Küresel özel sektörün 17 BM Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’na (SKA) etkisini analiz etmek içinBirleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN Global Compact) ve Accenture tarafından Ekim 2023'ün başında "ÖZEL SEKTÖRÜN GÖZÜNDEN SKA DEĞERLENDİRMESİ" adlı bir rapor yayımlandı.
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi Genel Sekreter Yardımcısı, İcra Direktörü ve CEO'su Sanda Ojiambo, raporun ön sözünde "Yolun yarısına gelindiğinde dünya, 2030’da ulaşılması 2015’te kararlaştırılan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'na (SKA'lar) ulaşmak için planlandığı gibi ilerlemiyor. Kritik bir andayız ve sürdürülebilir kalkınmayı tekrar rayına oturtmak için dünyanın rotasını değiştirmesi gerekiyor," diyor. Ojiambo, Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi - Accenture ‘Küresel Özel Sektör Durum Değerlendirmesi’ raporunun, özel sektörün, gelecek için bir vizyon olarak SKA'ları benimsemeyi sürdürdüğünü, ancak kalan sürede SKA'lara ulaşma yeteneğimize olan güvenini yitirdiğini ortaya çıkardığını sözlerine ekliyor. Özel sektörün ekonomik büyümeye ve istihdam yaratmaya güçlü ve olumlu katkısına karşın, bu katkının iklim, doğa, su ve atıklar aleyhine sağlandığını ve küresel sağlık, yoksulluk ve açlık üzerindeki net olumsuz etkileri şiddetlendirdiğini belirtiyor. Raporda, özel sektörün eylemlerini, büyük bir etkiye sahip olabileceği yerlere odaklamasının önemine değinildiğine ve işletmelere 17 SKA için 10 yol önerildiğine dikkat çekiyor. Ojiambo geleceğe yönelik değişimin ancak özel, kamu ve kar amacı gütmeyen kuruluşlardan tüm paydaşların net bir planla birlikte ve daha yakın çalışmasıyla mümkün olduğuna inanıyor. İş dünyası liderlerinin kamu sektöründen ve tedarik zincirlerinden paydaşları daha iddialı olmaya, politika ve ortaklıklar yoluyla değişimi gerçekleştirmeye çağırdığını belirterek, 2030'a az zaman kaldığı ve risklerin yüksek olduğu konusunda uyarıyor. Ojiambo, daha hızlı ilerleme için özel sektöün cesur ve iddialı adımlar atmasının zamanının geldiğini sözlerine ekliyor.
Accenture Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Stephanie Jamison ve Kapsayıcı İş Küresel Lideri Anastasia Marceau, özel sektörün SKA'lara ulaşmada kritik bir paydaş olduğunu ve bu amaçları gerçekleştirmek için yolun yarısına gelindiğini söylüyor; işletmelerin 17 SKA'nın tümüne katkıda bulunduğunu ve eylemlerinin 2030 yılına kadar hedeflere ulaşmanın veya kaçırmanın anahtarı olacağını savunuyorlar. Jamison ve Marceau, "Bugün, teknoloji ve veri analitiğindeki ilerlemelerle, binlerce şirketin SKA etkisini tutarlı bir şekilde ölçmenin yeni yollarını keşfedebiliyor ve ESG raporlamasıyla ilişkisini kurabiliyoruz, " diyor. Raporun, bu yeni araçların, şirketlerin güçlü katkılarını ve olumsuz etkilerini daha iyi anlamak için nasıl kullanılabileceği konusunda iyi bir örnek olduğunu öne sürüyor; onun aynı zamanda özel sektörden beklenen iddialı eylemi hızlandırmak için geliştirilen planları ifade etmek bakımından iyi bir araç olduğu sonucuna varıyorlar. Jamison ve Marceau ayrıca rapor için ESG Book, Impaakt ve Util'in veri sağladığını belirtiyor.
