Dünyadaki gelişmelere paralel olarak sürdürülebilirliği Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) çerçevesinde ele almaya başlayan Vodafone Türkiye, daha önce “Sürdürülebilirlik Raporu” adıyla yayınladığı performans raporunu bu yıl ilk kez “ÇSY Raporu” adıyla yayınladı. Vodafone Türkiye, bu çalışmasıyla, Vodafone Grubu’nun faaliyet gösterdiği ülkeler arasında gönüllü olarak ÇSY raporu çıkaran ilk ülke oldu.
Dijital geleceğin inşasına katkıda bulunurken net sıfır ekonomiye geçişi destekleyen Vodafone, 2030 yılına kadar operasyonlarında, 2040’a kadar da değer zincirinin tamamında net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı amaçlıyor. Şirket, Nisan 2021’de %100 yenilenebilir enerjiye geçerek Türkiye’de şebekesinin tamamında yenilenebilir enerji kullanan ilk ve tek operatör oldu.
Dijital, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek için amaç odaklı yaklaşımıyla değer yaratmayı hedefleyen Vodafone Türkiye,11 yıldır sürdürdüğü performans raporlamasında yeni bir döneme girdi.Dünyadaki gelişmelere paralel olarak sürdürülebilirliği Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) çerçevesinde ele almaya başlayan Vodafone Türkiye, daha önce “Sürdürülebilirlik Raporu” adıyla yayınladığı performans raporunu bu yıl ilk kez “ÇSY Raporu” adıyla yayınladı. “Vodafone Türkiye 2021 ÇSY Raporu”nda şirketin 1 Nisan 2020 – 31 Mart 2021 mali yılına ait çevresel, sosyal ve yönetişim performansı ele alınıyor. Vodafone Türkiye, bu çalışmasıyla, Vodafone Grubu’nun faaliyet gösterdiği ülkeler arasında gönüllü olarak ÇSY raporu çıkaran ilk ülke oldu.
“Vodafone, tüm dünyada sürdürülebilirliğin önemini erken kavramış ve bu yönde gecikmeden harekete geçmiş şirketler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Grubumuz 2020 itibarıyla sürdürülebilirlik konularını Çevresel, Sosyal ve Yönetişim çerçevesinde ele almaya başladı. Buna paralel olarak biz de Türkiye’de 2010 yılından bu yana devam eden sürdürülebilirlik yolculuğumuzu önümüzdeki dönemde ÇSY raporlaması adı altında sürdürme kararı aldık. Günümüzde şirketlerin performansını bütünsel şekilde ortaya koymaları daha da önem kazandı. Bu kapsamda, başta müşteri talepleri ve yatırımcı beklentilerine yanıt vermek üzere şirketimizin ÇSY performansını geliştirmeye, bu alanlarda şeffaflığa ve faaliyetlerimizin etkileri konusunda daha fazla bilgi açıklamaya odaklanıyoruz. Bu anlayışla kaleme aldığımız ‘Vodafone Türkiye 2021 Çevresel, Sosyal ve Yönetişim Raporu’muzda sürdürülebilirliği ÇSY çerçevesinde ele alıyoruz. Bu bizim 11’inci performans raporumuz olsa da aynı zamanda ilk ÇSY raporumuz. Dijital teknolojilerin gücünü kullanarak dünya ve birlikte yaşadığımız toplum için yarattığımız değeri ortaya koyan ÇSY Raporu’muzu paydaşlarımıza sunmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Avrupa Birliği’nin sera gazı emisyonlarının 2021’in ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre %18 oranında arttığı hesaplandı.
Avrupa Birliği İstatistik İdaresi Eurostat tarafından yapılan açıklamada artışın ana olarak pandemi sonrası canlanan ekonomik aktivitelerden kaynaklandığı bildirildi.
