e-Bülten Haberleri

CDP OdulSabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun 2010 yılından bu yana Türkiye çalışmalarını üstlendiği CDP’nin 2023 yılı İklim Değişikliği ve Su Programı Türkiye sonuçları ve lider şirketler, 21 Mayıs’da yapılan “CDP Türkiye 14. İklim Değişikliği ve Doğa Konferansı ve Ödül Töreni” ile açıklandı.

Türkiye sonuçlarına göre, 2023 yılında, CDP'nin üç temel programı olan iklim değişikliği, su güvenliği ve ormansızlaşma kapsamında çevresel verilerini açıklayan şirketlerin oranında yüzde 36'lık bir artış görüldü ve raporlama yapan şirket sayısı 116’ya ulaştı.

Türkiye çalışmalarını Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun üstlendiği dünyanın en büyük çevre raporlama platformu olan CDP’nin 2023 yılı Türkiye Sonuçları, 21 Mayıs 2024 Salı günü, CDP Türkiye 14. İklim Değişikliği ve Doğa Konferansı, 2023 Sonuçları ve Ödül Töreni ile açıklandı.  CDP Türkiye’nin 2023 yılına ait analizlerini ve bulgularını içeren “İklim Değişikliği & Su Programı 2023 Türkiye Sonuçları Raporu” ve CDP’nin Global Derecelendirme Metodolojisine göre belirlenen CDP Global ve CDP Türkiye Liderleri etkinlik sırasında kamuoyu ile paylaşıldı.

Biyoçeşitlilik ve Plastikler Türkiye’deki Şirketlerin Gündeminde

Açıklanan sonuçlara göre, Türkiye’den raporlama yapan şirketlerin emisyon verilerinde olumlu yönde bir iyileşme trendi görüldü. Geçen yıla göre emisyonlarında mutlak bir artış raporlayan şirketlerin oranı yüzde 25'e düştü ve önceki yıl raporlanan yüzde 51'lik orana kıyasla önemli ölçüde ilerleme kaydedildi. Ayrıca, şirketlerin yüzde 53'ü emisyonlarında azaltım olduğunu raporlamış ve bir önceki yıl azaltım raporlayan şirketlerin sayısını neredeyse ikiye katlandı.

Şirketlerin yüzde 93’ü iklim kaynaklı potansiyel fırsatları belirlemiş durumda; ancak, iklimle alakalı tanımlanan toplam risk miktarı (811), raporlanan fırsatların (251) 3 katından fazla. Bu durum, Türkiye’de iklimle ilgili risk ve fırsat algısının arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koyuyor.

Şirketlerin yüzde 65'i, biyoçeşitlilik konusunu yönetim kurulu düzeyinde ele almış ve/veya şirket içinde biyoçeşitlilikle ilgili konuları ele alması için üst düzey bir yönetici atamıştır. Ayrıca, şirketlerin yüzde 54'ü, biyoçeşitliliği korumayı amaçlayan girişimleri açıkça desteklemiş ve/veya bu kapsamında halka açık bir taahhütte bulunmuş durumda.

Şirketlerin yüzde 81’i su çekimlerini üçüncü tarafların kaynaklarından sağlarken, genellikle suyu yine üçüncü tarafların alanlarına deşarj ediyor (yüzde 81). Şirketlerin yüzde 62’si suyunu önceden arıtma yapmadan üçüncü tarafların alanlarına deşarj ederken, şirketlerin yüzde 12'si herhangi bir arıtma işleminden geçirilmeyen suyunu doğrudan doğal çevreye bırakıyor. Bu tablo, Türkiye’de şirketlerin atık su deşarj yönetimini sorumlu bir şekilde yapmayı önceliklendirmesinin aciliyetini vurguluyor.

Şirketlerin yüzde 66’sı plastikle ilgili hedefler belirledi ve bu hedeflerin çoğu plastik ambalaj ve atık yönetimine odaklanıyor. Raporlanan hedef metrikleri arasında en yaygın olarak, tek kullanımlık plastik ürünlerin ortadan kaldırılması (yüzde 21) ve kullanılan ve/veya üretilen plastik ambalajın toplam ağırlığının azaltılması (yüzde 16) metrikleri yer alıyor.

Çevresel Raporlamanın Evrimi

CDP Türkiye Konferansı bu yıl “CDP’de Yeni Dönem: İklim Raporlamasından Doğa Raporlamasına Geçiş” teması ile gerçekleştirildi. CDP, 2024 yılında, tüm raporlama temalarını (iklim değişikliği, su yönetimi, ormansızlaşma) bir araya getirerek şirketler için yeni ve bütünleşik bir kurumsal soru setine geçiş yaptı. Küçük ve orta büyüklükteki şirketlerin raporlama yolculuğunu teşvik etmek ve kolaylaştırmak amacıyla yeni bir KOBİ soru seti yayınlayan CDP, ayrıca şirketlerin raporlama yükümlülüğünü azaltmak ve zorunlu raporlamayı teşvik etmek amacıyla dünyanın önde gelen standartları ve çerçeveleri ile iş birliği yapmaya devam ediyor. Bunların en önemlisi, Uluslararası Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları Kuruluşu’nun (ISSB) iklimle ilgili açıklama standardı olan IFRS S2'yi sorularına entegre etmesi oldu. Türkiye’de Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yayınlanan Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları da ISSB’nin bu standartlarına dayanıyor.

Konferansın açılış konuşmasını Garanti BBVA Sürdürülebilirlik Yöneticisi Seray İmer, gerçekleştirdi. Konferansın ana konuşmacısı olan Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu (EFRAG) Sürdürülebilirlik Raporlama Kurulu Başkanı Patrick de Cambourg AB regülasyonları perspektifinden sürdürülebilirlik raporlamasının gelişim ve dönüşümünü aktardı ve konuşmasında şu değerlendirmeyi yaptı: “Biliyoruz ki uzun vadede standart kurumsal raporlama ancak iki bacaklı olduğunda etkili olabilir. Bu bacakların ilki gelişmiş olan finansal raporlama; ikincisi ise hali hazırda gelişmekte olan sürdürülebilirlik raporlamasıdır. İki bacaklı bu sistemin yürümesi ise bu raporlamalar arasında etkili bir koordinasyonun sağlanmasına bağlıdır.”      

