e-Bülten Haberleri

isvec 01 webİsveç İstanbul Başkonsolosluğu ve UNDP Türkiye, sürdürülebilirlik konusundaki hedeflerini, düzenledikleri “İsveç’ten Sürdürülebilir Lezzetler” resepsiyonunda paylaştı. İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson ve UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, sürdürülebilir bir gelecek için, gıda tüketiminin kritik olduğuna dikkat çekti.

Dünyadaki nüfusun artması ve buna bağlı olarak doğal kaynakların tükenmeye başlaması tüm ülkeleri sürdürülebilirlik konusunda daha bilinçli olmaya itiyor. Birçok ayrı faktörün tetiklediği iklim değişikliği ve karbon salımı ise en çok gıda sektörünü etkiliyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA’lar) bünyesinde, “2030’a kadar perakende ve tüketici düzeylerinde kişi başına düşen küresel gıda atığının yarıya indirilmesi ve hasat sonrası kayıplar dâhil üretimdeki ve tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarının azaltılması” SKA 12.3 hedefi olarak belirlendi.

BM'ye göre, küresel olarak, üretilen gıdanın yaklaşık yüzde 14'ü hasat ve perakende arasında kaybolurken, toplam küresel gıda üretiminin tahminen yüzde 17'si boşa gidiyor.

BM Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre; sadece Türkiye'de her yıl 18 milyon ton gıda çöpe atılıyor. Bu rakam Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için 88 milyon tona çıkıyor.

Gıda kaybı ve israfı gıda sistemlerimizin sürdürülebilirliğini baltalarken, gıdalar kaybolduğunda veya israf edildiğinde, bu gıdayı üretmek için kullanılan su, toprak, enerji, emek ve sermaye dahil tüm kaynaklar boşa gidiyor. 

İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson ve UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton tarafından düzenlenen resepsiyon, sürdürülebilir bir gelecek için sürdürülebilir gıda sistemlerine dikkat çekmek, gıda israfına karşı mücadeleye destek vermek ve BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konusunda farkındalık yaratmak amacıyla organize edildi. 12 Ekim’de verilen davetin tarihi, duyarlılık yaratmak için özellikle 29 Eylül Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü ile 16 Ekim Dünya Gıda Günü arasında olacak şekilde seçildi.

isvec 02 webİsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson’un ev sahipliğini yaptığı gecede; İsveç Sarayı Şefi Nusret Altundağ’ın İsveç ve Türk mutfağının birleşimiyle sürdürülebilir gıdalardan hazırladığı özel menu misafirlere sunuldu. Hazırlanan menüde kullanılan malzemelerin doğal ve Ekim ayında Türkiye’de bulunabilen, mevsimsel ürünler olmasına özellikle dikkat edildi. 

“Atıksız mutfak” uygulamalarının iklim değişikliğini önlemede önemli bir rolü olduğunu belirten İsveç İstanbul Başkonsolosu Peter Ericson; “Hepimizin bildiği gibi, gıda israfı bir dizi sosyal, ekonomik ve çevresel sonuç doğuran en büyük küresel sorunlardan biri. İsveç; gıda israfıyla mücadele konusunda birçok girişimde bulunarak ve sürdürülebilir gıda kültürünü teşvik ederek gıda israfına karşı mücadele de öncü ülkeler arasında yer alıyor” dedi.

Konuşmasına, gıda atığı hareketlerini durdurmaya yönelik düzenledikleri bilinçlendirme kampanyalarını ve özel sektör ile kamu sektörü tarafından geliştirilen yenilikçi çözümlere verdikleri desteği anlatarak devam eden Ericson, “İsveç Ulusal Gıda Ajansı, İsveç Çevre Koruma Ajansı ve İsveç Tarım Kurulu ile işbirliği içinde adımlar atarak, çiftlikten müşteriye ulaşan tüm süreç boyunca gıda israfını azaltmak üzere pek çok çalışma gerçekleştiriyoruz. İsveç Hükümeti, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamındaki Hedef 12.3'e uygun olarak; tüm gıda tedarik zinciri boyunca üretilen toplam gıda kaybını ve üretilen atığı azaltmayı hedefliyor. Bu hedefler; 2020'den 2025'e kadar toplam gıda atığı miktarını kişi başı en az yüzde 20 azaltmak ve 2025 yılına kadar gıda üretiminin artan payını, perakendeci ve tüketicilere ulaştırmak. Ayrıca İsveç Hükümeti olarak, Türkiye'nin “Sıfır Atık” girişimini, cesur ve iddialı planlarıyla sınırlı kaynakların verimli kullanımını teşvik etmesi, israfın önlenmesi, atıkların en aza indirilmesi ve yeniden kullanılması yönündeki çalışmaları bakımından oldukça önemli buluyor ve destekliyoruz” dedi.

