e-Bülten Haberleri

Anadolu Efes 2023 Entegre Raporu2010 yılından bu yana sürdürülebilirlik performansını şeffaf bir şekilde paydaşlarına açıklayan Anadolu Efes, ikinci entegre raporunu yayımladı. Anadolu Efes, 2023 raporlama döneminde 578 milyon TL değerinde doğrudan ve dolaylı enerji tasarrufu yatırımı kararı aldı. Bu yatırım ile şirket 3.335 ton CO2e karbon emisyonu azaltımı hedefliyor, 2030 yılında ise kendi operasyonlarında net sıfır emisyon hedefi için çalışmalarını sürdürüyor. Şirket, sosyal fayda odağında ise 28 milyon TL’nin üzerinde yatırımla 36 farklı proje hayata geçirdi.  Çalışanlara eşitlikçi, kapsayıcı, gelişim odaklı, adil ve güvenli bir iş ortamı sunmak için de 2023 yılında 34 proje yürüttü.

Sektöründe de bir ilk olan ilk entegre raporu geçtiğimiz yıl paydaşlarına sunan Anadolu Efes, ikinci entegre raporunu yayımladı. Anadolu Efes, entegre düşünce yolculuğunda bu yıl, ulusal ve uluslararası raporlama standartlarına uyuma odaklanarak, sektöründe öncü oldu. “Çifte Önemlilik” bakış açısı ile önceliklendirme analizini yenileyen şirket, finansal risklerin yanı sıra finansal olmayan risk ve fırsatlara ilişkin paydaşlarının fikirlerini aldı. Bir sonraki adımda ise bu risk ve fırsatların finansal etkisine ilişkin bir değerlendirme gerçekleştirerek, entegre risk matrisi oluşturdu.

1 Ocak-31 Aralık 2023 dönemi için bira operasyonlarının tamamını kapsayan rapor; şirketin entegre düşünce anlayışını temellendirdiği dört odak alanındaki performansını, orta ve uzun vadeli hedeflerini ortaya koyuyor. Bununla birlikte şirketin Finansal, Üretilmiş, Fikri, İnsani, Doğal ve Sosyal&İlişkisel sermaye öğeleri etrafında nasıl değer yarattığı da raporda yer alıyor.

Raporda sosyal fayda odağında 2023 yılında 36 proje yürüttüğünü açıklayan şirket, 578 milyon TL değerinde doğrudan ve dolaylı enerji tasarrufu yatırımı kararı aldığını belirtti. Bu yatırımlar doğrultusunda ise 3.335 ton CO2e karbon emisyonu azaltımı hedefleniyor. Bununla birlikte Türkiye'de 10,7 MWp'lik yenilenebilir enerji yatırımı ile yıllık 6.500 ton CO2e emisyon azaltımı amaçlanıyor. Şirket, 2030 yılında ise kendi operasyonlarından kaynaklı emisyonlarda net sıfır olmak için çalışmalarını sürdürüyor.

Sürdürülebilirlik ve inovasyon odaklı projeleriyle geleceğe güçlü adımlarla ilerlemeye devam eden Anadolu Efes’in 2023 Entegre Raporu’na buradan ulaşabilirsiniz.

3. Toplu Foto17 Aralık 2024’te gerçekleşen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu konferansının ardından Yeşil Nokta Ödülleri de sahiplerini buldu.

Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri

Bu yıl 7.si düzenlenen Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri kapsamında bağımsız bir Jüri tarafından değerlendirilen projeler arasından:

Ambalajda Önleme Uygulamaları” kategorisinde Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri: Abdi İbrahim’e ‘Akıllı Yazılım’ için; Netpak Ambalaj’a ise ‘NETGO, Sürdürülebilir Bir Çevre İçin Çantaya Dönüşen Kargo Torbası’ çalışmaları için verildi. Bu kategoride Teşvik Ödülleri: Coca-Cola İçecek’e ‘Paletlemede Nanostreç Uygulaması’ başlıklı çalışması için; Sapro’ya ise ‘Newipe Yeni Nesil Bebek Mendili’ için verildi.

Atık Yönetimi ve Uygulamaları” kategorisinde Anadolu Efes ‘Anadolu Efes Biyogaz Projesi’ ve ‘Anadolu Efes İleri Dönüştürülmüş Malt Lifi Projesi’ ile Yeşil Nokta Sanayi Ödülü’ne layık görüldü.