Konferansın bir diğer konuşmacısı CDP Avrupa'dan Sorumlu Raporlama Başkanı Ariane Coulombe ise CDP’de Yeni Dönem konusundaki yaklaşım ve hedefleri dile getirdi.  Coulombe konuşmasında “Türkiye'de, şirketlerin CDP aracılığıyla çevresel verilerini gönüllü olarak raporlamalarına dair belirgin bir trend görüyoruz. Bu çok önemli çünkü raporlar aksiyon almak için gerekli olan veriyi sağlıyor. Pazarın olgunlaşmasının bir yansıması olarak, Türkiye’deki şirketler giderek daha fazla şeffaflığın iklim değişikliği karşısında eyleme geçmek için temel adım olduğunu kabul ediyor. Bu şeffaflık, şirketler için sermayeye erişimi sağlar, iş verimliliğini artırır ve mevcut ya da gelecekte ortaya çıkacak düzenlemelerle uyumu destekler.” dedi. 

CDP İklim Değişikliği & Su Programı 2023 Türkiye Raporu’nun sonuçlarını açıklayan CDP Türkiye Ülke Programları Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş, konuşmasında şu bilgi ve görüşleri dile getirdi "CDP Türkiye olarak, 2010 yılından bu yana Türkiye’deki şirketlerin iklim konusunda harekete geçmesi ve raporlama ile ilgili global gelişmelere uyum sağlamaları için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Ancak artık biliyoruz ki iklim değişikliği sadece sorunun bir parçası. Bilim bize gösteriyor ki iklim ve doğa eş zamanlı bir şekilde ele alınmalı. Raporlama söz konusu olduğunda doğanın bütün bileşenlerine, ekosistemleri ve biyoçeşitliliği de içerecek şekilde odaklanmamız hayati bir önem taşıyor. Bu da hepimiz için yeni bir dönem demek. Artık tüm dünya ile birlikte iklim raporlamasından doğa raporlamasına ve daha bütünsel bir yaklaşıma doğru evrileceğiz.” dedi.  

“İklim Raporlamasindan Doğa Raporlamasina Geçiş” Paneli 

Konferans kapsamında düzenlenen “İklim Raporlamasından Doğa Raporlamasına Geçiş” başlıklı panelin moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Ata Can Bertay yaptı. Panele; CDP Doğa Standartları Lideri Nicole Hardiman, Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişimi (UNEP FI) Doğa Ekibi Kıdemli Müdürü Verena Kraus ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetlerine İlişkin Hükümetler Arası Platform (IPBES) Dönüştürücü Değişim Değerlendirme Raporu Baş Yazarı Sevil Acar konuşmacı olarak katıldı. 

Panelde son yıllardaki gelişmeler ışığında, kurumsal raporlama söz konusu olduğunda gezegenin bütün sınırlarını kapsayacak şekilde doğa temelli bir raporlama yapmanın önemine vurgu yapıldı. Nicole Hardiman, önümüzdeki döneminin şekillendirilmesinde CDP’nin nasıl bir rol üstlendiğine odaklanarak bu geçişin şirketler için ne ifade ettiğini açıkladı. Verena Kraus ise finans kuruluşlarının doğayı kendi iş yapış stratejilerine ve karar alma süreçlerine nasıl entegre ettiğine değindi. Sevil Acar, IPBES’in değerlendirmelerine dayanarak, şirketlerin doğayla olan ilişkisine ve bu ilişkinin doğa üzerindeki etkilerine odaklandı.  

Ödül Töreni

CDP’ye raporlama yapan tüm şirketler dünyanın en güvenilir derecelendirme metodolojilerinden biri olan CDP metodolojisine göre derecelendirildi. Çevre alanında dünyanın en prestijli listelerinden biri olarak kabul gören CDP Global A listesine Türkiye’den girmeyi başaran 23 şirket ile bu sene rekor bir artış kaydedildi. Bu şirketlerden Aydem Yenilenebilir Enerji, Brisa, Mavi, Migros ve Yapı Kredi hem İklim değişikliği hem de Su güvenliği kategorilerinde Global A listesine girerek tüm dünyadan 61 lider şirket arasında yer almayı başardı.

İklim Değişikliği Programı kapsamında A notunu alan 358 Global A Şirketi’nin 18 tanesi, Su Güvenliği Programı kapsamında ise 101 Global A şirketinin 10 tanesi Türkiye’den. Ayrıca, 32 şirket İklim Değişikliği ve Su Güvenliği kategorilerinde (A-) derecelendirme notunu alarak CDP Türkiye Liderleri listesine girmeyi başardı. 11 şirket ise CDP Tedarikçi İlişkileri Derecelendirmesi (SER) kategorisinde A notunu alarak SER liderleri arasında yer aldı.   

Etkinlik kapsamında CDP Global A Liderleri olan şirketlerin CEO’larının mesajlarını içeren video gösteriminden sonra ödül töreninin açılışını Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) Başkanı Hasan Özçelik yaptı. 

Etkinliğin kapanış konuşmalarını ise CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat ve Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Direktörü Ata Can Bertay gerçekleştirdi. 

CDP Global A Liderleri

CDP 2023 Global A İklim ve Su Liderleri arasında yer alan Aydem Yenilenebilir Enerji’nin ödülünü SEÇ ve Sürdürülebilirlik Grup Direktörü Cem Çelebi, Brisa’nın ödülünü ., Mavi Giyim Sanayi ve Ticaret A.Ş., Migros Ticaret A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.

CDP 2023 Global A İklim Liderleri: Abdi İbrahim İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş., Adm Elektrik Dağıtım A.Ş., Aydem Elektrik Perakende Satış A.Ş., Elsan Elektrik Gereçleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Gdz Elektrik Dağıtım A.Ş., Gediz Elektrik Perakende Satış A.Ş., QNB Finansbank A.Ş., Sabancı Holding A.Ş., Şekerbank T.A.Ş., T.İş Bankası A.Ş., T.Vakıflar Bankası T.A.O., Temsa Skoda Sabancı Ulaşım Araçları A.Ş., Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.

CDP 2023 Global A Su Liderleri: Carrefoursa Carrefour Sabancı Ticaret Merkezi A.Ş., Coca-Cola İçecek A.Ş., Enerjisa Enerji A.Ş., Park Cam Sanayi Ticaret A.Ş., T.Halk Bankası A.Ş. 


CDP Türkiye İklim değişikliği ve Su Güvenliği 2023 Raporuna ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

CDP Türkiye İklim Değişikliği ve Su Güvenliği 2023 Raporu çıktılarının paylaşıldığı sunuma buradan ulaşabilirsiniz.