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton ise “COVID-19 pandemisi, yalnızca iki yıl içinde açlığın azaltılmasında elde edilen yirmi yıllık küresel ilerlemeyi tersine çevirdi. Bu dönemde ciddi gıda güvencesizliği olan insan sayısı iki katına çıkarak 135 milyondan 276 milyona ulaştı. Bu gerileme, tarımsal gıda sistemimizin ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor ve dünyadaki tüm insanların her zaman sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olmasını sağlamak için gıda mevcudiyetini artırma ihtiyacının altını çiziyor. Gıda israfını ortadan kaldırmak, tüm çözümlerin çok önemli bir parçası.” dedi.

tkyb logo webUluslararası kalkınma finansmanı kuruluşlarından sağladığı kaynaklarla Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasına ve düşük karbonlu ekonomiye geçişine destek veren Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, ilk sürdürülebilir Eurobond ihracını gerçekleştirdi. Agence Française de Développement (AFD), Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası tarafından ihraç edilen ilk sürdürülebilir Eurobond’a 100 milyon Avro yatırım yaptı.

Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB), sürdürülebilirlik alanında temin ettiği yabancı kaynaklara bir yenisini daha ekleyerek, 100 milyon Avro tutarında ilk sürdürülebilir Eurobond ihracını gerçekleştirdi. AFD’nin finansman sağladığı 11 yıl vadeli söz konusu ihraçtan elde edilecek fonlar iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik yatırımları ve sosyal projeleri desteklemek için kullanılacak.

Banka’nın Sürdürülebilir Finans Çerçevesi kapsamında gerçekleştirilen Eurobond ihracından elde edilecek fonun en az yüzde 75’i Türkiye'de iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunan yeşil projelerin finansmanı için ayrılırken, kalan kısmı sosyal projelere yönlendirilecek. Banka söz konusu ihraç kapsamında, ekonomide kadın iş gücünün artırılmasına yönelik çalışmalar için AFD’nin teknik destek programından yararlanacak.

Sürdürülebilir yatırımlara sağladıkları finansman olanakları ile ülkemizin düşük karbonlu ekonomiye geçiş sürecine destek verdiklerini belirten Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Öztop, “AFD’nin desteği ile gerçekleştirdiğimiz Eurobond ihracı ile Bankamız adına bir ilke daha imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Bu fonlama, 47 yıllık geçmişe sahip olan Bankamızın ilk sürdürülebilir Eurobond ihracı olma özelliğini taşımaktadır. Eurobond getirdiği kaynak çeşitliliği bakımından Bankamız için büyük önem taşımakta ve gelecekte daha geniş bir yatırımcı ağına ulaşma hedefimizi desteklemektedir. Bu ihraç ile ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına ve yeşil dönüşümüne sağlayacağımız katkı için çok mutluyuz. AFD’nin Bankamıza olan güveni için teşekkür ediyor, iş birliğimizin artarak devam etmesini umuyorum.” dedi.afd logo web

Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Oliver Gauvin, “Düşük karbonlu ve iklime dayanıklı ekonomilere geçişi güçlendirmek ve Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için finansal sistemlerin yeşillendirilmesi bir öncelik haline geldi.TKYB'nin AFD tarafından desteklenen bu ilk sürdürülebilir tahvil ihracı, bize Fransa ve Türkiye arasındaki ve özellikle Türkiye'nin Paris Anlaşması ile uyumlu düşük karbonlu enerji geçişi alanındaki mükemmel iş birliğini hatırlatıyor” dedi.

AFD Avrasya Bölge Direktörü Bayan Cécile COUPERİE, “AFD, küresel finansın yeşil hale gelmesi konusunda tamamen kararlıdır.Geleneksel kredi limitlerimizin tamamlayıcısı olan bu yeni finansal araç ile TKYB ile işbirliğimizi yenilemekten mutluluk duyuyoruz. Yine bugün imzalanan teknik destek paketi, TKYB'nin finanse ettiği projelerde kadın istihdamını artırma girişimlerini destekleyecektir.” dedi.