Raporun ilk bölümü, özel sektörün 17 SKA'ya olan katkısına ayrıntılı bir bakış sunuyor. Rapor, SKA etki analizinin yeni ölçümlerini, ESG raporlaması, ekonomik etki değerlendirmeleri ve 2.800'den fazla iş liderinin katıldığı bir anketle birleştirerek, özel sektörün şimdiye kadar SKA'lara nasıl katkıda bulunduğuna dair kapsamlı bir bakış sunuyor.
Raporun ikinci yarısı, 2030'a yönelik bir eylem planının ana hatlarını çiziyor. Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) ‘İleriye Doğru Daha Hızlı’ önceliklerini temel alan rapor, iş liderlerine büyük bir etki yaratmak için pratik bir çerçeve sunuyor. Rapor, SKA eylemini hızlandırabilecek bir dizi kamu politikası hakkında önerileri sıralayarak sona eriyor.
SKA İŞ RAPORU: ÖZEL SEKTÖRÜN SKA'LARA KATKILARINA GENEL BAKIŞ (2015-2022)
Yenilikçi veri kaynaklarına dayanan rapor, küresel özel sektörün SKA'lar üzerindeki etkisini ilk kez ölçüyor. SKA etki verileri analiz edildiğinde, özel sektörün SKA'lara en büyük katkısının istihdam fırsatları yaratmak ve ekonomik büyümeyi ilerletmek yoluyla olduğu ortaya çıkıyor. Ancak, bu büyümenin çevre açısından olumsuz bir bedeli olduğu ve olumsuz çevresel faktörlerin de yoksulluk, açlık, sağlık hizmetleri ve küresel barış ile ilgili toplumsal bozulmayı daha da artırdığı öne sürülüyor. 2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'nda, 2015 ve 2030 arasında gelinmiş olan orta noktada, SKA göstergelerinin %85'inin planlananın gerisinde kaldığı ve böyle giderse SKA'ların hiçbirine 2030 yılında ulaşılamayacağı ortaya konuyor.
Rapor, iş dünyası liderlerinin SKA'lara olan ilgisinin son yıllarda düştüğünü; SKA'lara ulaşmanın mümkün olacağına dair güvenin azaldığını öne sürüyor. İş dünyası liderlerinin neredeyse tamamı (%94) SKA vizyonuna inanırken, yalnızca yarısı (%49) dünyanın 2030 yılına kadar SKA'lara ulaşacağına inanıyor.
İş liderlerinin çoğunluğu (%81) kendi işletmelerinin SKA'lara katkıda bulunmak için yeterince çaba harcadığına inanırken, %62’si sektörlerinin bu konuda başarılı olduğunu ve yalnızca yarısı (%48) özel sektörün bu konuda yeterince başarı gösterdiğini belirtiyor. Ayrıca, iş dünyası liderlerinin neredeyse yarısı (%44), SKA eylemi söz konusu olduğunda, konuya daha fazla dahil olmasını istedikleri kilit paydaşın hükümetler olduğunu söylüyor.
Rapor, önde gelen sanayi kuruluşlarının şimdiden harekete geçtiklerini belirtiyor: Bu kuruluşların %95'i işlerinin SKA'ları nasıl etkilediğini anlıyor. %91'inin bir veya daha fazla SKA'ya yönelik kamu taahhüdü bulunuyor. %79'u en az bir SKA'ya ulaşmak için bir iş gerekçesi belirlediğini bildiriyor. %78'i ise ürün veya hizmetlerinde en az bir SKA ile uyumlu olacak şekilde değişiklik yapmış durumda.
Rapora göre, SKA'lar, bu konuda artan odaklanmaya karşın, birçok iş lideri için hala bir öncelik değil. Mali sonuçların tartışıldığı çevrim içi toplantılarda gelişmekte olan yeni teknolojilere kıyasla SKA'lara çok az atıfta bulunulduğu bu yargıya kanıt olarak sunuluyor.
Rapora göre, dünyada sürdürülebilirliğin yükselişine karşın, iş dünyası liderleri işletmelerinin SKA’lar üzerindeki etkisini ölçmek ve anlamakta zorlanıyor. Özel sektörün sürdürülebilir kalkınmaya odaklanması, ağırlıklı olarak ESG düzenlemeleriyle (Çevre, Toplum, Yönetişim esaslı düzenlemeler) sınırlı. İş dünyası liderlerinin, işletmelerinin SKA'ları nasıl etkilediğini anlamak için araçlara ve eğitime gereksinimleri var.
