Dünyanın en önemli 50 konferansı arasında gösterilen Global Sürdürülebilir Markalar Konferansının İstanbul ayağı düzenlendi.
Dünyanın en önemli 50 konferansı arasında gösterilen Global Sürdürülebilir Markalar Konferansının İstanbul ayağı 26-27 Mayısta gerçekleştirildi. Konferansın ilk gününde; geleceğin değişen markaları, yeni marka stratejileri, inovasyon, dijitalleşme, yeni tüketici trendleri ve sosyal etkiler; ikinci gününde ise, sorumlu liderlik, değişimin yeni dili, "karma" pazarlama, sürdürülebilir iletişim ve inovasyon ile etki yaratma konuları tartışıldı.
Swiss Hotel'de düzenlenen konferansın açılışında konuşan Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi Semra Sevinç, tüketicinin değiştiğini belirterek, dijitalleşmenin hızla sürdüğü bir ortamda markaların başarı için yeni bir yol haritasına ihtiyacı bulunduğunu söyledi.
Sevinç, "Her yıl 12 farklı ülkede gerçekleştirilen Sürdürülebilir Markalar Konferansı iş dünyasına bir bilgi ve iş birliği platformu sunuyor. İstanbul, San Diego ve Rio de Janeiro'dan sonra konferansın düzenlendiği ilk 3 lokasyon arasında yer alıyor." dedi.
Moderatörlüğünü dünyaca ünlü yazar ve eleştirmen Thomas Kolster'in yaptığı ilk oturumda konuşan BASF Türk Üst Yöneticisi (CEO) Buğra Kavuncu, sürdürülebilir eğitim hamlesiyle Türkiye'ye katkı sağlamayı hedefledikleri "81 İlde 81 Kimya Laboratuvarı" projesinin detaylarını konuklarla paylaştı.
"İletişimi sadeleştirin ve güzel kılın"
Medya ve iletişim gurusu Jakob Tröllback, konferansın katılımcılarına BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine yönelik kurguladıkları yeni iletişim dili hakkında bilgiler verdi.
İletişim için değişime yönelik yeni bir dil geliştirilmesinin insanların konuya dahil edilmesine katkı sağlayacağını belirten, Tröllback, şu değerlendirmelerde bulundu:"Oldukça karmaşık ve uzun bir şekilde dile getirilen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefini, sıfır yoksulluk, sıfır açlık, karada yaşam gibi sloganlarla ifade etmeye çalıştık. Görsel bir dile olan ihtiyacımızı çeşitli ikonlarla karşıladık. Böylece insanların sevmesini ve duygusal olarak bağlanmalarını sağladık. Dünyanın farklı bölgelerinden fotoğraflar gelmeye başladı. Konferanslarda ve hatta konserlerde artık bu ikonlar kullanılıyor. Liverpool Futbol Takımı formasının üzerinde bu ikonlara yer verdi."
"Türkiye'de sürdürülebilirlik hareketine duyarlılık var"
Geri dönüştürülebilir malzemelerden kıyafetler üretmek amacıyla kurulan ve sürdürülebilir tüketim ile moda devrimi yaparak Hollywood markası haline gelen Ecoalf'in kurucusu Javier Goyeneche, inovasyon, tasarım, teknoloji ve sürdürülebilirliğe dayanan üretim yaklaşımlarının ipuçlarını paylaştı.
Bu marka girişiminin hikayesini anlatan Goyeneche, sürdürülebilir kaynakları tüketmemek ve geri dönüştürülebilir malzemeleri kullanarak kıyafetler üretmek için şirketi kurduklarını söyledi.
Goyeneche, "Kullandığımız malzemelerin geri dönüşüm oranı yüzde 85 ila 100 arasında. Balık ağlarını, kahve artıklarını, kullanılmış kamyon lastiklerini alarak yeni ürünler yaratıyoruz. Başka bir gezegenimiz yok. Biz enerjimizi ekosistemi değiştirmeye harcamıyoruz, yeni bir model yaratmaya harcıyoruz. Bu şekilde atığı dönüştürebiliyoruz." dedi.
İstanbul Swissotel'de gerçekleştirilen konferansın ikinci gününde en dikkat çekici konuşmacı, dünyanın 7 zirvesine tırmanan, 8 kez Dakar rallisine katılan ve Güney Kutbunu tek başına geçen İspanyol girişimci ve maceraperest Albert Bosch "Doğa yok olurken ‘ben tarafsızım' diyemezsiniz." diyerek, ya şirketlerin sürdürülebilir ya da sürdürülemez olmayı seçmeleri gerektiğini söyledi. Bir yandan sürdürülebilir olduğunu söyleyip diğer yandan sürdürülebilirliğe aykırı davranan şirketler olduğunu belirten Bosch, şirketlerin yalnız liderlik veya yalnız sorumluluk yapmasının yeterli olmadığını, şirketlerin "sorumlu liderlik" yapmaları gerektiğini belirtti.
Dünyadan sürdürülebilirlik uygulamaları ve sürdürülebilirlik iletişiminin nasıl yapıldığına yönelik dünya çapında konuşmacıların sahne aldığı Sürdürülebilir Markalar Konferansı yoğun katılım gerçekleşti.