yesil tahvil webShura Enerji Dönüşümü Merkezi, ‘Enerji Dönüşümü Perspektifinden Türkiye'nin Yeşil Tahvil Potansiyeli’ başlıklı politika notunda söz konusu dönemde yatırım ihtiyacının 135, finansman ihtiyacının 107 milyar dolar olduğu öngörüsünü yinelerken finansman ihtiyacının %15'lik kısmının yurt dışı yeşil tahvil ihraçlarıyla karşılanabileceği belirtti. Notta kamu kuruluşları, sanayi ve hizmetler sektörü, enerji sektörü ve finans sektörünün toplam 16 milyar dolarlık, yıllık ise ortalama 1,8 milyar dolarlık yeşil tahvil potansiyeli bulunduğu ifade edildi.

gc webUN Global Compact’in Türkiye’de ilk defa düzenleyeceği SDG Ambition Programı (SKA Hedefi Hızlandırma Programı), Türkiye’den 26 şirketin katılımıyla başladı. Program, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının (SKA) iş süreçlerine entegrasyonunu hızlandırma konusunda şirketleri destekleyecek.

Toplumların refahı ve gezegenin sürdürülebilirliğinin sağlanması için 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA) 2015 yılında 193 ülke tarafından kabul edilmişti. SKA‘lara yönelik bugüne kadar kaydedilen ilerlemeyi inceleyen 2022 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Raporu, SKA’lara ulaşma yolunda gereken hızda ve ölçekte ilerleyemediğimizi ortaya koyuyor. İlerlemeyi önemli ölçüde hızlandırmak ise acil, ölçeklenebilir ve çok paydaşlı çalışmalar gerektiriyor. İş dünyası sahip olduğu kaynaklar, değer zinciri ve inovasyon kabiliyetiyle bu dönüşümün öncüsü olabilir.

UN Global Compact, katılımcı şirketlerini SKA’lar ile uyumlu, iddialı ve gerçekçi hedefler belirlemeleri ve şirketlerin bu hedefleri iş ve performans yönetim süreçlerine dahil etmeleri konusunda destekleyen SDG Ambition programını hayata geçirdi. Altı ay sürecek programa Türkiye’den 26, dünyadan 600’den fazla şirket katıldı.

Katılımcılar program ile sürdürülebilirlik stratejilerini oluşturacak veya güncelleyecek

İçerikleri UN Global Compact, Accenture ve SAP Global iş birliğinde hazırlanan SDG Ambition Programı üç modülden oluşuyor. Program boyunca katılımcılar; şirket vizyonlarını SKA’larla uyumlu hale getiriyor, belirledikleri öncelikli alanda hedeflerini ve yol haritalarını hazırlıyor ve bu hedefleri uygulamak için temel performans göstergeleri ve teknolojileri tanımlıyorlar. Ayrıca katılımcılar; online eğitimler, uzmanlarla soru-cevap oturumları, bölgesel ve küresel etkinliklerde bilgi birikimlerini artırma, kendi kurumlarının sürdürülebilirlik alanındaki etki analizini yapma ve diğer şirketlerle karşılaştırma imkânı da buluyorlar. Program sonunda ise şirketlerine özel geliştirdikleri stratejiyi, üst yönetimlerine sunuyorlar.

Dünyada 1.000’den fazla şirket programa katıldı, yüzde 84’ü yol haritalarını sundu.

Program küresel seviyede iki yıldır uygulanıyor. Bu süre boyunca 80’den fazla ülkeden 1.000’i aşkın şirket programa katıldı. Şirketlerin yüzde 84’ü belirledikleri sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak yol haritalarını üst yönetimlerine sundu. Aynı şekilde yüzde 75’i kuruluşlarında sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik özel bir grup kurdu. Program Türkiye’de bu sene ilk kez uygulanıyor.

fuzyon 01 webProf. Dennis G. Whyte, füzyon enerjisinde takvimi Türkiye’de IICEC seminerinde açıkladı:

“Füzyondan net enerji 2025’te elde edilecek, 2030’da şebekeye verilebilecek”

Enerji alanında dünyada çığır açma potansiyeline sahip füzyon enerjisi, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen “Füzyon Enerjisi ve İnovasyonu Hızlandırmak” başlıklı seminerde ele alındı.

Dünyada bu alanda en önde gelen çalışmalara imza atmakta olan MIT Plazma Bilimi ve Füzyon Merkezi Direktörü Prof. Dr. Dennis G. Whyte, füzyon teknolojisinde 20-30 yıllık süreçlerin artık, geliştirdikleri yenilikçi teknoloji çözümleri ile 2-3 senelik sürelere çekildiğini belirtti. Prof. Whyte, çalışmalarında ilk iki aşamayı başarıyla tamamladıklarını söyleyerek, 2025 yılında füzyondan net enerji elde edilmesini ve 2030 yılında da enerjinin şebekeye verilmesini hedeflediklerini anlattı.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC), öncü analitik çalışmaları, hazırladığı raporlar ve düzenlediği konferanslarla enerji ve iklim alanlarında en yeni gelişmeleri Türkiye gündemine taşımaya devam ediyor. IICEC’in alanında dünyanın sayılı isimlerinin katılımı ile gerçekleştirdiği konferans serisi kapsamında bu kez de enerji alanında çığır açma potansiyeline sahip füzyon enerjisi ele alındı.

