e-Bülten Haberleri

HidrojenBu çerçevede bir açıklama yapan Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan Sorumlu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, Avrupa’nın fosil yakıtlardan hidrojen gibi yenilenebilir ve düşük karbonlu gazlara geçmesinin gerekliliğini ve bu geçişi sağlamak ve gerekli pazarları, ağları ve altyapıyı oluşturmak için kuralların önerildiğini ifade etti. Enerjiden sorumlu Komisyon Üyesi Kadri Simson ise, özel altyapıya sahip rekabetçi bir hidrojen piyasası oluşturmayı hedeflediklerini belirtti. Bununla birlikte, amaçlarının doğal gaz, petrol ve kömür sektörlerdeki emisyonları 2030 yılına kadar %80 oranında azaltmayı ve AB dışında metanla ilgili eylemi tetiklemek için bu sektörlerden kaynaklanan metan emisyonları konusunda katı kurallar önerdiklerini ifade etti.

Kaynak: TSKB Bülteni

petsiseAB komisyonu, gıdayla temas edebilecek geri dönüştürülmüş plastik malzemelerle ilgili yönetmelık taslağını yayınlayarak genel görüşe açtı.

6 Aralık Pazartesi günü Avrupa Komisyonu, gıdalarla temas edebilecek geri dönüştürülmüş plastik malzemelerle ilgili gözden geçirilmiş yönetmelik taslağını yayınlayarak genel görüşe açtı. Taslakta geçiş hükümleri, geri dönüşüm sektörü aktörlerinin rollerinin açık tanımı, operatörler ve yetkili makamlar tarafından karşılanacak teknolojik şartlar ve süreçler yer alıyor.

AB Komisyonu, Gıdayla Temas Edebilecek Geri Dönüştürülmüş Plastik Malzemelerle İlgili Yönetmelik Taslağı : https://ec.europa.eu/info/law/better-regulation/have-your-say/initiatives/12013-Food-safety-recycled-plastic-in-food-packaging-updated-rules-_en

Kaynak: EXPRA

macaristanMacar Hükümeti, atık yönetiminde 8 yıl önce vergi sistemine geçerek kaldırdığı “Genişlemiş Üretici Sorumluluğu (GÜS)”ü farklı bir modelle yeniden uygulamaya almayı planlıyor. Hükümet, atıklarla ilgili kamu hizmetlerinin düzenlenmesinden ve sağlanmasından, GÜS kapsamındaki atıklar için genişletilmiş üretici sorumluluğu planlarının yürütülmesinden ve DRS zorunlu depozito sistemlerinin işletilmesinden sorumlu olacak bir şirkete imtiyaz devri yapmaya karar verdi. İmtiyaz devri prosedürünü Ağustos 2021‘de yayımlayan hükümet, başvuruları ve belgeleri almak için çok kısa bir süre tanıdı. Ek olarak, sadece tek başvuru yapılmış olsa bile, verilecek imtiyaz süresi 35 yıl olarak belirlendi. Bu nedenle bu durum, aslında, örtülü olarak münhasır haklara sahip tekel bir aktörün, atık yönetimi süreçlerine dahil edilmesi olarak değerlendiriliyor. Daha önce karara bağlandığı üzere, İnovasyon ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenen tüm GÜS ücretleri de ekonomik işletmeler tarafından imtiyazlı şirkete ödenecek.

Gözlemcilerin belirttiğine göre yapılan düzenleme uyarınca göre, 1 Temmuz 2023'ten itibaren Macaristan'daki atık yönetiminde aktif yüzlerce şirket lisanslarını yitirecek ve hizmetlerini ancak imtiyaz sahibi tarafından dayatılan koşulları kabul etmeleri halinde sürdürebilecek. Gözlemciler bu koşulların şu an için son derece belirsiz olduğunu ve bu nedenle piyasada faaliyet gösteren yüzlerce şirketin faaliyetlerini durdurma ve pazardan ayrılmak zorunda kalma riski bulunduğunu bildiriyorlar.

Uzmanlar, imtiyaz modeline geçilmesi ile ilgili başlıca endişelerin, GÜS ilkelerinin öngörülememesi, atık piyasası katılımcıları arasındaki rekabetin ortadan kaldırılması ve Avrupa Birliği Atık Çerçeve Direktifi'ne uygun olmayacak şekilde, Birlik ile Macaristan arasındaki uyumun fiilen dışlanması ile ilgili olduğunu belirtmekteler. Buna ek olarak, Macaristan’daki atık toplama şirketleri atıklarını, artık serbestçe bertaraf edemeyecekler.