CDP Türkiye İklim Değişikliği ve Su Güvenliği 2023 Raporu'nun Türkçe ana bulgular kısmına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

ebultencevkiÇevre haftası kapsamında ÇEVKO Vakfı olarak 2 Haziran 2024 tarihinde çevre bilincinin yaygınlaştırılması ve doğaya dönük farkındalığın artırılması amacıyla düzenlenen “15. Ataşehir Çevre Festivali”ne, 5 Haziran 2024 tarihinde ise Şile Belediyesi’nin “Hepimizin Bir Dünyası Var” şenliğine katılım sağladık. Festivaller süresince çocuklarımıza çevre bilinci aşılamak için hazırlamış olduğumuz Milli Eğitim Bakanlığı onaylı ilkokul kitaplarımızı öğrencilerimizle buluşturduk. Bunun yanı sıra festivaller boyunca hem çocuklar hem de yetişkinler maskotumuz ÇEVKİ ile keyifli dakikalar geçirdi.

Katılım sağladığımız festivaller dışında firmalar ile yaptığımız iş birliklerimiz de devam etti. Çevre haftası kapsamında Günsan Elektrik ve Maltepe Belediyesi iş birliğiyle Çevre Temizliği etkinliği düzenlendi. Günsan çalışanlarından oluşan gönüllü grubu, 1 saatte yaklaşık 60 kilo atık topladı. Bu atıkların yaklaşık 50 kg’lık kısmı geri dönüşüme kazandırıldı. Yapılan çalışmayla bir aracın İstanbul-Kocaeli arasındaki seyahatin eşdeğer karbon salımının önüne geçildi.

 

webkapak

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÇEVKO Vakfı olarak bu yıl yedincisini düzenlediğimiz Türkiye ve dünyanın önde gelen şirketlerinin katıldığı “Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri’nin” başvuruları 4 Mart 2024 tarihinde başladı.

Yeşil Nokta Marka Alt Lisans Sözleşmesi olan tüm firmaların katılabildiği ödül süreci başvuruları 12 Temmuz 2024 Cuma günü saat 17:00’a kadar devam edecek.

Yeşil Nokta Nedir?

Yeşil Nokta ilk olarak 1990 - 1991 yıllarında Almanya'da Yeşil Nokta Sistemi olarak adlandırılan ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplama sistemine giren ambalajların belirlenmesi için kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle konutlardan, ayrı toplanarak geri dönüşümünü sağlayan bir grup sanayi şirketinin ambalajlarını diğerlerinden ayırmak için kullanılmaya başlandı. Bu şirketlerin bir araya gelerek kurdukları DSD tarafından tescil ettirilen “Yeşil Nokta” markasının Avrupa ve çevresindeki ülkelerde kullanımını sağlamak için 1995 yılında “Packaging Recovery Organization Europe – PRO Europe” kuruldu. Almanya’da ve serbest ticaret sayesinde, başta diğer Avrupa Birliği ülkelerinde olmak üzere, tüm dünyada hızla yaygınlaştı. PRO Europe, kar amacı gütmeksizin, bu ülkelerin geri kazanım sistemlerine, her ülkeden bir sistem olmak üzere, Yeşil Nokta lisansı kullanım hakkını vermektedir. Yeşil Nokta; sanayi sorumluluğu simgeleyen, uluslararası bir model haline gelmiştir. Bir ambalajın üzerinde yer alan "Yeşil Nokta" işareti, o ambalajlı ürünü piyasaya süren ekonomik işletmenin ambalaj atıklarının geri kazanımı ile ilgili yasal yükümlülüklerini yerine getirdiği ve geri dönüşüm sisteme mali katkı sağladığı anlamına gelmektedir.

Günümüzde Yeşil Nokta;

• Çoğunluğu AB üyesi 31 ülkede geçerlidir.

• 150.000'den fazla kuruluş ambalajları üzerinde Yeşil Nokta markasını kullanmaktadır.

• Yeşil Nokta'nın kullanıldığı ambalaj miktarı yıllık olarak 400 milyar adede ulaşmıştır.

• Yeşil Nokta sistemi 540 milyon tüketiciyi kapsamaktadır.

•140’dan fazla ülkede tescilli bir markadır.

“Yeşil Nokta” markasının kullanım hakkı ÇEVKO’da!

ÇEVKO Vakfı olarak 2003 yılında PRO-Europe’la yaptığımız sözleşme ile uluslararası “Yeşil Nokta” markasının Türkiye’deki kullanım hakkını aldık. Avrupa’da çok yaygın olan bu markayı ülkemizde de geri kazanım konusunda yasal sorumluluklarını yerine getiren ve ambalajlarında kullanmak isteyenler, ÇEVKO Vakfımız ile alt lisans sözleşmesi yaparak “Yeşil Nokta” markasını kullanabiliyorlar.

Türkiye’de 1400’e yakın firma “Yeşil Nokta” markasını kullanıyor!

Türkiye’de 1400’e yakın firma piyasaya sürdüğü ürünlerinin ambalajında Yeşil Nokta markasını kullanmakta ve tüketicilere bu sayede ambalaj atıkları ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve geri dönüşüm sistemine mali katkı sağladığını göstermektedir.

Tüketiciler Türkiye’de Yeşil Nokta kullanan şirketleri önemsiyor!

ÇEVKO Vakfı olarak, “Yeşil Nokta”nın tüketiciler nezdindeki bilinirliğini ölçmek için bir araştırma yaptırdık. Hem İstanbul’daki satış noktalarında yüz yüze yapılan görüşmeler, hem de Türkiye genelinde internet yoluyla yapılan bu araştırmada, her 10 kişiden 7’sinin “Yeşil Nokta” işaretini tanıdığı; “Yeşil Nokta”yı tanıyan her 3 kişiden 1’nin de alışverişlerinde satın aldığı ürünlerin “Yeşil Nokta”lı olmasına dikkat ettiği ortaya çıktı. Araştırmada “Yeşil Nokta” markasının şirketlere önemli bir değer kattığı da gözlemlendi.

Araştırma kapsamında tüketiciler, “Yeşil Nokta” kullanan şirketleri;

ü        Çevreye saygı duyan,

ü        Sorumluluk bilinci yüksek,

ü        Geri dönüşüme destek veren şirketler olarak tanımladılar.

Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri Katılımı Hakkında

Sürdürülebilir bir geri kazanım sisteminin Türkiye’de gelişimini sağlamak için 33 yıldır çalışan ÇEVKO Vakfı olarak, Yeşil Nokta’yı daha çok duyurmak ve daha fazla firmanın bu markayı kullanmasını teşvik etmek istiyoruz. Bu kapsamda, PRO Europe – Packaging Recovery Organization Europe tarafından desteklenen Yeşil Nokta Sanayi Ödüllerini de, hem bu yönde sorumluluk alan firmaları takdir etmek, onların sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını kamuoyuna duyurmak, yasal sorumluluklarının ötesinde gerçekleştirmekte oldukları örnek çalışmaları ödüllendirmek hem de piyasaya süren konumda olan tüm firmaları benzer çalışmalara özendirmek amacıyla veriyoruz.