Çevre Konulu Sosyal Sorumluluk Uygulamaları” kategorisinde Anadolu Efes ‘Denize +1 Nefes’, Migros ‘Gıdaya Saygı’ ve Vestel "Vestel'le Yap Atölyeleri" projeleriyle Yeşil Nokta Sanayi ödüllerini kazandılar. Bu kategoride Teşvik Ödülü ise Gürok Turizm’e ‘Ekomat Projesi’ için verildi.

Yeşil Nokta Basın Ödülleri

ÇEVKO Vakfı tarafından bu yıl 13.sü düzenlenen Yeşil Nokta Basın Ödülleri, 2024 yılı boyunca çevre haberlerine öncelik veren ve geri dönüşüm konusunda kamuoyunu bilgilendiren basın-yayın kuruluşlarına ve habercilere verildi.

2024 yılında Gazete dalında “Nasıl Bir Ekonomi”, Televizyon dalında “EkotürkTV”, İnternet Haber Sitesi dalında “TRTHaber.com”, Sektörel Haber Sitesi dalında “Yesilhaber.net” Haber Ajansı dalında “Anadolu Ajansı”, Dergi dalında “Ekonomist” Dergisi, Sektörel Dergi dalında “Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi” ödül kazandı.

Kendilerini canı gönülden kutluyor, çevre haberlerine olan önceliklerinin devamını diliyoruz.

 

Küresel iklim değişikliği, dünyamızı çevresel, ekonomik ve toplumsal açılardan tehdit eden olayların en başında gelmektedir. Diğer yandan, artan nüfus ve azalan kaynaklar dünyada sürdürülebilir kalkınmayı öne çıkarmıştır. Bu nedenle sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı kalarak iklim değişikliği ile mücadelede bireylere, kamu otoritelerine, sanayi ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir. ÇEVKO Vakfı olarak, iklim kriziyle savaşım konusunda samimi ve bilimsel verilere dayanan bir politika izlenmesini savunuyoruz. Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak için, duyduğumuz sorumluluk duygusu ile, ilgili taraflarla, önlem ve önerilerin gerçekleştirilmesine yönelik, kendi kapasitemizle uyumlu işbirlikleri geliştirmeyi sürdüreceğiz. Bu kapsamda, iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilirlik konularında çalışmak üzere, 2016 yılının Ekim ayında, ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik (İDS) Çalışma Grubu kurulmuştur. Bu kitapçıkda da Çalışma Grubu Üyelerimizin iyi uygulama örneklerine yer vererek tüm sanayi kuruluşlarımızı yenilikçi uygulamalar ve çevreye duyarlı projeler üretmeye teşvik etmeyi amaçlıyoruz. 

IDS web 1 page 0001

CEVKO Yesil nokta odel webinar 01ÇEVKO Vakfı: “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Modelinin Yeniden Hayata Geçirilmesini Öneriyoruz”

Türkiye, Kendi Atıklarını Döngüsel Ekonomiye Kazandıramazsa, Küresel Mevzuat Değişiklikleri Ülkemizin İhracat, Üretim, İstihdam Güçlerini ve Uluslararası Yatırım Cazibesini Olumsuz Etkileyebilir.

ÇEVKO Vakfı tarafından düzenlenen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Konferansı, 17 Aralık 2024 tarihinde Kamu, STK ve İş Dünyası’ndan ulusal ve uluslararası konuşmacıların katılımıyla gerçekleşti. Konferansta, döngüsel ekonomiye geçişle birlikte önemi büyük ölçüde artan, ülkemizde 2020 yılından bu yana terk edilen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu uygulamalarına geri dönülmesinin önemi vurgulandı. Konferans kapsamında 2024 Yeşil Nokta Ödülleri de sahiplerini buldu.

ÇEVKO Vakfı tarafından düzenlenen “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Konferansı”, 17 Aralık 2024 Salı günü İstanbul’da başarıyla tamamlandı. Konferans, kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademik çevrelerden geniş katılımla gerçekleştirildi. Konferans, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde atık düzenlemeleri ve Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu uygulamalarını masaya yatırdı. Avrupa Birliği Eko-Tasarım Mevzuatı, Türkiye’de yeşil aklama karşıtı düzenlemeler ve GETAM Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi’nin çalışmaları gibi kritik konular, ulusal ve uluslararası uzmanların sunumlarıyla ele alındı.