Rapor, SKA'lara bağlı net bir iş ölçütü ya da SKA etkisine ilişkin standartlaştırılmış raporlama olmadığından, 'SKA yıkama' denilen bir çeşit ‘yeşil aklama’da artış olduğunu iddia ediyor. Rapora göre, etkinin yanlış hesaplanması, iş dünyasının eylemlerinin SKA'larla nasıl ilişkili olduğuna dair bir yanlış anlamanın yanı sıra, etki verilerinin düzgün izlenememesi ve ölçülememesinden de kaynaklanıyor olabilir. Hatta bu durum, mevcut sistemin ürünü de olabilir. Bilindiği gibi, özel sektördeki teşvikler, genellikle, kısa vadeli karlılığa yönelik olup uzun vadeli etkiyi teşvik etmez. Rapora göre, kısa vadeli kârlara uzun vadeli etkiden daha fazla değer verme eğilimi, SKA'lara anlamlı katkıların önünde yapısal ve psikolojik bir engel oluşturuyor. Bu durum, işletmelerin, nispeten küçük, olumlu etkilerin önemini abartmasına yol açarken, daha büyük, olumsuz etkilerle mücadele etmek için ölçüm ve önemli yatırım eksikliklerini göz ardı etmesine neden olabiliyor.
Rapora göre, iş liderlerinin, işletmelere yönelik sürdürülebilirlik risklerini azaltmaya odaklanan ESG ölçümlerini, olumlu katkıları optimize etmeye odaklanan SKA etki ölçümleriyle tamamlaması gerekiyor. ESG ve SKA arasındaki boşluğu kapatmak, SKA’ların daha çabuk benimsenmesini, etkilerinin daha iyi ölçülmesini ve raporlamasını sağlayacaktır. Bunun sonucunda işletmeler muhasebe ve vergilendirme sistemlerine entegre edilebilecek net, ölçülebilir hedeflere kavuşacaktır. Bu nedenle birçok kuruluşun artık sadece ESG ölçümünde değil, aynı zamanda SKA'larla bağlantı kurma konusunda da çalıştığı belirtiliyor. Rapora göre bu durum, sürdürülebilirlik ölçümü konusunda, pek çok yeni sanayinin ve yenilikçi oyuncunun doğmasına yol açmış.
2030'A GİDEN YOLUN HARİTASININ ÇIKARTILMASI: ÖZEL SEKTÖR İÇİN SKA EYLEM PLANI (2023-2030)
Rapor, 2030 yılına kadar SKA’lara ulaşmanın, dünyanın modası geçmiş doğrusal ekonomiden daha adil ve daha sürdürülebilir bir ekonomik sisteme geçmesini gerektireceğini savunuyor. Raporda, bu geçişi etkili bir şekilde gerçekleştirmek ve 2030 yılına kadar SKA'lara ulaşmak için özel sektörün üç temel ilkeyi benimsemesi gerektiği belirtiliyor. Rapora göre, iş liderleri her bir işletmenin olumsuz etkisini en aza indirirken, olumlu etkisini en üst düzeye çıkarabileceği yerlere odaklanarak 2030 gündemini ilerletmek için hesaplanmış riskler alabilir.
Üç temel ilke şunlar:
I) Sosyal Sorumluluğu Gerçekleştirmek için PİYASALARIN YARARLARINI GENİŞLETMEK
“Ekonomik faaliyet ve inovasyonun etkilerinden yararlanın, adil ve kapsayıcı bir toplumu teşvik edin!”
II) Çevresel Sürdürülebilirliği Sağlamak için İŞİ TEMELDEN DÖNÜŞTÜRMEK
“Çevresel etkileri azaltmak için iş modellerini uyumlu hale getirin ve geleneksel ekonomik büyüme ölçütlerini çevresel sürdürülebilirlikle eşleştirin!”