Ödül süreci takvimi aşağıdaki gibidir;

  • Başvurular Başlıyor 4.03.2024
  • Son Başvuru Tarihi 12.07.2024
  • 1. Jüri Toplantısı 23.07.2024
  • 2. Jüri Toplantısı 20.08.2024
  • Ödül Töreni 17.12.2024

Başvurular 3 kategoride gerçekleşecek:

AMBALAJDA ÖNLEME UYGULAMALARI KATEGORİSİ

Her türlü hammadde, enerji ve doğal kaynağın azaldığı ve döngüsel ekonominin değer kazandığı günümüzde; piyasaya sürülecek ürünün daha üretim aşamasında tüketici beğeni ve konforundan ödün vermeden ambalaj üretiminde; hammadde, enerji, su, depolama, lojistik vb. kaynakların azaltımı, geri dönüştürülmüş madde ve malzeme kullanımı, ambalajın yeniden kullanımı, depozito gibi yöntemlerle fazla ambalaj kullanımının önlenmesi ile toplumsal, çevresel ve ekonomik yönde birçok yarar sağlanmaktadır. Bu nedenle bu konuda faaliyet gösteren firmaların yaptığı örnek uygulamaların Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

Bu başlık altında;

• Yapılan çalışmaların temel amacı ve hedefi,

• Uygulamanın nasıl yapıldığı (ürün özellikleri),

• Yapılan uygulama ile sağlanan toplumsal, çevresel ve ekonomik yararlar değerlendirilecektir.

Yurt içinde veya yurt dışında başka bir yarışmaya katılmış olan uygulamalar daha önce ÇEVKO Vakfı tarafından düzenlenen Yeşil Nokta Sanayi Ödüllerinde ödül almamış olmak kaydı ile katılabilirler.

ATIK YÖNETİM SİSTEMİ VE UYGULAMALARI

Gün geçtikçe gelişen ve çeşitlenen sanayi faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan atıklar, gerek ilgili mevzuattaki gelişmeler, gerekse de artan çevresel hassasiyet nedeni ile ilgili kuruluşlarca her geçen gün daha da büyük bir ciddiyetle takip edilmekte ve bu yönde çeşitli iyileştirmeler konu olmaktadır. Bu nedenle bu konuda faaliyet gösteren firmaların yaptığı örnek uygulamaların Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

Bu başlık altında ana hatları ile atıkların kurum içerisinde;

• Azaltımı (Daha az atık üreten süreçlerin tercihi / geliştirilmesi),

• Sıfır atık çalışmaları,

• Kaynağında ayrı toplanması, taşınması, depolanması, geri kazanımı ve bertarafı,

• Yönetiminde mevzuatla tariflenen gerekliliklerin ötesinde yapılan çalışmalar değerlendirilecektir.

Başvuru sahibinin yukarıda özetlenen konularda son 3 yıllık bilgilerini paylaşması istenmektedir.

Yurt içinde veya yurt dışında başka bir yarışmaya katılmış olan uygulamalar/projeler daha önce ÇEVKO Vakfı tarafından düzenlenen Yeşil Nokta Sanayi Ödüllerinde ödül almamış olmak kaydı ile katılabilirler. ÇEVKO Yeşil Nokta Sanayi Ödüllerine katılan ve ödül alan firma takip eden yıllarda aynı fabrikası ile katılım sağlayamaz ancak farklı fabrikaları ile katılım sağlayabilir.

ÇEVRE KONULU SOSYAL SORUMLULUK UYGULAMALARI

Firmaların yükümlülüklerinin ötesinde, gönüllü ve stratejik olarak gerçekleştirdikleri sürdürülebilir çalışmalar önem kazanmaktadır. Bu kapsamda çevresel, toplumsal ve ekonomik yarar sağlayan sosyal sorumluluk uygulamaları toplum ve tüketici nezdinde gün geçtikçe değer kazanmakta ve takdir görmektedir. Bu nedenle bu konuda faaliyet gösteren firmaların yaptığı örnek uygulamaların Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

Bu başlık altında;

• Yapılan uygulamayı tetikleyen etkenler, neden yapıldığı,

• İçeriği, hedef kitlesi, ulaşılan kişi sayısı ne kadar süredir yapıldığı, ne kadar devam edileceği,

• Uygulama sırasında kullanılan malzemeler için çevre faktörlerinin dikkate alınıp alınmadığı,

• Yapılan uygulama ile sağlanan toplumsal, çevresel ve ekonomik yararlar değerlendirilecektir.

Başvuru sahibinin yukarıda özetlenen konularda son 3 yıllık bilgilerini paylaşması istenmektedir.

Yurt içinde veya yurt dışında başka bir yarışmaya katılmış olan uygulamalar/projeler daha önce ÇEVKO Vakfı tarafından düzenlenen Yeşil Nokta Sanayi Ödüllerinde ödül almamış olmak kaydı ile katılabilirler.

yesil nokta sanayi toplu

 

 

 

 

 

 

 

 

Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri Jüri Üyeleri

Alphan Eröztürk / ÇEVKO Vakfı / Kamu, Dış İlişkiler ve Projeler Müdürü / Kalite ve Çevre Yönetim Temsilcisi (Çevre Yüksek Mühendisi)

Aslıhan Arıkan /ASD Ambalaj Sanayicileri Derneği - Genel Sekreter (Kimya Yüksek Mühendisi)

Celal Toprak / Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı

Prof. Dr. Ece Ümmü Deveci /Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi - Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi – Atık Yönetimi Koordinatörü - Çevre Sorunları ve Araştırma Merkez Müdürü

Erbil Büyükbay /İSO İstanbul Sanayi Odası - Çevre ve Enerji Şube Müdürü (Çevre Yüksek Mühendisi)

Murat Körük / TÜDAM Değerlendirebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği - Genel Sekreteri (Maden ve Çevre Yüksek Mühendisi)

Dr. Öykü Özden Gül / İstanbul Bilgi Üniversitesi - İletişim Fak. Öğretim Görevlisi

Ödül sürecinin başvuruları https://yesil.cevko.org.tr/ web sitesi üzerinden alınacaktır. Önden hazırlık yapmak için başvuru kategorileri ve sorularına bu link üzerinden ulaşabilirsiniz.