ÇEVKO Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Okyar Yayalar, konferansın açılış konuşmasında şunları söyledi: “ÇEVKO Vakfı, 33 yıl önce Türkiye’de Genişletilmiş Üretici Sorumluluğunu (GÜS) benimseyen şirketler tarafından kurulmuştur. Bu süre içinde Türkiye’de ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanarak geri dönüştürülmesi için çalışıldı. 33 yıl içinde toplumumuzda geri dönüşüm bilincinin kazandırılması için eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları gerçekleştirildi. Kamu otoriteleriyle yasal altyapının oluşturulmasıyla ilgili iş birliği yaparken, bir yandan da belediyeler ve lisanslı toplama ve ayırma tesisleriyle birlikte çalıştık. Son yıllarda ise gündemimizde iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve döngüsel ekonomiye geçişte sivil toplum kuruluşu kimliğimizle öncülük yapmak vardı. Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu modelinin yaygınlaştırılması için yıllardır çalışıyoruz. Ancak Avrupa’da döngüsel ekonomiye geçişle birlikte Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun büyük önem kazanmasına rağmen ülkemizde maalesef 2020 yılından itibaren bu uygulamanın terk edildiğine hepimiz şahit oluyoruz. Bundan sonrası için ülkemiz açısından faydalı öneriler ortaya çıkarmak için bu konferansın verimli geçmesini diliyorum.”

Unilever Kurumsal İlişkiler Kıdemli Müdürü Çetin Yılmaz: “Karşımızdaki sorun çok büyük bir sorun: İklim krizi”

Açılış konuşmaları kapsamında söz alan, etkinliğin ana sponsoru Unilever’in Kurumsal İlişkiler Kıdemli Müdürü Çetin Yılmaz, ÇEVKO Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı olarak da konferans katılımcılarını selamladı. Yaptığı konuşmada Yılmaz şunları söyledi: “İklim krizi bugün insanlık için en büyük tehdidi oluşturuyor. Kapsamı ve etkileri o kadar büyük ki, bütün tarafların: devletin, iş dünyasının, STK'ların ve elbette tüketicilerin birlikte ve işbirliği halinde hareket etmesini gerektiriyor. Burada en önemli sorumluluk devlete ait: düzenleme ve denetleme yapması, yaptırımlar uygulaması ve teşvik mekanizmaları hayata geçirmesi hayati önemde. Biz üreticilerin de sürece katılması ve katkı vermesi Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) ile düzenlenmiştir. Bu yüzden ülkemizde GÜS modelinin yeniden işlerlik kazanması gerekmektedir.”

“GCA Cam Ambalaj Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret: Mevcut şartlar sürdürülebilir üretimi mümkün kılmıyor”abdullah gayret

Etkinliğin altın sponsoru GCA Cam Ambalaj Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret ise açılış konuşmaları kapsamında şu noktalara vurgu yaptı: “Artık dünyamızın kaynakları ve çevresel dengeleri mevcut şartlarda sürdürülebilir üretim yapmayı mümkün kılmıyor. Bu sadece üreticilerin kendi üretim süreçlerinden aldıkları önlemlerle de baktığımızda sürdürülebilirliği gerçekleştirmek konusunda yeterli olmuyor. Tüm üreticilerin, ürünlerin tüm yaşam döngüsü boyunca atıklarını minimize etmeleri ve her türlü emisyonu aşağı çekmeleri büyük önem arz ediyor.”

3.footoEXPRA Yönetim Kurulu Başkanı Claude Turping: “Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu uygulamalarına öncelik verilmeli”

EXPRA - Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Birliği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Claude Turping açılış bölümünün son konuşmacısı olarak söz aldı; Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) ilkelerinden ve GÜS’ün tarihçesinden bahsettikten sonra GÜS ve Vergi uygulaması arasındaki farklılıklara vurgu yaptı. Turping sözlerini şöyle tamamladı: “Plastik kullanımının gittikçe hassaslaşmakta olduğu günümüzde AB’de yayımlanan Tek Kullanımlık Plastikler Direktifi’nin cezalandırıcı, yasaklayıcı, kirliliğin sorumluluk ve maliyetini üreticilere yükleyen hükümlerinin yerine otoritelerin denetim ve kontrollerini sıkılaştırması ve GÜS uygulamalarına öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”  

Açılış konuşmalarının ardından, Döngüsel Ekonomiye Geçişte Atık Düzenlemeleri, Genişletişmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) Uygulamaları ve Sürdürülebilir Üretim başlıklı ilk oturuma geçildi.

