Türkiye’de 24 yerel yönetimin iklim kriziyle mücadelesini mercek altına alan “İklim İçin Kentler: İzleme & Değerlendirme Raporu” yayınlandı. Kadıköy Belediyesi iklim krizine yönelik çalışmalarıyla öne çıkan belediyelerden biri oldu.
350.org Türkiye, Türkiye’deki 24 yerel yönetimin iklim çalışmalarını incelediği raporunu yayınladı. Raporda, Aralık 2019’da Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşen İklim İçin Biz Varız deklarasyonuna imza atarak iklim krizine karşı somut adımlar atmayı taahhüt eden 6 büyükşehir belediyesi, 4 il belediyesi ve 14 ilçe belediyesinin gerçekleştirdikleri iklim eylemleri inceleniyor. 5 Aralık 2019’da gerçekleşen ortak deklarasyonda Türkiye genelinde toplam 24 büyükşehir, il ve ilçe belediyesi iklim krizine karşı yerelde mücadele edeceğini taahhüt etmişti.
24 yerel yönetimin içinde Kadıköy Belediyesi dışında yer alan yerel yönetimler şöyle:
• Büyükşehir Belediyeleri: Adana, Ankara, Aydın, Bursa, Erzurum, İzmir
• İl Belediyeleri: Bolu, Edirne, Rize, Tunceli
• İlçe Belediyeleri: Kadıköy, Acıpayam, Tepebaşı, Avcılar, Beşiktaş, Sarıyer, Sultanbeyli, Bornova, Çiğli, Karşıyaka, Fethiye, Çerkezköy, Bodrum, Ayvalık
İklim krizi ve COVİD-19 salgını, son bir yıl içinde yaşanan iklim felaketleri, yerel yönetimlerin iklim krizine karşı gerçekleştirdikleri eylemlerin mercek altına alındığı raporda, aynı zamanda belediyelerin yaşadığı zorluklar ve engeller de değerlendirildi.
Yerel yönetimler yolun başında
“İklim İçin Bizde Varız” deklarasyonun üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtiğinin hatırlatıldığı raporda, geçen süre içinde kentlerin COVİD-19 pandemisinin etkisiyle beraber zor günler geçirdiği ve iklim krizi ile birleştiğinde kentlerdeki sosyal ve ekonomik hayatın her zamankinden daha büyük tehdit altında olduğunun altı çizildi. Kentlerde eş zamanlı krizlerle mücadele edebilmek için bilgi ve deneyim paylaşımına dayanan ortak bir mücadelenin her zamankinden daha fazla önemli olduğunun belirtildiği raporda, sivil toplum işbirliklerinin önemine dikkat çekildi.
Yerel yönetimlerin iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik icraatlarının krizin ciddiyetine ve aciliyetine cevap verecek düzeyin altında kaldığının savunulduğu rapora göre COVİD-19, iklim kriziyle mücadeleyi sekteye uğratan önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. Bir diğer sorun ise belediyelerin dikey ve bürokratik bir idari yapıya sahip olması, kapasite yetersizliği, birimler arası koordinasyon ve eşgüdümün sağlanamaması, katılımcılık mekanizmalarının yeterince işletilememesi. Raporda, bu nedenlerin belediyelerin iklim eylemine yönelik olarak bazı iyileşmeleri ve düzenlemeleri hayata geçirmeye başlamış olmalarına rağmen eylemlerin hızının ve kapsamının yeterli seviyede olmasını engellediği belirtiliyor.
BM Sürdürülebilir Ulaştırma Konferansı’nda konuşan Guterres, önümüzdeki 9 yılda yeşil enerjiye küresel geçişin şart olduğunu ve sürdürülebilir ulaştırmanın bu geçişin merkezinde yer alacağını kaydetti. Dünya Bankası’nın tahminlerine göre, araç sayısı, yakıt, işletme giderleri ve trafik sıkışıklığından kaynaklanan kayıplar dahil olmak üzere tam ulaştırma maliyetleri göz önüne alındığında sürdürülebilir ulaştırmaya geçiş 2050 yılına kadar 70 trilyon dolarlık tasarruf sağlayabilir.