“Yeşil Nokta” markasını kullanan tüm firmalar katılabileceği ödül sürecinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletme ve Büyük Ölçekli İşletme olmak üzere 2 ayrı sınıfta ödüller verilecektir. Ödül sürecinin kazananları ise yapılacak özel bir ödül töreniyle duyurulacak.

Ödül sürecimizde önceki yıllarda Yeşil Nokta Sanayi Ödülünü almaya hak kazanan Abdi İbrahim, Akçansa, Anadolu Efes, Anadolu Isuzu, Bayer, Boyner, Carrefoursa, Coca-Cola, Danone Hayat, Eczacıbaşı Girişim, Frito Lay, Hidropar, Kampotu İlaç, Korozo Ambalaj, Kurtsan İlaçları, Loreal, Mey/Diageo, Migros, Mondi Tire Kutsan, Nestle Waters, PepsiCo Türkiye, Procter & Gamble, Reckitt Benckiser, Sarten Ambalaj, Sırma Grup, Şişecam, Tat Gıda, Tetra Pak, Tofaş, Unilever ve Vestel Beyaz Eşya, Vodafone’u tekrar tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.

Sadece Yeşil Nokta kullanıcılarının katılabildiği “Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri”nde sizi de katılımcılar arasında görmek istiyor ve yasal yükümlülüklerinizin ötesinde geliştirdiğiniz projelerinizi ve sosyal sorumluluk çalışmalarınızı kamuoyuna duyurmaya güzel bir vesile olacağını düşündüğümüz bu prestijli ödül sürecine sizi davet ediyoruz.

2022 Yılı Sonuçları

2020 Yılı Sonuçları

2018 Yılı Sonuçları

2016 Yılı Sonuçları

2015 Yılı Sonuçları

2014 Yılı Sonuçları

Sıkça Sorulan Sorular

Yarışma Sekreteryası:

Merve Gümülcine Kar

ÇEVKO Vakfı Kurumsal İletişim ve Eğitim Sorumlusu

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

miUzman sanayi inisiyatifi ve etkin sivil toplum kuruluşu kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ÇEVKO Vakfı'nın Genel Sekreteri Mete İmer, Dünya Çevre Günü’nde Türkiye’deki değerlendirilebilir atıklar, atık ithalatı, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik odaklı çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Çevre sürdürülebilirliğinde gönüllü sanayi inisiyatifi ve geniş kitlelere dokunan sivil toplum kimliklerini bünyesinde bir araya getiren ve özellikle son yıllarda “iklim krizi ile savaşım” ve “döngüsel ekonomiye geçiş” konularına odaklanan ÇEVKO Vakfı’nın Genel Sekreteri Mete İmer, Dünya Çevre Günü’nde Türkiye’deki değerlendirilebilir atıklar, atık ithalatı, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik odaklı çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Evsel tüketim sonrası ortaya çıkan atıkları kaynağında ayrı toplayarak değerlendirecek önlemlerin bir an önce alınması gerekliliğine vurgu yapan ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, geri dönüştürülebilir atıkların sanayinin hammadde gereksinimi haline gelmiş olduğunu söyledi ve atık ithalatını en aza indirmenin yolunun, atıkların etkin bir şekilde toplanıp değerlendirilmesinden geçtiğinin altını çizdi.

Mete İmer, Dünya genelinde kullanılan ve ülkemizde de 3-4 yıl öncesine dek uygulanıp, sonrasında terk edilen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun (GÜS) atıkların kaynağında toplanması için finansal bir model olarak kullanılabilecek verimli bir yöntem olduğunu ifade etti. ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, Vakfın 2022 yılında oluşturduğu Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Çalışma Grubu’yla GÜS modelinin yeniden uygulamaya konulması için pilot projeler ve çalışmalar gerçekleştirdiğini de sözlerine ekledi.

Sürdürülebilirlik kavramının küresel değer zincirlerinde giderek artan önemi ve dünya genelinde tüketicilerin artan hassasiyetiyle günümüzde birçok şirketin üretim süreçlerinde, ürünlerinde ve ambalajlarında sürdürülebilir nitelikleri ön plana çıkardığına da değinen ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, Türkiye’de bir ilk olan ÇEVKO Vakfı ve Yıldız Teknik Üniversitesi ortaklığında kurulan Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi GETAM’ın, şirketlere sürdürülebilirlik taahhüt ve iddialarını bilimsel verilerle destekleme olanağı sunduğunu da belirtti.

 

Türkiye Atık İstatistikleri


ÇEVKO Vakfı’nın ülkemizde kurucusu olduğu geri dönüşüm sistemlerinin bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemi gittikçe artan, geniş kapsamlı bir alan olduğunu ifade eden Mete İmer, “Türkiye’de geri dönüşümün durumunu anlayabilmek için öncelikle atık istatistiklerine bakmak gerekir. Ancak ne yazık ki ülkemizde önemli miktarda kayıt dışı faaliyet bulunmasına ek olarak bu konuda düzenli, güncel, doğru, ayrıntılı verilerin toplanması, analiz edilmesi ve yayımlanmasında da sıkıntılar bulunmaktadır. ” dedi.

TUİK tarafından Kasım 2023’te yayımlanan 2022 yılına ait atık istatistiklerine göre, araştırma kapsamındaki imalat sanayi işyerleri, maden işletmeleri, termik santraller, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve hane halklarında 2022 yılında 29,4 milyon tonu tehlikeli olmak üzere toplam 109,2 milyon ton atık oluştuğunu belirten Mete İmer, “79,9 milyon ton tehlikesiz atığın 22,5 milyon tonu imalat sanayi, 27,8 milyon tonu termik santraller, 2,5 milyon tonu maden işletmeleri, 0,2 milyon tonu OSB’ler ve 26,8 milyon tonu hane halkı kaynaklı. Raporda hane halkından kaynaklı atık miktarının ‘Belediye Atık İstatistikleri Anketi sonuçları kullanılarak tahmin yöntemiyle hesaplandığı’ belirtiliyor. Rapor verilerine göre sanayi işletmeleri ve hane halkından çıkan yaklaşık 50 milyon ton tehlikesiz atığın geri kazanılabilecek nitelikte olduğu öne sürülebilir” şeklinde konuştu.

 

Belediyelerce Toplanan Atıkların Ne Kadarı Geri Dönüştürülüyor?


ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, sözlerini şöyle sürdürdü: “TUİK verilerine göre, toplam 1.391 belediyenin 1.389'unda atık hizmeti veriliyor ve 2022 yılında belediyelerce 30,3 milyon ton atık toplanmış durumda. Bu atıkların yüzde 85,9'u atık işleme tesislerine, yüzde 13,5'i belediye çöplüklerine gönderilirken, yüzde 0,6'sının ise açıkta yakılarak, gömülerek, dereye veya araziye dökülerek bertaraf edildiği belirtiliyor. Öte yandan, atık işleme tesisleri hem atıkların gömülerek bertaraf edildiği düzenli depolama tesislerini hem de geri dönüşüm tesislerini kapsadığı için, belediyelerce büyük çoğunluğu hane halkından olmak üzere toplanan atıkların ne kadarının geri dönüştürüldüğünü anlamak mümkün değil. Ancak gözlemlerimize, deneyimlerimize, yetkililerle konuşmalarımıza göre bu atıkların çok büyük kısmının düzenli depolama sahalarında gömüldüğünü söyleyebiliriz.”

 

Türkiye, Geri Dönüşüm Kapasitesini İthal Ettiği Atıkları İşleyerek Kullanırken, Tüketim Sonrası Değerlendirilebilir Atıklarını Bertaraf Ediyor.


Mete İmer, TUİK raporunun atık işleme tesislerinin durumu ile ilgili kısmında, 2022’de atık işleme tesislerinde, ithal atıklar da dahil olmak üzere 133,2 milyon ton atığın işlendiği bilgisinin yer aldığını belirterek, “Raporda, Atık Bertaraf ve Geri Kazanım Tesisleri Anketi kapsamında nihai atık bertaraf ve geri kazanım verilerini elde etmek amaçlandığından atık toplama, ayrıştırma, ara depolama gibi ön-işlem tesislerinin kapsam dışı tutulduğu; verilerin ithal atıkları da kapsadığı belirtiliyor. Atık bertaraf ve geri kazanım tesislerinde işlenen 133,2 milyon ton atığın 81,4 milyon tonunun gömülerek veya yakılarak bertaraf edildiği; 51,7 milyon tonunun ise geri kazanıldığı bilgisi yer alıyor. 51,7 milyon tonun 3,2 milyon tonunun yakma tesislerinde yakılarak enerji geri kazanımı gerçekleştirildiği; 120 bin tonunun kompost olarak geri kazanıldığı; 48,5 milyon tonunun da metal, plastik, kâğıt, mineral, vb. olarak geri dönüştürüldüğü kaydediliyor. Bu 48,5 milyon tonun geri dönüştürüldüğü tesis sayısı 2.866’dır” şeklinde konuştu.

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, 2022 yılına ait TUİK Atık İstatistikleri Raporu verilerini, şu sözlerle yorumladı: “Türkiye’de yaklaşık 50 milyon ton geri kazanılabilir tehlikesiz atık, imalat sanayi, OSB’ler ve hane halkından toplanmakta; hane halkından belediyeler vasıtasıyla toplanan yaklaşık 26 milyon ton tehlikesiz değerlendirilebilir atık düzenli depolama tesislerinde bertaraf edilirken 2.866 geri dönüşüm tesisinde 48,5 milyon ton metal, plastik, kağıt, vb. değerlendirilebilir atık geri dönüştürülmektedir. Türkiye’deki bu tesislerde geri dönüştürülen atıkların, en iyi olasılıkla, yarıya yakını Türkiye’deki imalat sanayinden temin edilirken, yarıdan fazlasının yani 24-25 milyon tondan fazlasının ithal edildiği düşünülebilir. Geri dönüştürülen atıkların önemli bir kısmının da ihraç edildiği tahmin edilmektedir. Sonuç olarak, ciddi bir geri dönüşüm kapasitesine sahip olan Türkiye, bu kapasitesinin büyük bölümünü ithal ettiği atıkları işleyerek kullanırken, değerlendirilebilir atıkların büyük bölümünü bertaraf etmekte, yani toprağa gömmektedir. Sorun, kendi atıklarımızı ayrı toplayıp değerlendirememe sorunudur. Atık ithalatında yaşanacak daralma, bu nedenle, geri dönüşüm kapasitesini atıl hale getirebilir. 2023 ve 2024 yıllarının da benzer şekilde geçeceğini düşünüyor; özellikle hane halkından tüketim sonrası ortaya çıkan kendi atıklarımızı kaynağında ayrı toplayarak değerlendirecek önlemleri bir an önce almak gerektiği hususunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.”

 

Ülkemizdeki Geri Dönüşüm Kapasitesini Atık İthalatını En Aza İndirecek Şekilde Kullanabiliriz


Mete İmer, atık ithalatı konusunda da şunları ifade etti: “2013 yılından itibaren getirilen kısıtlamalar ve denetimler nedeniyle AB’nin Çin ve Uzak Doğuyla değerlendirilebilir atık ticaretinin azalması sonrasında, Türkiye’nin geri dönüşüm sektörünün öneminin ve AB ile ticaret hacminin giderek arttığını düşünüyorum. Günümüzde özellikle Türkiye’den son derece rekabetçi bir ortamda giden değerlendirilebilir plastik atıkların Avrupa’daki geri dönüşümcüleri kara kara düşündürdüğünü bizzat dinledim. Ancak Avrupa Birliği’nin döngüsel ekonomi kapsamında Yeşil Mutabakat, Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü de dahil olmak üzere bir dizi yasal düzenlemeyi yürürlüğe sokmakta olduğunu, AB’de çıkan değerlendirilebilir atıkların AB içinde geri dönüştürülmesi için önlemlerin konuşulduğunu, AB’nin ihraç veya ithal ettiği değerlendirilebilir atıklarla ilgili süreçlerde kalite, iş ve çevre güvenliği, yasalara uygunluk, insan hakları gibi sürdürülebilirlik ilkelerine uyumu öne çıkarmakta olduğunu izliyoruz. AB ile ticaretimizi sürdürebilmek için bizim de benzer süreçlerimizi bu ilkelere göre gözden geçirmemizde yarar var. Büyük nüfusa sahip ülkemizde, sanayinin hammadde gereksinimi haline gelen geri dönüştürülebilir atıklarımızı toplayıp değerlendirebildiğimiz takdirde ülkemizdeki geri dönüşüm kapasitesini atık ithalatını en aza indirecek şekilde kullanabiliriz.”