EXPRA Genel Müdürü Joachim Quoden: Akü ve piller, ömrünü tamamlamış araçlar, ambalaj, tek kullanımlık plastikler, elektrikli ve elektronik araçların atıklarıyla ilgili AB düzenlemelerinde GÜS uygulaması zorunlu”

Oturumun ilk konuşmacısı, EXPRA - Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Birliği Genel Müdürü Joachim Quoden, EXPRA’nın 2013 yılında aralarında ÇEVKO’nun da bulunduğu kar amacı gütmeyen geri kazanım örgütleri tarafından kurulduktan sonra bugün üye ve işbirliği yapan kuruluş sayısının 38’e ulaştığını belirtti. Avrupa Birliği’nin Atık Çerçeve Direktifi ve Döngüsel Ekonomi Paketi çerçevesinde yayımlanan yeni Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü hakkında ayrıntılı bilgiler veren Quoden akü ve piller, ömrünü tamamlamış araçlar, ambalaj, tek kullanımlık plastikler, elektrikli ve elektronik araçların atıklarıyla ilgili AB düzenlemelerinde GÜS’ün zorunlu olduğunu bildirdi. GÜS’ün tanımını yaptıktan sonra EXPRA üyelerinin ülkelerindeki farklı GÜS uygulamalarına işaret eden Quoden, GÜS modelinin ortak özellikleri, en iyi GÜS uygulamaları ve EXPRA’nın geliştirdiği GÜS’ün ‘altın’ kuralları hakkında açıklamalarda bulundu.”

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: “İzlenebilir, doğrulanabilir ve şeffaf GÜS modelinin yeniden hayata geçirilmesini öneriyoruz”

Oturumda söz alan ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer ise Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun nasıl tanımladığının çok önemli olduğunu vurgulayarak, OECD’nin tanımına göre GÜS’ün üreticinin bir ürünle ilgili sorumluluğun o ürünün yaşam döngüsünde tüketiciler sonrası evreye genişlettiği bir çevre politikası olduğunu belirtti ve bu tanıma göre GÜS sistemleri, belirli ürünlerle ilgili atıkların önlenmesi ve yönetimi için oluşturulmuş kurumsal mekanizmalardır ve ‘kirleten öder’ ilkesine dayanır” dedi. Türkiye’de GÜS’ün 2006’da Çevre Yasası’na girdiğini, Atık Yönetimi Yönetmeliği ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nde halen yürürlükte olan GÜS hükümleri bulunduğunu ayrıntılı olarak açıklayan İmer, 2020’den itibaren piyasaya sürenlerden T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) alınmaya başlanmasıyla birlikte GÜS modelinin terk edildiğini belirtti. ÇEVKO Vakfı’nın GÜS çalışmalarını anlatan; şirketlerle son dört yıldır gönüllü olarak yaptıkları GÜS saha çalışmalarına değinen İmer, GEKAP ve GÜS’ün birlikte ele alınması için öneri geliştirdiklerini söyledi: “Önerimiz, izlenebilir, doğrulanabilir ve şeffaf bir GÜS modelinin yeniden kurulması ve hayata geçirilmesi; bu sistem içerisinde finansal yükümlülüklerini yerine getirdiğini belgeleyen üreticilerin ilgili harcamalarının GEKAP’tan mahsup edilmesine olanak sağlanmasıdır” dedikten sonra T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye Çevre Ajansı başta olmak üzere ilgili tüm paydaşları birlikte çalışmaya davet ettiklerini; bu konuda ÇEVKO Vakfı olarak destek vermeye hazır olduklarını sözlerine ekledi.

1. Oturum KonuşmacılarUnilever Kurumsal İlişkiler Kıdemli Müdürü Çetin Yılmaz: “Türkiye küresel mevzuat değişikliklerinden en çok etkilenecek ülkelerden biri konumunda”