Plazma bilimi ve füzyon alanında bilim dünyasının en önemli ismi

“Füzyon Enerjisi ve İnovasyonu Hızlandırmak” başlıklı seminer kapsamında, plazma bilimi ve füzyon alanında bilim dünyasının öncü isimlerinden Massachusetts Institute of Technology’nin (MIT) Plazma Bilimi ve Füzyon Merkezi Direktörü olan Prof. Dr. Dennis G. Whyte, IICEC tarafından düzenlenen semineri için Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın özel daveti ile Türkiye’ye geldi.

Misyonunu dünyaya füzyon gücü sağlamak olarak belirlemiş bir şirket olan özel füzyon girişimi Commonwealth Fusion Systems (CFS) ile iş birliği içinde, kompakt, ileri teknolojili, bir füzyon enerjisi çözümü olan SPARC füzyon projesini yöneten Prof. Dr. Dennis G. Whyte, The Seed Sakıp Sabancı Müzesi’nde düzenlenen seminerde geleceğin en önemli enerji çözümlerinden biri olarak görülenfüzyon enerjisini, füzyon teknolojisindeki son gelişmeleri ve geliştirdikleri teknolojinin başarı faktörlerini ve yakın gelecek için somut hedeflerini anlattı.

Füzyon enerjisi üretmeye yönelik çok yenilikçi ve çok daha hızlı bir yöntemle bu alanda çığır açan, aynı zamanda ilgili çalışmaları ile 2018'de füzyonun gelişimini hızlandırmada olağanüstü liderlik nitelikleri sergileyen kişilere verilen Fusion Power Associates (FPA) Yönetim Kurulu Liderlik Ödülü'nü de alan Prof. Dr. Dennis G. Whyte’ın, konuşmacı olduğu özel seminere, iş dünyası ile enerji ve iklim çevrelerinden seçkin bir davetli topluluğu katıldı.

fuzyon 02 web“Füzyon teknolojisi, temiz enerji geleceği için çok önemli”

Etkinlikte ev sahibi olarak yer alan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, füzyon enerji teknolojisinin temiz enerji geleceği için çok önemli olduğunu vurguladı. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Energy Initiative (MIT Enerji Girişimi) Danışma Kurulu’nda yer aldığı için füzyon enerjisi teknolojisini yakından takip ettiğini belirten Güler Sabancı, bu alanda yapılan çalışmaların dünyanın önde gelen bilim insanlarından biri olan Prof. Dr. Dennis G. Whyte aracılığıyla IICEC ev sahipliğinde anlatılmasından mutluluk duyduğunu ifade etti.

“Füzyon teknolojisinin Türkiye’deki ilk tanıtımını yapıyoruz”

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici seminerde yaptığı konuşmada, “Sabancı Üniversitesi olarak, dünyanın en önde gelen üniversitelerinden biri olan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün Enerji Girişimi ile birlikte çok yenilikçi bir teknolojinin Türkiye’deki ilk tanıtımını yapıyoruz. Prof. Dr. Dennis Whyte’ın bize anlattığı füzyon teknolojisi önümüzdeki yüzyıllarda insanlığın enerji ve gelişimini kökten değiştirebilecek potansiyele sahip. En az 50-60 seneden beri konuşulan ancak bir türlü başarılamayan bir sonucun artık bize çok yakın olduğunu gösteriyor. Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) ve MIT Enerji Girişimi ile kurulan ilişki yıllardan beri devam ediyor. Sabancı Üniversitesi için yeni bir adım olmaktan ziyade yılların birikiminin bir sonucu olduğunu söyleyebilirim. Burada IICEC’in ne kadar önemli bir rol oynadığını da görüyoruz. Bilim dünyasının önemli ismini IICEC etkinliğinde ağırlamaktan ve bundan sonraki çalışmalara dahil olmaktan mutluluk duyuyoruz” açıklamasında bulundu.