Bununla birlikte açıklamada bu dönemki emisyonların, pandemi öncesi yılların aynı dönemlerinin gerisinde olduğuna dikkat çekilirken, birlik ülkelerinin emisyonlarındaki azalma eğiliminin devam ettiği vurgulandı.
Eurostat hesaplamasına göre 2021’in Nisan-Haziran döneminde birlik üyesi ülkeler 867 milyon ton karbondioksit eşdeğeri emisyon gerçekleştirdiler.
Emisyonlarda üretim ve inşaatın payı %34, elektrik üretimin %19, tarımın %14, ulaşımın %8, ulaşım hariç diğer servislerin ise %8 oldu.
Hanehalkları toplam emisyonlarda 153 milyon tonluk payı olurken, bunun 101 milyon tonluk bölümünü ulaşım talebi, 52 milyon tonluk bölümünü ise ısınma ve diğer faaliyetler oluşturdu.
Eurostat releases for the first time estimates of quarterly EU greenhouse gas emissions
Dünyanın en zengin %1’lik kesiminin, küresel sıcaklık artışının 2030'da 1,5 dereceyle sınırlandırılması için emisyonlarını 2030'a kadar %97 azaltması gerekiyor. Oxfam'ın, Avrupa Çevre Politikası Enstitüsü (IEEP) ve Stockholm Çevre Enstitüsünün araştırmalarına dayanarak yaptığı çalışmaya göre, sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırabilmek için 2030'a kadar kişi başına düşen karbon emisyon salımının yılda ortalama 2,3 ton olması gerekiyor. Bu rakam şu an kişi başı emisyon salımı seviyesinin yaklaşık yarısına karşılık geliyor. Öte yandan, dünyanın en zengin %1'lik kesiminin karbon ayak izinin, Paris Anlaşması'ndaki küresel sıcaklık artışını 2030'da 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine göre 30 kat daha fazla olacağı hesaplanıyor. Söz konusu zengin kesimden bir kişinin 1,5 derece hedefiyle uyumlu karbon ayak izi seviyesine ulaşmak için, emisyonlarını 2030'a kadar %97 azaltması gerekiyor. Çalışmanın detaylarına göre, 2030 yılında Çin'de en zengin %1'lik kesimin emisyonların %23'ünden, ABD'de %19'undan ve Hindistan'da %11'inden sorumlu olacağı tahmin ediliyor.
Kaynak: TSKB Bülteni
Fosil yakıt kaynaklı küresel karbon salımlarında %5 artış bekleniyor. Küresel Karbon Projesi’nin Exeter Üniversitesi, Doğu Anglia Üniversitesi, CICERO Enstitüsü ve Stanford Üniversitesi araştırmacılarıyla hazırladığı “Küresel Karbon Bütçesi” raporu, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı'nda (COP26) açıklandı. Rapora göre, geçen yıl salgın nedeniyle uygulanan kısıtlamalara bağlı olarak fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonları 2019'a göre %5,4 düşüş gösterdi. Fosil yakıt kaynaklı emisyonların bu yıl sonunda geçen yıla göre yaklaşık %5 artarak 36,4 milyar tona ulaşacağı ve salgın öncesi seviyesine yaklaşacağı öngörülüyor.
40'tan fazla ülke kömürle çalışan enerjiyi aşamalı olarak durdurmayı kabul etti. Anlaşmaya göre ekonomisi gelişmiş ülkeler 2030, daha küçük ekonomiler ise 2040 yılına kadar kömürden aşamalı olarak çıkacak. Anlaşmayı yapan ülkeler arasında kömür kullanımının yaygın olduğu Kanada, Polonya, Ukrayna ve Vietnam gibi ülkeler de bulunuyor. Öte yandan Avustralya, Çin, Hindistan ve ABD gibi hem kömüre bağımlı hem de gelişmiş ekonomileri olan ülkeler anlaşmanın dışında kaldı. Türkiye de anlaşmaya katılmadı.”
Kaynak: TSKB Bülteni