AB mevzuat değişikliklerinin Türkiye ihracatı ve ekonomisi üzerine olası etkilerini vurgulayan Çetin Yılmaz, “2030 itibariyle AB pazarına arz ve ithal edilen her ambalajın en az yüzde 30 oranında geri dönüştürülmüş malzeme içermesi zorunlu hale gelecek. Bu koşul, en büyük pazarımız olan AB’ye mal ihracatının maliyetini artıracak. Bunun yanı sıra, Mayıs 2024’te AB’de yürürlüğe giren Atık Sevkiyat Tüzüğü ile de AB’den atık ihracatına önemli kısıtlamalar getirildi. Oysa biz geri dönüştürülmüş girdide AB’den yapılan ithalata bağımlıyız. Türkiye’de mevcut mevzuat ve uygulamalar ise ülkemizi bu düzenlemelerin etkilerinden korumak için yeterli değil. İleride doğabilecek sıkıntıları önlemek için en doğru çözüm, ülkemizde ambalaj atıklarının en az kayıpla ve uygun koşullarda ayrıştırılarak toplanması ve geri dönüşüm imkân ve kabiliyetinin artırılmasıdır. Piyasaya ambalaj arz eden ekonomik aktörlerin GÜS yoluyla sürece aktif bir şekilde dahil edilmesi bu çözüme hizmet edecektir. Bu doğrultuda önerimiz; izlenebilir, doğrulanabilir ve şeffaf bir GÜS modelinin yeniden kurulması, hayata geçirilmesi ve bu sistem içinde finansal sorumluluklarını yerine getirdiğini belgeleyen üreticilerin ilgili harcamalarını GEKAP’tan mahsup etmesine imkân verilmesidir.” dedi.

Amanda Fuso NeriniCONAI - İtalya Ulusal Ambalaj Konsorsiyumu - Uluslararası İlişkiler BaşkanıAmanda Fuso Nerini: “Döngüsel ekonomide ambalajların eko-tasarımı önem kazandı”

İkinci oturumun ilk konuşmacısı olan CONAI - İtalya Ulusal Ambalaj Konsorsiyumu - Uluslararası İlişkiler MüdürüAmanda Fuso Nerini şu konuların altını çizdi: “Döngüsel ekonomide ambalajların eko-tasarımı önem kazandı. AB’de ortaya konulan Yeşil Mutabakat’ta ve yeniden düzenlenmekte olan AB yasal mevzuatında eko-tasarımla ilgili hükümler bulunmakta. Yeni yayımlanan AB Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Tüzüğü’nde önleme, azaltma ve geri dönüşüm üç ana hedef olarak yerini korudu. İtalya’da ambalaj ve ambalaj atıklarının yönetimi konusunda GÜS uygulanmakta ve bu konuda yetkili tek kuruluş bütün ambalaj malzemelerini konsorsiyum halinde bünyesinde birleştiren CONAI” dedikten sonra CONAI’nin çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgi verdi.

T.C. Ticaret Bakanlığı Reklam, Denetim ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Erdem Biçer: “Sürdürülebilirlik, özellikle son dönemde çok önem kazandı”

Oturumun ikinci konuğu T.C. Ticaret Bakanlığı, Reklam, Denetim ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Erdem Biçer, “Sürdürülebilirlik konusu son dönemde tüketici tercihlerinin değişmesiyle birlikte daha çok önem kazandı ve reklam kampanyalarında öne çıkmaya başladı. Bu gelişme paralelinde, günümüzde 6 ana başlık altında toplanan Yeşil Aklama konusuna karşı önlem alınması da önemli hale geldi” diyerek sözlerine başladı. Ticaret Bakanlığı’nın 2022 tarihli ‘Çevreye İlişkin Beyanlar İçeren Reklamlar Hakkında Kılavuz’ dokümanı hakkında bilgiler veren Biçer markaların sürdürülebilirlik ve çevre konusuyla ilgili yapılan reklam ve iletişim çalışmalarına yönelik yapılan düzenlemelerden söz etti. Erdem Biçer şu konuların altını çizdi: “Bu kılavuz, tüketicilerin çevre konusundaki duyarlılık ve hassasiyetlerinin istismar edilmesinin engellenmesi üzerine bina edildi. Hedefimiz bu yönde reklam verenlere yol gösterirken, tüketicilerin de bilgi düzeyini artırmak. Temel olarak, reklamlarda yer verilen çevresel beyanların belirsizlik içermemesi, mutlaka doğrulanabilir ve ölçümlenebilir nitelikte olması gerekiyor. Aynı şekilde halka açık olmayan şirketlerin de çevresel hedeflemeler ile ilgili beyanlarının doğrulanabilir ve ölçümlenebilir nitelikte ve şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Erdem Biçer, Reklam Kurulu nezdinde bir ilke kararı özelliği taşıyan kılavuzun, özel sektör kuruluşları ile paylaşıldığını ve sektörlerden dönüş beklendiğini de sözlerine ekledi.