 

Ülkemizde Bir Süre Uygulanıp Sonradan Terk Edilen GÜS, Geri Dönüşüm için Verimli Bir Finansman Modelidir

Geri dönüşüm sürecini, tüketicilerce kaynağında ayrı biriktirilen atıkların belediyelerin sorumluluğunda kaynağında ayrı toplanması, lisanslı geri dönüşüm tesislerinde geri dönüştürülmesi ve alanında disiplinli çalışma geçmişine ve nitelikli insan kaynağına sahip geri kazanım örgütlerince koordinasyonu olarak özetleyen Mete İmer, “Bu konuda farkındalığın arttırılması ve belediyelerin kaynağında ayrı toplama uygulamalarının sürekliliğini sağlaması büyük önem taşıyor. Elbette üreticinin sorumluluğu da var ve önde gelen ambalajlı ürün üreticileri, bu sorumluluğu ciddiyetle sahiplenmekteler. Özellikle hane halklarından çıkan tüketim sonrası ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması, geri dönüştürülmesi konusunda dünyanın geliştirmiş olduğu finansal ve yönetsel çözümlerden birisi, Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) sistemidir. GÜS, üreticinin ürünle ilgili sorumluluğunu, tüketim sonrası evreye genişlettiği bir çevre politikasıdır” dedi.

Atıklar bundan 30 yıl öncesine dek bertaraf edilmesi gereken malzemeler olarak görülürken, geri dönüşüm konusunun günümüzde, çok daha farklı bir boyuta geldiğini vurgulayan Mete İmer, bu alanda özellikle AB Döngüsel Ekonomi Paketi’nde hammaddelerin temininden üretim süreçlerine, atık yönetim süreçlerinden atık olmaktan çıkma, dayanıklılık ve onarılabilirlik gibi farklı kriterlere, Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu ilkelerinden mali teşviklere kadar çok çeşitli konular yer aldığını ifade etti.

Mete İmer, geri dönüşüm süreçlerinin olmazsa olmazı olan atık yönetimi, sorumlu üretim ve sorumlu tüketim konularının odağında yer alan GÜS modeli hakkında şunları söyledi: “Değerlendirilebilir atıkların kaynağında ayrı toplanması ve geri dönüştürülmesi ile ilgili altyapının ülkemizde kurulması ve işletilmesi en önemli konudur. Dünya genelinde kullanılan ve döngüsel ekonomiyle önemi çok daha fazla artan Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) modeli, ülkemizde de 3-4 yıl öncesine dek uygulandı, ancak sonrasında terk edildi. 2020 yılından itibaren ambalaj ve diğer atıklar için ekonomik işletmeler Hazine ve Maliye Bakanlığı’na GEKAP ödüyorlar. Oysa GÜS, doğası gereği bir vergi değildir. Günümüzde belediyelerin tüketim sonrası değerlendirilebilir atıkları kaynağında ayrı toplama uygulamalarında kopukluklar yaşanabiliyor. GÜS modelinin, ülkemizde finansal bir model olarak atıkların kaynağında toplanması için kullanılabilecek verimli bir yöntem olduğunun altını özellikle çizmek gerekir. Elbette bu çözüm, denetim, yaptırım, teşvik ve farkındalık çalışmalarıyla desteklenmelidir. Ülkemizde 15 yıl başarıyla uygulanıp sonra terk edilen GÜS modelinin yeniden uygulamaya konulması için 2022 yılında oluşturduğumuz Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Çalışma Grubu’muzla pilot projeler ve çalışmalar gerçekleştiriyoruz.”

 

Geri Dönüşüm Alanında Doğru Kararlar İçin Süreç Yönetimini, Sürdürülebilirlik İlkelerini, Bilimsel Ve Teknolojik Gelişmeleri Esas Almalıyız


Çevresel sürdürülebilirlik ajandasının en önemli iki konusunun, son yılllarda ÇEVKO Vakfı’nın ülkemizde fikirsel önderlik üstlendiği döngüsel ekonomiye geçiş ve iklim kriziyle savaşımın daha etkin bir şekilde yürütülmesi gerekliliği olduğunu ifade eden Mete İmer, döngüsel ekonomiye geçişte, ürünlerin en az atık oluşacak şekilde üretilmesi, dayanıklılığının arttırılması, onarılabilmesi, tekrar kullanılması ve geri dönüştürülmesi ile kaynak israfının önlenmesinin temel hedef olduğunu vurguladı.

Dünyada her konuda olduğu gibi geri dönüşüm sektöründe de önemli gelişmelerin ve inovasyonların gerçekleştiğini belirten Mete İmer, “Değerlendirilebilir atıkların mekanik olarak ayrılmasıyla ilgili yüksek teknoloji kullanan otomatik ayırma sistemi yatırımları ülkemiz için de önemli. Plastik atıkların geri dönüşümünde kimyasal geri dönüşüm tesislerinin önemi artmakta. Bu konuda ülkemizde de önemli yatırımlar olduğunu biliyoruz. Dünyada ambalaj, elektrikli ve elektronik alet, akü ve pil, madeni yağ, bitkisel yağ, araç lastiği, tekstil atıklarının geri dönüşümü ile ilgili başarılı çalışmalar bulunmakta, bu sektörlere atık üreten diğer sektörler de zamanla eklenmektedir. Geri dönüşüm konusunda yapılan yanlışlar ya bilgi eksikliğinden ya da önyargılardan kaynaklanmaktadır. Doğru kararlar için süreç yönetimini, sürdürülebilirlik ilkelerini, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri esas almalıyız” dedi.

 

Sürdürülebilirlik İddialarında Yeşil Aklamaya Dikkat!


ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küresel değer zincirlerinde giderek önem kazanan ‘sürdürülebilirlik’ kavramı, dünya genelinde tüketicilerin de artan hassasiyetiyle birçok şirketin iş ve üretim süreçlerinde köklü değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Günümüzde birçok şirket, sadece sürdürülebilirlik taahhütlerinin bir gereği olarak değil, aynı zamanda küresel ticaretin de bir gereksinimi olarak üretim süreçlerinde, ürünlerinde ve ambalajlarında sürdürülebilir nitelikleri ön plana çıkarmaktadır. Hatta bu konuda gerçekle bağdaşmayan iddialar, dünya literatürüne ‘yeşil aklama’ olarak girmiştir ve bu konu giderek önem kazanmaktadır.”