“2025’te füzyondan ilk net enerji elde edilecek, 2030’da şebekeye verilecek”

“İçinde bulunulan mevcut durum ve küresel gelişmelere bakıldığında füzyon daha önce düşündüğümüzden çok daha yakın. Bu da demektir ki; iklim değişikliği ile mücadele ve enerji güvenliği için füzyonu ticari, uygulanabilir bir enerji çözümü olarak öne çıkaran teknolojileri acilen geliştirmemiz gerekiyor. Atılım yaratan buluşlarımızdan önce füzyonun uzun yıllar sonra gerçekleşeceği düşünülüyordu. Şimdi ise füzyona sadece dört yıl var. Bu da bize, bu yeni enerji kaynağını uygulama konusunda önemli bir fırsat da sunuyor” açıklamasında bulunan MIT Plazma Bilimi ve Füzyon Merkezi Direktörü Prof. Dr. Dennis G. Whyte, füzyonun önemi ve yaptıkları çalışmalar hakkında şunları söyledi:

“Füzyon teknolojisinin gerçek anlamda hayata geçebilmesi için hükümetler, araştırma kuruluşları, bilim insanları, iş dünyası ve özel yatırımcıların bir araya gelmesi gerekiyor. Onlarca yıllık kamu finansmanıyla oluşturulan bilimsel gelişimilkelerinin,yenilikçi teknik ve organizasyonel modellere dönüştürülmesi önemli.. Bunun başlıca örneği, özel füzyon endüstrisinin yakın zamanda ortaya çıkması ile birlikte füzyonun geliştirme süresini kısaltmak ve ekonomik olarak rekabetçi bir ürün üretmek için çözümlere odaklanan şirketlerdir.

Bunun önemli bir örneğini de biz MIT ve özel sektör ortağı Commonwealth Fusion Systems olarak gerçekleştiriyoruz. Bu plan, süper iletken mıknatıslardaki yıkıcı teknolojiyi ve köklü füzyon bilimini, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir fark yaratmak üzere bilim insanları, akademi, iş dünyası ve yatırımcılardan oluşan yenilikçi işbirliği modelleri ile hayata geçiyor.

MIT olarak yürüttüğümüz projede füzyon enerjisinin şebekeye verilerek kullanıma sunulması 4 aşamada gerçekleştiriliyor. İlk aşama olan Alcator C-Mod’u gerçekleştirdik ve ikinci etapta TFMC sarmal aşamasını tamamladık. 5 Eylül 2021’de gerçekleştirdiğimiz test sonuçlarından olumlu sonuç aldık. Şimdi üçüncü aşamada doğrudan net enerji elde etmek üzere Boston yakınlarında SPARC tesisleri inşaatı 2025 yılında tamamlanarak hizmete girecek. Son olarak ARC aşamasıyla füzyon enerjisini şebeke üzerinden kullanıma açmayı hedefliyoruz.

fuzyon 03 webArtık 20-30 yıllık süreçler yok. 2-3 yıl sonrasından bahsediyoruz. Eski kurallar artık geçerli değil. Şimdi yeni bir ufuk ve yakın gelecekten söz ediyoruz.. Belki de önümüzdeki 10 yıllık süre içerisinde füzyon enerjisini çok daha farklı şekilde konuşacağız. Birçok enerji sorununu da bu sayede aşmış olacağız” dedi.

"Rekabetçi füzyon, Türkiye gibi net ithalatçı enerji piyasaları için çok değerli kazanımlar sağlayabilir”

IICEC’in kamu-sanayi-akademi başarı üçgeni modeli ile daha güvenli ve temiz enerji geleceğine katkı sunmaya devam ettiğini belirten IICEC Direktörü Bora Şekip Güray, daha güvenli ve daha temiz enerji geleceğine ilişkin çalışmalarda füzyon teknolojisinin son dönemde giderek daha fazla öne çıktığını belirtti. Bu alanda liderlik ettiği teknolojik çözümlerle dünyanın önde gelen bir projesine imza atan MIT Plazma Bilimi ve Füzyon Merkezi Direktörü Profesör Whyte'ı Sabancı Üniversitesi IICEC olarak Türkiye'de konuk etmiş olmaktan büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden Güray, sürdürülebilir füzyon çözümlerinde sağlanacak gelişmelerin, enerji ve iklim geleceği için kritik olacağının altını çizdi. Güray, enerji güvenliği, iklim değişikliği ile mücadele ve enerji ekonomisi alanları değerlendirildiğinde, tüm bu faktörler içerisinde füzyonun, global enerji dengelerini dönüştürücü potansiyeline dikkat çekerken, rekabetçi füzyonun Türkiye gibi enerji talebi büyüyen ve enerjide net ithalatçı olan enerji piyasaları için gelecekte ayrıca çok değerli kazanımlar sağlayabileceğini ifade etti.