Türkiye Çevre Ajansı Geri Dönüşüm ve Üretici Sorumluluğu Direktörlüğü, Çevre Mühendisi Zeynep Efşan Çeşme: “Çevre Ajansı’nın faaliyetleri 6 ana başlık altında toplanıyor”

Türkiye Çevre Ajansı Geri Dönüşüm ve Üretici Sorumluluğu Direktörlüğü, Çevre Mühendisi Zeynep Efşan Çeşme, ikinci oturumdaki konuşmacılardandı. Türkiye Çevre Ajansı’nın çalışmalarından söz eden Çeşme, ajansın çevre kirliliğini önlemek, yeşil alanların korunmasına, iyileştirilmesine katkı sağlamak, döngüsel ekonomi ve sıfır atık yaklaşımı doğrultusunda kaynak verimliliğini arttırmak ile ulusal ölçekte depozito yönetim sistemi kurulmasına, işletilmesine, yönetilmesine ve denetimine yönelik faaliyetler gibi çalışmaları yürütmek amacıyla 2020 yılında kurulduğunu belirtti. Çeşme, Çevre Ajansı’nın faaliyetlerini şu 6 başlık altında topladı: “Depozito yönetim sistemi kurmak, işletmek ya da işlettirmek, depozito uygulamasına tabi ürünlere yönelik izin ve onay işlemleri dahil gerekli idari düzenlemeleri ve tedbirleri uygulamak ve gerekli kontrolleri yapmak, çevrenin geliştirilmesi yönünde faaliyetlerde bulunmak, sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ve uygulanmasına katkı sağlamak, geri kazanılabilir ürünlerin kullanımları sonrası ülke ekonomisine kazandırılmasını sağlamak, geri kazanılabilir ürünlerin kullanımları sonrası ülke ekonomisine kazandırılması, kamuoyunda duyarlılık ve farkındalık oluşturmak.”

2. Oturum KonuşmacılarıÇEVKO Vakfı Kamu, Uluslararası İlişkiler ve Projeler Müdürü Alphan Eröztürk: “GETAM Analizleri çevre ile ilgili beyanları bilimsel verilerle destekleyebilme olanağı sağlıyor”

Oturumun son konuşmacısı, ÇEVKO Vakfı Kamu, Uluslararası İlişkiler ve Projeler Müdürü Alphan Eröztürk, bilimsel konularda spekülasyondan uzak yaklaşımların önemini ve çevre konusundaki beyanların bilimsel olgularla desteklenmesi gerekliliğini vurguladı. Ticaret Bakanlığı kılavuzunu, yapılanların ne şekilde ifade edilmesi gerektiği konusunda yönlendirmeler içermesi nedeniyle çok değerli bulduğunu söyleyen Eröztürk, “Bir ambalaj üzerinde çevreye yönelik bir ifade kullanılacaksa, arkasında mutlaka bilimsel destek olması lazım. Öte yandan gerek küresel ticaret zincirleri gerekse regülatif yapılanmalar açısından, ambalajların geri dönüştürülebilir niteliği ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanım oranları üzerinde açısından net kriterler oluşturuluyor. Gerek ticaret sürekliliği ve yasal uyum gerekse sürdürülebilirlik iletişimi açısından doğru beyanlar için bilimsel verilerin önemi artıyor. ÇEVKO Vakfı ve Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliğinde İstanbul Kalkınma Ajansı desteği ile oluşturduğumuz GETAM Geri Kazanım Test Merkezi, bu konularda net bilimsel veriler sunuyor. Test merkezinde biyobozunurluk ve kompostlanabilirlik analizleri gibi ileri düzey çalışmalar da gerçekleştirilebiliyor. GETAM bünyesinde, endüstri ihtiyaçlarına göre yeni analiz süreçlerinin de hazırlık aşamasındayız. GETAM Analizleri şirketlere, yasal yükümlülükleri ve sürdürülebilirlik iletişimleri açısından gündeme getirmeleri gereken çevre ile ilgili beyanlarını, bilimsel verilerle destekleyebilme olanağı sağlıyor” şeklinde konuştu.

