San Francisco Çöplerini Sıfırlıyor  "Sıfırlama"nın çok konuşulduğu günümüzde bu yöntemi çöplere uygulamaya başlayan bir kent var:  San Francisco.  Kent yönetimi "2020'de ‘sıfır atık' hedefini gerçekleştireceğiz." demişti.  

Oysa daha bugünden %80 düzeyine varıldı.  Bu yöntemle çöpler ya geri kazanılıyor ya da gübreye dönüştürülüyor.  Yani yakılmıyor ya da toprağa gömülmüyor.  Girişim 2002'de kararlaştırılmıştı.  O günden beri kent yönetimi adım adım ilerliyor. Bir bakıma, ‘sıfır atık' sözü bir şeylerin kullanılıp atılmasına "Kaynak zayiatına yeter artık!" deme anlamı da taşıyor.  Gelin, uygulamanın somut boyutlarına göz atalım.

Dükkânlarda, marketlerde plastik torba kullanımı yasak.  Onun yerine kâğıt torba veriliyor.  Hatta torba verildiği zaman müşteriden ek bir ücret de alınıyor.  Böylece alışverişe gelenin kendi torbasını getirmesi teşvik ediliyor.  Ev, apartman, işyeri gibi her birim üç ayrı çöp bidonu kullanma zorunda.  Yeşil renklisi gübrelemeye uygun atıklar için. Mavi geri kazanma amaçlı.  Siyah ise geri kalan atıklara ait.

İyi güzel de, halkı bu düzene uygun davranmaya nasıl yönlendiriyorlar?  Üç çöp bidonuna sahip olma zorunda olan birimler bunların her biri için, büyüklüklerine göre, yıllık bir ücret ödüyor.  Ancak siyahların bedeli hayli yüksek.

Ya, birileri ‘siyah' atıkları ötekilere doldurmaya başlarsa?  İdarenin memurları sürekli kontrol yapıyorlar ve uygunsuz davranış gördükleri zaman caydırıcı boyutta ceza yazıyorlar.  Bu ceza, duruma göre 1.000 dolara kadar gidiyor.

Toplanan çöpler özel merkezlerde elden geçiriliyor.  Kâğıt, cam, plastik gibi maddeler yeniden kullanıma gönderiliyor.  Organik maddelerden de tarımla uğraşanların tercih ettiği gübre üretiliyor.  Örneğin çok ünlü bir şarap markasının bağlarında kullanılıyor bu gübre.  Fransa'da bile kendine bir yer yapabilmiş olan bu markanın sahibi şöyle diyor:  "Önceleri bayağı endişeliydim.  Bu gübre hayli ucuza geliyordu;  bu bakımdan cazipti.  Ama sonuç ne olacaktı?  Bağın bir köşesinde denedik önce.  Bir de baktık ki, şarabın kalitesi bile artmış.  Şimdi on yıldır seve seve kullanıyoruz."

Son bir soru:  Böylesi bir düzenin maliyeti yüksek değil mi?  Yapılmış çeşitli ekonomik analizler bunun tam tersine işaret ediyor.  Hem üretilen gübre, hem de kazanılan kâğıt, cam, plastik ve madeni malzemeler gelir getiriyor.  Bir de, hava kirliliği ve benzeri ekolojik bedel ortadan kalkıyor.  Düzenin istihdam yarattığı da görülüyor.

Girişimin ilk günlerinde yürütülen bir araştırma atıkların çok büyük kısmının organik nitelikli olduğunu ortaya koymuş.  O zaman, çöplerin sıradan atık değil, tersine yitirilen, yani kazanılması gereken bir değer olduğu anlaşılmış.

San Francisco Çöplerini Sıfırlıyor Uygulamanın başlangıcında, önemli miktarda çöp ürettikleri için, ‘otellerle lokantalara öncelik verelim' denilmiş ve kentin en büyük otellerinden biri olan Hilton ile bir deneme yapılmış.  Bu otel günde 7.500 yemek sunuyormuş.  Görülmüş ki, sistem işliyor.  Örneğin Hilton bu sayede bir yıl içinde 200.000 dolar tasarruf yapmış.

San Francisco şimdilerde %80'i tutturmayı başarmış, ama bundan sonrası hayli zor.  Halkın genel tavrını değiştirmek gerekiyor.  Örneğin, kentlilerin çoğu mutfakta üç ayrı çöp sepeti bulunduruyor, ama banyoda tek sepetle idare ediyor.  Sorumlular, günlük olarak kullanılan yiyecek, içecek, giyecek gibi maddelerin kaynağına müdahale etmek gerektiğini söylüyorlar.  Örneğin ambalaj malzemelerine.  Örneğin plastik su şişelerine.  Bunların kullanımını yasaklamak gerekebilir, diyorlar.  Başka bir örnek de, ‘kullan-at' çocuk bezleri.  Bunları geri kazanmanın olanağı yok.  Onların yerine eskiden olduğu gibi yıkanır ve yeniden kullanılır bezlere geçebilmek gerekecek.

San Francisco uygulaması başarıyla devam ediyor ve 2020 hedefine ulaşacak gibi duruyor.  Üstelik başka kentlere de örnek olarak.  Nitekim Seattle, Minneapolis gibi büyük kentlerde de uygulamalar başladı.

tila Alpöge /  Yararlanılan kaynak:  Alexandre Pouchard, Le Monde, 29.5.2014

http://ekogazete.wordpress.com/2014/05/30/san-francisco-coplerini-sifirliyor/