Son olarak, imtiyaz planlarının TFEU (Avrupa Birliği'nin İşleyişine İlişkin Antlaşma) tarafından oluşturulan özgürlük ve serbest dolaşım ilkelerinin doğrudan ihlali anlamı taşıdığı dile getirilmekte; özellikle malların serbest dolaşımı (Md. 34-36 TFEU) ve hizmetlerin hareketi (Md. 56 TFEU) ilkelerini ihlal edeceği; hizmet sunma özgürlüğüne yönelik herhangi bir kısıtlamanın, kuruluş özgürlüğüne (Md. 49 TFEU) yönelik bir ihlali de kaçınılmaz kılacağı bildirilmektedir.

Kaynak: EXPRA

aca raporAvrupa Çevre Ajansı’nın 15 Aralık'ta yayınladığı bir rapora göre, çoğu Avrupa ülkesi ve bir bütün olarak hala çok fazla atık üretiyor. Raporda, AB'nin atık üretim büyümesi ekonomik büyümesinden daha düşük olmakla birlikte, "büyüyen bir ekonomide atıkların reel olarak azalmasını sağlamak için daha fazla şey yapılması gerektiği" belirtiliyor. Raporda, "atık önleme programlarının 2013 yılında ülkeler tarafından benimsenmesi ile üretilen atık miktarı arasında gözle görülür bir bağlantı bulunmadığı" vurgulanıyor. Kuruluş, 2014-2018 yılları arasında atıklarda (büyük mineral atıklar hariç) yüzde 5,2'lik bir artış olduğunu tespit etti. Ajans "AB düzeyinde katı nicel önleme hedefleri" getirilmesini tavsiye ediyor.

Kaynak: EXPRA

30yilÇEVKO Vakfı, öncülüğünü yaptığı sürdürülebilir geri dönüşüm sisteminin gelişimi ve ambalaj atıklarını kaynağında ayrı toplamanın artırılması hedefiyle yaptığı çalışmaları 30 yıldır artan bir ivmeyle sürdürüyor. ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun EGD Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle hazırladığı çevrim içi söyleşilerin bu seferki konusu, “İklim Değişikliğine Karşı Tüketici Sorumluluğu” oldu.

İklim Değişikliği ve Döngüsel Ekonomi konularında da düşünsel önderlik yapan kuruluşlar arasında yer alan ÇEVKO Vakfı’nın “30. Yıl Söyleşileri” projesi, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) iş birliğinde gerçekleşiyor. EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide,ÇEVKO Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Figan Soykut, Çevre Gönüllüsü Sanatçı Zeliha Sunal ve ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, konuyu farklı boyutlarıyla ele aldılar.

Online toplantının açılışında EGD Başkanı Celal Toprak, iklim krizi ile mücadelede bireylere ve tüketicilere de sorumluluk düştüğünü vurgulayarak, ilk sözü ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’e verdi.

Mete İmer, konuşmasının başındaParis İklim Anlaşması’nın önemine değindi. Paris İklim Anlaşması’nın temel hedeflerinin küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi düzeyinin en fazla 2 C üstünde tutulması ve bu artışın 1,5 C ile sınırlanmasına yönelik çabaların sürdürülmesi, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlama yeteneğinin artırılması ve bu amaçlara ulaşılması için tutarlı bir finansman akışı sağlanması olduğunu açıkladı. İmer “Burada asıl önemli olan uygulama ve eylem. Paris İklim Anlaşması’nın sonuç verebilmesi için devletler düzeyinde yapılması gereken yasal altyapı düzenlemeleri var. Öte yandan, bireylerin de bu konuya ayak uydurması önem taşıyor” dedi.

Yaşamakta olduğumuz iklim krizinin insan faaliyetlerinden kaynaklandığı ifade eden Mete İmer, “Bu tehdit karşısında önlem almazsak, kaynakların tükenmesi, doğal afetlerin artması, büyük göç dalgaları gibi riskler söz konusu. Yaşanamaz bir dünya ile karşı karşıya kalmamak için, tüm bireylere sorumluluk düşüyor. Bizler bireyler olarak günlük yaşam tarzlarımızda, ulaşım ve seyahat alışkanlıklarımızda, gıda tüketiminde, enerji ve su tasarrufunda daha duyarlı olmalıyız. Öte yandan, atıkların hammadde olarak yeniden değerlendirilmesini sağlamak, yani geri dönüşüm için evlerimizde atıklarımızı ayrı olarak biriktirmek ve geri dönüşümlerini sağlamak da sorumluluklarımız arasında yer alıyor” şeklinde konuştu.