ÇEVKO Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İsa Coşkun: “Avrupa Birliği ambalaj ve ambalaj atığı yönetmeliğine ülkemizin uyumu ihracatımız için önemli”

Konferansın kapanış konuşmasını yapan ÇEVKO Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İsa Coşkun, tüm konuşmacıların sunumlarından notlarla genel bir çerçeve çizdi. Avrupa Birliği’nin ambalaj ve ambalaj atığı yönetmeliğine dikkat çeken Coşkun, ülkemiz ihracatının yüzde 40’ının AB ülkelerine olduğunu belirterek, bu konuda AB mevzuatına uyumun ülkemiz ekonomisi için önemli olduğunu vurguladı. Coşkun şunları söyledi: “İzlenebilir, doğrulanabilir ve şeffaf bir genişletilmiş üretici sorumluluğu modelinin yeniden kurulması, hayata geçirilmesi ve bu sistem içinde finansal sorumluluklarını yerine getirdiğini belgeleyen üreticilerin, ilgili harcamalarını GEKAP’tan mahsup etmesine imkan verilmesini öneriyoruz.”

 

 

Cevko Vakfı Soylesileri ARALIK 03ÇEVKO Vakfı’nın Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle düzenlediği "COP29 Değerlendirmesi" başlıklı çevrimiçi söyleşisi 2 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşti. İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, Çevre ve Sürdürülebilirlik Uzmanı, OMÜD Genel Sekreteri Umay Yılmaz ve ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in katıldığı söyleşinin moderatörlüğünü, Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı Celal Toprak yaptı.

ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nin Aralık ayındaki özel oturumunda Bakü’de gerçekleşen COP29; Taraflar Konferansı gündemdeydi. Söyleşi, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Konferansın en önemli gündem maddesinin finansman oluğunu belirten İmer, “Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere her yıl en az 300 milyar dolar iklim finansmanı sağlaması hedefi sonuç metnine girdi” dedi. İmer, konferansta küresel karbon piyasalarına ilişkin kuralların netleştirilmesi konusunda da bir anlaşma sağlandığını söyledi.


ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: “Bundan sonraki süreçte, liderlik, samimi ve bencillikten uzak davranış ve kararlar kritik önemde”

29. Birleşmiş Milletler Taraflar Konferansı’nda iklim finansmanının yanında ‘Barış, Yardım ve İyileşme için İklim Eylemi’ne ilişkin Bakü Çağrısı’nın başlatıldığını belirten Mete İmer, bu çağrının iklim kaynaklı savaşların önüne geçecek ve savunmasız ülkelere desteği arttıracak stratejileri geliştirmeyi amaçladığını bildirdi. İmer “Finansman dışında ele alınan bir başka konu da toplumsal cinsiyet eşitliği idi; iklim eyleminde toplumsal cinsiyetin gözetilmesi hedefleniyor” şeklinde konuştu. Fosil yakıtlardan çıkış konusunda COP 28’de alınan karar ile ilgili bir gelişme olmamasının hayal kırıklığı yarattığını belirten İmer “Bundan sonraki süreçte, uluslararası toplumda özellikle büyük ölçekli ülkelerin liderliklerinin, samimi ve bencillikten uzak davranış ve kararlarının başarı için kritik önemde olduğunu” sözlerine ekledi.

Mete İmer, Türkiye’nin 29. Taraflar Konferansı kapsamında 2053 Uzun Vadeli İklim Stratejisi’ni Birleşmiş Milletlere ilettiğini; buna göre 2030’a kadar: Enerji tüketiminin %16 azaltılacağını; birincil enerjideki yenilenebilir enerji oranının %17’den %50’ye çıkarılmasının, 4,8 GW nükleer enerji kurulu gücü ile 2,1 GW batarya kapasitesinin devreye alınmasının, güneş ve rüzgar kurulu gücünün dört kat artmasının hedeflendiğinin bildirildiğini söyledi. Bununla birlikte, önemli ev ödevlerimizin bulunduğunun altını çizen İmer “Bizim ÇEVKO Vakfı olarak, 2053 Karbon Nötr hedefine ulaşabilmek için, iki yıl önce yaptığımız ve içinde ulusal katkı beyanımızın mutlak azaltım hedefi olarak belirlenmesi, iklim yasası ve ilgili düzenlemelerin çıkarılması, enerji üretiminde kömürün kullanımına kademeli olarak son verilmesi için plan yapılması, finansman sağlanması, ulusal farkındalık kampanyası oluşturulmasının yer aldığı 10 maddelik çağrımız geçerliliğini koruyor” şeklinde sözlerini tamamladı.