 

ÇEVKO Vakfı GETAM’la Ülkemizde Bir İlke İmza Attı


ÇEVKO Vakfı ve Yıldız Teknik Üniversitesi ortaklığında, Türkiye’de bir ilk olarak kurulan Geri Kazanım Test ve Araştırma Merkezi GETAM’ın, şirketlere sürdürülebilirlik taahhüt ve iddialarını bilimsel verilerle destekleme olanağı sunduğunu belirten Mete İmer, “Dünya genelinde özellikle plastik konusunda, belirlenen hedefler sonucunda ve sürdürülebilirlik kaygısıyla, geri dönüştürülebilirlik, ürün içindeki geri dönüştürülmüş malzeme miktarının belirlenmesi, biyobozunurluk gibi yeni test ve analizlere gereksinim duymaya başladı. GETAM’ın ülkemizde geri dönüşüm alanındaki araştırma-geliştirme çalışmaları, akademik bilgi birikiminin sağlanması ve sanayinin gereksinimlerinin karşılanması bakımından yenilikçi, çevre ile daha dost ürünlerin geliştirilmesine katkı sağlayacağını öngörüyoruz” dedi.

 

web kapakDeğerli Okuyucular,

ÇEVKO DÖNÜŞÜM’ün bu sayısında konuları “Yeşil Dönüşüm”, “Sorumlu Sanayi ve Sürdürülebilirlik”, “Yeşil Nokta” ve “Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm” başlıkları altında topladık. Dergimizi daha kolay okunabilir olması için kısalttık, metinlerin İngilizcelerini tam çeviri yerine özet olarak vermeyi kararlaştırdık.  Yenilikçi bir yaklaşımla vektörel tasarımlı görsellere yer verdik.  Umarım e-dergimizin yeni halini beğenirsiniz.

AB’de Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü’ne son halini vermek üzere Komisyon, Parlamento ve Konsey arasındaki görüşmeler tamamlanmak üzere.  AB kuralları uyarınca “Direktif”e göre tüm üye devletler açısından daha bağlayıcı bir norm olan “Tüzük” durumuna getirilen ilgili düzenleme, AB’nin açıklamasına göre: “Ambalaj ve ambalaj atıkları için AB yasal çerçevesini güncellemektedir; Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ve yeni AB Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın ayrılmaz bir parçası olarak, AB'nin 2050 yılına kadar net sera gazı emisyonu olmayan ve ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrıştığı, modern, kaynakların verimli kullanıldığı, temiz ve rekabetçi bir ekonomi için büyüme stratejisine katkıda bulunacaktır.”

Yeni düzenleme gereksinimini, AB Komisyonu, yaptıkları etki değerlendirmesine göre şu üç ana soruna bağlamaktadır:

(1) Artan ambalaj atığı miktarı: 94/62/EC sayılı Direktif, ambalajın en aza indirilmesine ilişkin özel hükümlere rağmen bu eğilimi tersine çevirememiştir.  Yeni tüketim alışkanlıkları (örneğin hareket halindeyken tüketim, artan çevrimiçi satışlar ve eve teslimatlar) ambalaj atığı miktarının artmasında etkili olmuştur.

(2) Ambalaj geri dönüşümünün ve yeniden kullanımının önündeki engeller: Bunlar, geri dönüşümü önleyen ambalaj tasarım özelliklerinin artan kullanımı, kompostlanabilir organik atıkların geri dönüştürülebilir ambalaj atıklarında neden olduğu kirlilik, ambalajdaki tehlikeli olabilecek maddeler ve ambalajın ayırma için etiketlenmesi hakkındaki belirsizlik gibi faktörleri içermektedir. Sonuç olarak, atık hiyerarşisindeki geri kazanım ve düzenli depolama yerine yeniden kullanım ve geri dönüşümün önceliği henüz tam olarak uygulanmamıştır.

(3) Plastik ambalajlarda düşük geri dönüşüm kalitesi ve ikincil hammadde kullanımı: Bu, AB'nin yeni ambalajlarda işlenmemiş malzemelerin kullanımını azaltma yeteneğini sınırlamaktadır. Piyasa başarısızlıkları ve mevcut direktifteki eksiklikler, geri dönüşüm faaliyetlerinin karlılığını, ambalajın yüksek kalitede toplanmasını, ayrıştırılmasını ve geri dönüştürülmesini sağlamak için gereken teknoloji ve tedarik lojistiğine yapılan yatırımları zorlaştırmaktadır.  

Yukarıdakiler göz önüne alındığında, Komisyon’a göre yeni tüzüğün hedefleri, iç pazarın işleyişini iyileştirirken, (i) ambalaj atığı oluşumunu azaltmak; (ii) uygun maliyetli bir şekilde ambalajlama için döngüsel bir ekonomiyi teşvik etmek; ve (iii) ambalajlarda geri dönüştürülmüş içeriğin kullanımını teşvik etmek yoluyla ambalaj ve ambalaj atıklarının olumsuz çevresel etkilerini azaltmaktır.

Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü, Avrupa Parlamentosu Çevre Komitesi'nde 63 lehte, 9 aleyhte ve 3 çekimser oyla kabul edildi.  Kabul edilen metni özetlemek gerekirse, metinde “depozito iade sistemleri kurulması” ve “temasa duyarlı ambalajlar için geri dönüştürülmüş içerik hedefleri oluşturulması” yönündeki hükümler korunmuş; “her bir atığın ayrı ayrı toplanması” ve “devlet tarafından işletilecek ambalaj geri dönüşümü ile ilgili genişletilmiş üretici sorumluluğu organizasyonu” hakkındaki hükümler ise metinden çıkarılmıştır.  “Geri dönüştürülebilirlik” ve “yüksek kaliteli geri dönüşüm” tanımları, “açık döngü geri dönüşüm”ün yanı sıra ambalajın geri dönüştürülebilirlik performans derecelerine dayalı olarak “GÜS ücretinin modülasyonu”nu teşvik etmektedir.  

Tüzüğün kabul edilmesiyle ilgili bir sonraki yasama aşaması, 24 Nisan 2024’te yapılacak olan Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’dur. Tüzük, Konsey tarafından yasal bir incelemeden sonra resmen kabul edilecek; AB'nin resmi gazetesinde yayımlandıktan 20 gün sonra yürürlüğe girecek ve yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 18 ay sonra, yani yaklaşık olarak 2026'nın 2. çeyreğinde uygulanmaya başlayacaktır.

Türkiye’yi de yakından ilgilendiren AB Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü’nü izlemeyi sürdüreceğiz.

ÇEVKO DÖNÜŞÜM’ün bir sayısını daha sizlere sunmaktan mutluluk duyuyor, e-dergimizin hazırlanmasında emeği geçenlere gönülden teşekkür ediyorum.

Mete İmer

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri

ÇEVKO Dönüşüm dergimizin 30. sayısını okumak için tıklayınız.