Dünyanın sürdürülebilir geleceği açısından büyük önem taşıyan geri dönüşüm konusunda, toplumsal farkındalığın artması ve geri dönüşüm kültürünün yaygınlaşması için gerçekleştirilen çalışmalara verdiği katkılarla ÇEVKO Vakfı Yeşil Nokta Özel Ödülü’ne layık görülen Çevre Gönüllüsü Sanatçı Zeliha Sunal, sözlerine “İklim değişikliğinin birincil sorumlusu da, sonuçlarına katlanacak olan da biz insanlarız” diyerek başladı.

Çevre duyarlılığının topluma yayılmasında geniş hayran ve takipçi kitlelerine sahip sanatçılara da büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Zeliha Sunal, “Havasız, susuz, aç kalmamak için birlikte hareket etmeliyiz. Hayat tarzlarımızda yapacağımız ufak değişiklikler, büyük etkiler sağlayabilir. Elektrik, su, gıda tüketiminde duyarlı olmak, atıklarımızın geri dönüşümle değerlendirilmesi için üzerimize düşen hepimizin sorumluluğu” dedi. ÇEVKO Vakfı’nın 30. yılı için hazırladığı, sözleri kendisine, bestesi Yücel Karakuş’a, düzenlemesi Tolga Kılıç’a ait “Küresel Isınma” isimli şarkısının Bora Çifterler imzası taşıyan video klibini de katılımcılara izletti.

ÇEVKO Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Figan Soykut sözlerine, “Doğadaki değişimi öngöremeyen insanlık, iklim değişikliği tehdidini doğru yönetemiyor. Doğadaki dengenin bozulmasının temel nedeni budur” diyerek başladı.Endüstri devrimi sonrası sadece üretim şekillerinin değil, tüketicilerin tüketim alışkanlıklarının da değiştiğine dikkat çeken Figan Soykut, “Eskilerin güzel bir sözü vardır: bir lokma, bir hırka. Günümüzde hırkalarımızın sayısı arttıkça artıyor, ama yiyecek lokma bulamama riski de bununla birlikte büyüyor. Hava, su, toprak kirleniyor. Doğal afetlerin sayısı ve yıkıcılığı artıyor. İklim değişikliği geldi, kapımıza dayandı” dedi.

İklim değişikliği ile mücadelede devletler arası platformlar ve ulusal yasaların yanı sıra, bireylere de görev düştüğünü ifade eden Figan Soykut, “Daha alınacak çok yol olsa da sanayi, özellikle son 10 senelik süreçte, gerek duyarlılığın, gerek regülatif düzenlemelerin, gerekse maliyet kontrolünün gereği olarak kaynak kullanımı ve karbon salımları konusunda aksiyon alıyor. Yeşil Mutabakat gibi oluşumlar, üreticilerin tüm süreçlerini gözden geçirmesini gerektiriyor. Bu konuda biz bireyler ve tüketicilerin ambalaj atıklarının ayrı toplanmasından, tasarruflu tüketime, almamız gereken çok yol var. Gelişme ve buna bağlı tüketim engellenemez, ama kontrol altına alınabilir. Bireyler ve tüketiciler, bu konunun en önemli paydaşları arasında yer almalı ve bu konuların topluma basit ve anlaşılır bir dille anlatılması gerekiyor” dedi. Toplumsal duyarlılığın artırılmasında kamu, iş dünyası, sivil toplum örgütleri, medya, sanatçı ve kanaat önderleri iş birliğine gerek duyulduğunu da sözlerine ekleyen Figan Soykut, tüm katılımcılara bu konudaki gayretleri için teşekkür etti.

Söyleşi, medya, sivil toplum kuruluşu, akademik kurum ve iş dünyası gibi farklı alanlardan katılımcıların soru ve yorumlarıyla sürdü. Katılımcılar Çetin Ünsalan, Senur Biçer, Nurten Sırma, Doçent Duygu Hıdıroğlu ve İsmail Çapak, kendi alanları özelinde yorumlarıyla söyleşi içeriğine katkıda bulundular.

ÇEVKO Vakfı 30. Yıl Söyleşileri kapsamında 27 Aralık 2021 tarihinde düzenlenecek bir sonraki toplantının konusu “İklim Krizine Karşı Sanayinin Sorumluluğu” olacak.

Online toplantı katılım linkleri, her bir toplantı öncesinde ÇEVKO Vakfı ve Ekonomi Gazetecileri Derneği tarafından duyurulacak.