III) Başarıyı Risk, Getiri ve Etki Açısından Yeniden Tanımlamak için YENİ TEŞVİK SİSTEMLERİ KURMAK
“Özel sektörün SKA'larla uyumunu teşvik etmek için yönetişim ve kurumsal finansman stratejilerini şirketinize uyarlayın!”
2030 Planı’nda, her işletmenin kendi katkısını şekillendirmesi için 10 yol ortaya konuluyor. Bu 10 yol, özel sektörün SKA'ları temel operasyonlarına dahil etmesini sağlayabilecek sektörler arası eylemleri temsil ediyor. Tüm SKA'lar birbirine bağlı olduğundan, bu 10 yol birçoğunu desteklemeye hizmet eder nitelikte. Bazı yollar zaten başlamış, ancak hızlandırılması gereken eylemleri ifade ederken, diğerleri yeni ve iddialı eylemleri içeriyor. Rapora göre, sektöre, endüstriye ve bir şirketin sürdürülebilirlik yolculuğunun neresinde olduğuna bağlı olarak, yollar önem açısından farklılık gösterebiliyor.
Raporda, SKA'lara ulaşmak için daha hızlı ilerlemenin, özel sektörün piyasaların yararlarını daha fazla insana yaymasını, ekonomileri daha sürdürülebilir olacak şekilde dönüştürmesini ve risk, getiri ve SKA etkisinin uzun vadeli dengelenmesine odaklanan yeni teşvik modelleri oluşturmasını gerektireceği belirtiliyor.
Raporda, 2030'da amaçlara ulaşabilmek için, daha önce belirtilen üç ana ilke altında, ileriye dönük önerilen “10 emir” şunlar:
I) Sosyal Sorumluluğu Gerçekleştirmek için PİYASALARIN YARARLARINI GENİŞLETMEK
1. “İnsan haklarına ve ilkeli iş ahlakına saygıyı içeren temel taahhütlerinizi yineleyin.”
2. “Çalışanlara geçinmelerine yetecek ücreti verin.”
3. “Cinsiyet eşitliğini teşvik edin.”
4. “Yeniliklerde sorumlu davranın.”
II) Çevresel Sürdürülebilirliği Sağlamak için İŞİ TEMELDEN DÖNÜŞTÜRMEK
5. “İklim eylemini hızlandırın.”
6. “Su dirençliliğini artırın.”
7. “Doğayı koruyun ve onarın.”
8. “Döngüselliğe yatırım yapın.”
III) Başarıyı Risk, Getiri ve Etki Açısından Yeniden Tanımlamak için YENİ TEŞVİK SİSTEMLERİ KURMAK
9. “Sürdürülebilir kurumsal finansmana geçin.”
10. “Sürdürülebilirlik liderliğini güçlendirin.”
Hükümet politikalarındaki değişikliklerin SKA'lara iş katkılarını artırmak için kritik öneme sahip olduğu belirtilen raporda, kalan yedi yıl içinde önemli bir ilerleme kaydetmenin ancak kamu, özel ve kar amacı gütmeyen oyuncuların net bir planla birlikte, daha yakın çalışmasıyla mümkün olacağı savunuluyor. Raporda, ayrıca, özel sektörün tüm potansiyelinden yararlanmak için, 10 önerinin tamamında eylemi teşvik edecek doğru politikaların yürürlüğe konulması gerektiği de vurgulanıyor.
İşletmelerin hükümetlerin katılımına gereksiniminin olduğu bildirilen raporda, ankete katılan işletmelerin %44'ü, politika yapıcılarını, daha fazla katılımlarının gerekli olduğu, en önemli paydaş grubu olarak sıralıyor. Hükümetler, iş dünyası liderlerinin SKA’lara olan etkilerini artırmak için daha fazla desteğe gereksinim duyduklarını söyledikleri grubu temsil ediyor. 2030'dan önce gerekli değişime öncülük etmek için işletmeler, hükümetlerin kendileriyle etkileşim kurduğunu, desteklediğini ve ortaklık içine girdiğini hissetmek istiyor.