COP29’u yerinde takip eden isimlerden İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, Taraflar Konferansı’ndaki gelişmeleri anlattı.

Foto Katılımcılar 2İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe:Dünyanın iklim değişikliği mücadelesi için yıllık 1.3 trilyon dolara ihtiyacı var”

Sultan Tepe sözlerine şöyle başladı: “COP29’un genel çerçevesine bakarsak, COP28’de alınan kararlar değerlendirildi ve finansman odaklı bir toplantı oldu. Dünyanın iklim değişikliğiyle mücadele için yıllık 1,3 trilyon dolara ihtiyacı olduğu belirtildi. Ancak bu finansmanı sağlama sorumluluğu, gelişmiş ülkelerin üzerine yüklendi. Listede 24 ülke var ve bunların çoğu Avrupa,
Amerika ve Kanada’dan oluşuyor.”

Özellikle Çin ve Suudi Arabistan gibi büyük finansal kaynaklara sahip olan ülkelerin, bu sorumluluğun dışında tutulmasının büyük tartışmalara yol açtığını belirten Tepe, gelişmekte olan ülkelerin fonların borç yerine hibe şeklinde sağlanması gerektiği görüşünü savunduklarının altını çizdi. Tepe sözlerini, “Özellikle yeşil yatırımlar için verilen krediler, geri ödeme yükü yaratıyor ve bu, gelişmemiş ülkelerin ekonomik durumuyla bağdaşmıyor” şeklinde sürdürdü.

Küresel emisyon azaltım hedeflerine yönelik durumun da değerlendirildiğini belirten Tepe, COP28’de alınan kararların yeterince hayata geçmediğinin görüldüğünü, alınan kararların uygulamaya geçmesindeki yavaşlığın iklim hedeflerinin gerçekleşmesini riske attığını sözlerine ekledi.

Taraflar Konferansı’nda kayıp ve hasar fonunun devreye alınması kararının alındığını belirten Sultan Tepe, büyük doğal afetlerle oluşan kayıpların karşılanması için bir fon oluşturulması gerekliliğinin vurgulandığını da söyledi.

OMÜD Genel Sekreteri Umay Yılmaz: “İhtiyaç duyulan şey, finansal kaynakların doğru yerlere yönlendirilmesi”

Söyleşide son sözü alan Umay Yılmaz, iklim eylemi açısından çok kritik bir dönemden geçtiğimizi belirterek konuşmasına başladı. “İklim krizinin bir takvimi var ve son yıllarda, özellikle pandemi sonrası doğal afetlerdeki artış, bu konunun ne kadar acil olduğunu bir kez daha gösterdi” diyen Yılmaz, sözlerine “afetlerin şiddetinin ve sıklığının arttığını hepimiz gözlemliyoruz, hatta bazılarını bizzat yaşıyoruz. Yaz aylarının her yıl daha sıcak hale geldiğini de fark ediyoruz. Tüm bunlar, iklim krizinin hayatımızdaki etkilerini açıkça gösteriyor şeklinde devam etti. Yılmaz “Bugün artık ne yapılması gerektiğini biliyoruz; teknolojilerimiz ve çözümlerimiz var. Ancak ihtiyaç duyulan şey, finansal kaynakların doğru yerlere yönlendirilmesi. Bu finansal akışın belli bir takvime oturtulması ve düzenli şekilde işler hale getirilmesi gerekiyor. Finansla ilgili tüm kararlar COP29’a bırakıldı, bu da beklentiyi artırdı. Ancak maalesef finansa dair tüm konuları sonuca bağlayamadılar. Bu gelecek senenin iş yükünü artıracaktır” dedi.

Umay Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti: Bu COP’ta adaptasyon finansmanına daha fazla odaklanıldığı görülüyor. Çünkü iklim krizinin olumsuz etkileri, özellikle kırılgan coğrafyalarda ciddi sorunlar yaratıyor. Ancak bu, mitigasyon projelerinin ihmal edilmesi anlamına gelmemeli. Çünkü fosil yakıt kullanımını ve sera gazı emisyonlarını azaltmadığımız sürece kriz ilerlemeye devam edecek.

ÇEVKO Vakfı’nın Küresel Isınma Kurultayı Komitesi işbirliğiyle hazırladığı “COP29 Değerlendirmesi " başlığını taşıyan söyleşiyi, ÇEVKO Vakfı’nın YouTube kanalından da izleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=Lf8RmywyqKU