Kaynak: TSKB Bülteni
Bloomberg NEF’in Avrupa’dan 21 yeşil hidrojen şirketiyle düzenlediği toplantıda gerçekleştirdiği ankette, şirketlerin neredeyse üçte biri Almanya’nın en büyük yeşil hidrojen pazarlarından biri olacağını düşünüyor. Şirketler Japonya’nın en büyük ikinci pazar olmasını beklerken İngiltere’nin en büyük üçüncü yeşil hidrojen pazarı olacağını düşünüyor. Almanya’nın hidrojen üretimi için büyük ve çeşitlendirilmiş destekler sunmasının ve sektör için sübvansiyonlar vermesinin şirketlerin ülkeyi pazar lideri olarak seçmesinde etkili olduğu düşünülüyor. Almanya-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Markus Slevogt, daha önce verdiği bir röportajda Türkiye’nin Almanya’nın yeşil hidrojen ithal edeceği potansiyel tedarikçiler arasında bulunduğunu belirtmişti.
Kaynak: TSKB Bülteni
IMF’e göre küresel finans sektörü yeşil ekonomiye geçişte çok önemli rol oynayabilir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) yıllık Küresel Finansal İstikrar Raporu çalışmasının “Yatırım Fonları: Yeşil Ekonomiye Geçişi Desteklemek” başlıklı üçüncü bölümünü yayınladı.[1]
Çalışmanın verilerine göre doğrudan iklim değişikliğine odaklı yatırım fonlarının büyüklüğü 2019’un son çeyreğindeki 57 milyar dolar seviyesinden, 2020’nin aynı döneminde 133 milyar dolara çıktı.
Bununla birlikte çevre hariç sürdürülebilirlik fonlarının büyüklüğü 2,91 trilyon dolar, iklim hariç çevre fonlarının büyüklüğü 583 milyar dolar seviyesine ulaştı.
IMF verilerine göre toplamda 36.500 civarındaki tüm yatırım fonlarının büyüklüğü ise 2020 sonu itibari ile 48,93 trilyon dolar seviyesine ulaştı.
Çalışmada IPCC’nin son raporuna da atıfta bulunarak gelecek 30 yıl içinde net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak için düşük sera gazı emisyonu (yeşil) ekonomisine önemli miktarda yatırım yapılması gereğinin altı çizildi.
Rapora göre bu hedef için küresel Gayri Safi Hasıla’nın %0,6 ila 1’i arasına denk gelecek şekilde 20 trilyon ABD Doları tutarında yatırım yapılması gerekiyor.
Bu yatırım ihtiyacında küresel finans sektörünün önemli işlev görebileceği vurgulanan çalışmada buna karşın doğrudan ve dolaylı birçok eksiğin bulunduğu ifade edildi.
Bu eksikler ise ana olarak yeterli veri bulunmaması, sınıflandırmaların net olmayışı ve kurumsal yeşil badanadan kaçınabilmek için uygun düzenleyici gözetim ve doğrulama mekanizmaları olarak sıralanıyor.
Çalışmaya göre ancak bu eksikliklerin giderilmesi ile kurulabilecek bir iklim bilgi mimarisi sonrasında politika yapıcılar iklim değişikliğine uyum politikalarını tamamlayıcı olarak karbon vergileri gibi fon transferi sağlayacak tasarruflar alabilirler.
Bununla birlikte çalışmada iklim finansmanını artırma önerileri arasında varlık yöneticilerinin çevresel ve iklim hedefleri olan yatırımcıları çekmek için çevresel, sosyal ve yönetişim konularını kapsayan geniş sürdürülebilirlik kavramı ile iklim konuları arasındaki ayrımı net olarak vurgulamaları, ayrıca iyi tanımlanmış kesin hedefleri olan fon tekliflerini artırmaları da yer aldı.
[1] Chapter 3: Investment Funds: Fostering the Transition to a Green Economy
Kaynak: yesilekonomi.com
Hedefle ilgili açıklama Ekim ayı sonunda Glasgow’da başlayacak COP26 iklim görüşmeleri öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den geldi. Başkan Putin Haziran ayında bir karbon stratejisi hazırlanması talimatını vermiş, Temmuz ayında ise karbon ticaretini de içeren bir iklim kanunu imzalamıştı. Rusya dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri ve en çok emisyon yapan dördüncü ülkesi konumunda.
Kaynak: TSKB Bülteni