun üzerine yönelirse sert siyasi tartışmalar da başlayabilir” ifadesini kullandı.
ICE Futures Europe’ta karbon vadelileri bugün yüzde 1.3 kadar yükselerek 50.05 Euro oldu.
Geçen sene Mart ayında pandeminin endüstriyel aktiviteyi sınırlamasıyla fiyatlar 15 Euro’nun altına gerilemişti.
Brüksel’de liderler yeşil ekonomik toparlanma için adımlar atarken karbon piyasasında yaşanan sıkıntıların geçici olacağı görülmüştü. Temmuz ayında AB’nin ‘Yeşil Anlaşması’ndan birkaç gün önce vadeli kontratlar 10 yıldan fazla süre sonra ilk kez 30 Euro’nun üzerine yükselmişti.
Avrupa İklim Yasası konusunda eş-yasa koyucular arasında yapılan geçici anlaşma memnuniyetle karşılandı. Avrupa Yeşil Anlaşmasının temel unsurlarından biri olan Avrupa İklim Yasası, AB’nin 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ulaşma taahhüdünü ve 1990 seviyelerine kıyasla 2030 yılına kadar net sera gazı emisyonlarını en az %55 azaltma ara hedefini vurgulamaktadır. Avrupa İklim Yasası ile ilgili bu anlaşma, Temmuz 2019’da Başkan’ın Siyasi Yönergelerinde açıklanan taahhütlerden birini yerine getiren von der Leyen Komisyonu için önemli bir kilometre taşıdır.
Başkan Ursula von der Leyen: “Avrupa Yeşil Anlaşmasının bu temel unsuru üzerinde bir anlaşmaya vardığımız için çok mutluyum. 2050 yılına kadar ilk iklim nötr kıta olma yönündeki siyasi taahhüdümüz artık yasal bir taahhüt. İklim Yasası, AB’yi yeni nesil için yeşil bir yola koyuyor. Bu, çocuklarımıza ve torunlarımıza bağlayıcı taahhüdümüzdür.” dedi.
Avrupa Yeşil Anlaşmasından sorumlu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans: “Bu, AB için dönüm noktası niteliğinde bir an. Önümüzdeki 30 yıl için politikalarımıza rehber olarak, iklim tarafsızlık hedefimizi bağlayıcı mevzuata yazmak için iddialı bir anlaşmaya vardık. İklim Yasası, AB’nin yeşil toparlanmasını şekillendirecek ve sosyal açıdan adil bir yeşil geçişi sağlayacaktır. Bugünkü anlaşma, iklim kriziyle mücadelede lider olarak küresel konumumuzu da güçlendiriyor. Dünya liderleri Dünya Günü’nde bir araya geldiğinde, uluslararası ortaklarımıza ilham vermesini umduğumuz bu olumlu haberle AB masaya gelecek. Bu, halkımız ve gezegenimiz için güzel bir gün.” dedi. European Commission
Sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla faaliyet gösteren Nestlé Pure Life, %50’si geri dönüştürülmüş malzemeden ürettiği 1 litrelik yeni şişesini tüketicilerinin beğenisine sunuyor. 2021 yılı itibariyle büyük süpermarket raflarında yerini alacak çevre dostu şişenin 2025 yılına kadar tüm ambalaj boylarında ve satış noktalarının yer alması hedefleniyor.
Nestlé Waters Türkiye, tüm markalarını şirketin bugünün ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini artırma vizyonu doğrultusunda yönetmeye ve sürdürülebilirlik konularını bir bütün olarak ele alarak çözüm üretmeye devam ediyor. Şirket, bu kapsamda Nestlé Pure Life markası ile %50’si geri dönüştürülmüş şişeden üretilmiş çevre dostu şişelerini tüketicisine sunuyor. 1 litrelik Nestlé Pure Life ambalajları 2021 yılı itibariyle kademeli olarak tüm satış noktalarına yaygınlaştırılacak. Sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir adım olan geri dönüştürülmüş şişeden üretilen çevre dostu şişelerin, 2025 yılına kadar Nestlé Pure Life portföyünün tamamında yerini alması hedefleniyor.
Nestlé Waters Türkiye Pazarlama Direktörü Can Emci, çevre dostu Nestlé Pure Life şişeleri ve Nestlé Waters Türkiye’nin sürdürülebilirlik vizyonu ile ilgili olarak: “Dünya genelinde nüfus artışı ve ekonomik büyüme, doğal kaynaklarımız üzerindeki baskıyı her geçen gün daha da artırıyor. Nestlé Waters Türkiye olarak sürdürülebilirliği çalışmalarımızın merkezine koyuyoruz. Her adımımızı topluma, dünyaya ve çevreye karşı sorumluluklarımızı gözeterek atıyoruz. Küresel sürdürülebilirlik hedeflerimiz kapsamında, döngüsel ekonomi ve plastik atıkları azaltma konularına odaklanıyoruz. Faaliyetlerimizden kaynaklanabilecek etkileri en aza indirmek için yeni ve yenilenen ürünlerimizin tasarımının çevresel etkilerini sistemli olarak değerlendiriyor ve iyileştiriyoruz. Ülkemizde, bir yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın Sıfır Atık Projesi’ne destek olacak iş birliklerinin ve yöntemlerinin hayata geçirilmesine destek oluyor, diğer yandan portföyümüzde yer alan markalarımızın bütünsel çevre bakışı ile yapılandırılmasını hedefliyoruz. Buna ilk olarak Nestlé Pure Life markamızın 1 litrelik ambalajlarını, teknolojinin elverdiği ölçüde %50’si geri dönüştürülmüş malzemeden üretilen şişelerle değiştirerek başladık. Amacımız, geri dönüştürülmüş şişeden üretilen şişeleri tüm portföyümüzde kullanarak, gelecek için verdiğimiz taahhütlerimizi 2025 yılına kadar yerine getirmek olacak’’ dedi.