İşletmelerin teşviklerle ilgili de değişiklik talepleri var. %80'i, SKA'ları iş stratejisine dahil etmek için yetersiz politika teşviklerinin ilerlemeyi engellediğini iddia ediyor; hükümetlerin SKA’ları iş stratejilerine ve operasyonlarına entegre etmeye yardımcı olacak politika teşvikleri koymasını talep ediyor. Bu, tüm işletmeler arasında eşit bir oyun alanı yaratacak, eylemleri yaygınlaştıracak ve onlara, aynı zamanda, çabalarını nereye yoğunlaştıracakları konusunda rehberlik sağlayacak.
İşletmelerin net bir rehberliğe gereksinimi var. Ankete katılanların %84'ü, SKA'lara yönelik etkilerin ölçülmesi ve hesaplanması konusundaki belirsizliğin önemli bir engel olduğunu belirtiyor. Rapora göre işletmeler, SKA'lar üzerindeki etkilerini nasıl hesaplayacaklarını anlamakta zorlanıyor. Yalnızca ilerlemeyi doğru bir şekilde raporlayabilmek için değil, aynı zamanda bu konuda bilinçli kararlar alabilmek için net ölçüm kriterleri ve hesaplama yöntemleri isteniyor.
İŞLETMELER, POLİTİKA YAPICILARINI ŞU ALANLARDA SKA EYLEMLERİNİ HAREKETE GEÇİRMEYE ÇAĞIRIYOR:
İş liderleri yukarıda belirtilen önerilerin gerçekleşmesine yardımcı olacak politikaları destekleyeceklerini belirterek şunları talep ediyorlar:
BAŞARIYI RİSK, GETİRİ VE ETKİ AÇISINDAN YENİDEN TANIMLAMAK İÇİN YENİ TEŞVİK SİSTEMLERİNİN OLUŞTURULMASI:
Rapora göre iş liderlerinden gelen en büyük talep (%76), tutarlı sürdürülebilirlik raporlaması ve beyan zorunluluğu. Bunlar, tüm işletmelerin hem ulusal, hem de küresel olarak, aynı standartta tutulmasını sağlamaya yardımcı olacak.
TOPLUMSAL SORUMLULUĞU SAĞLAMAK İÇİN PAZARLARIN YARARLARININ GENİŞLETİLMESİ:
İkinci talep (%71), ulusal asgari ücretin eşit yaşam ücreti düzeylerine getirilmesi - işveren açısından bir maliyet olarak görünen bu talebin ancak herkesin bedeli adil bir şekilde paylaşması durumunda kabul edilebilir olduğu belirtilmiş. Buna ek olarak, iş dünyasından ankete katılanların çoğunluğu, cinsiyet eşitliğini teşvik etmeye yardımcı olacak politikaları, yani cinsiyete dayalı ücret farklarının zorunlu olarak açıklanmasını (%65) ve zorunlu olarak şirket tarafından karşılanacak ücretli ortak ebeveyn iznini (%58) destekliyor.
ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ SAĞLAMAK İÇİN İŞİN TEMELDEN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ:
Son olarak, rapora göre işletmeler çevrenin korunmasını güçlendirmek için bir dizi, daha güçlü politikayı desteklemekteler. İşletmeler, sübvansiyonların fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjilere kaydırılması (%68), tüm işletmelerin 2050 yılına kadar net sıfır salıma ulaşması (%62) ve fosil yakıt kullanımını azaltmak ve yenilenebilir enerjiye geçiş (%60) için karbon fiyatlandırması gibi politikaları savunarak politika yapıcılardan ‘temiz enerjiye geçiş’i desteklemelerini istiyor. İşletmeler ayrıca, su çekilmesi ve tüketiminin zorunlu olarak açıklanması (%64) ve doğayla ilgili risklerin ve etki raporlamasının zorunlu olarak açıklanması (%61) dahil olmak üzere zorunlu beyanları savunuyor. Rapora göre, daha fazla saydamlığı savunmak, hem birer birer şirketler, hem de tüm özel sektör için daha iyi karar vermeyi sağlayacak.
Mete İmer