Döngüsel Ekonomiye Geçen Dünyada Genişletilmiş Üretici Sorumluluğunun Önemi ArtıyorMetebey

ATIK YÖNETİMİ SÜRECİNİN GELİŞMİŞ ÜLKELERDE OLDUĞU GİBİ SANAYİ TARAFINDAN SAHİPLENİLMESİ ve YÖNETİLMESİ GEREKLİLİĞİNE İNANIYORUZ 

Ambalajlı ürünlerin tüketim sonrası atıklarının, düzenleme çerçevesinde toplanması ve geri dönüştürülmesi görevinin, ürün üreticisi sanayi kuruluşları tarafından üstlenilmesini ifade eden Genişletilmiş Üretici Sorumluğu (GÜS) modeli, gelişmiş ülkelerde 30 yılı aşkın süredir başarıyla uygulanıyor. Atıkların azaltılmasını, tekrar kullanılmasını ve geri dönüştürülerek ekonomide hammadde girdisi olarak değerlendirilmesini öngören ve dünya genelinde yaygınlaşmaya başlayan Döngüsel Ekonomi kavramı, atık yönetimi ve GÜS’ün önemini daha da artırıyor. GÜS modelinin Türkiye’deki öncüsü ve sahibi konumunda bulunan Vakfımız, tüketim sonrası atıkların yönetimi sürecinin, gelişmiş ülkelerde olduğu ve daha önce ülkemizde de başarıyla uygulandığı gibi sanayinin öncülüğünde yürütülmesi gerekliliğini savunuyor. Genel Sekreterimiz Mete İmer, bu konudaki görüşlerini paylaştı.

Gelişmiş ülkelerde 30 yılı aşkın süredir kullanılan ve ülkemizde de 2005 -2020 yılları arasında başarıyla uygulanan Genişletilmiş Üretici Sorumluğu (GÜS) modeli, üreticinin bir ürünle ilgili sorumluluğunu o ürünün yaşam döngüsünde tüketiciler sonrası evreye genişlettiği bir çevre politikasını ifade ediyor. GÜS modeli uyarınca, piyasaya ambalajlı ürün süren şirketler ürünlerinin tüketim sonrası ortaya çıkan atıklarının toplanması ve geri dönüştürülmesi konusunda fiziksel ya da mali sorumluluk ve hak üstleniyor. 

Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) modelinin, belirli ürünlerle ilgili atıkların önlenmesi ve yönetimi için oluşturulmuş ‘kurumsal mekanizmalardan oluştuğunu ifade eden ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer, “GÜS modeli fiziksel ve/veya ekonomik sorumluluğu, tümüyle ya da kısmen üreticiye yönlendirir ve üreticilere ürünlerini tasarlarken çevresel etkileri dikkate almaları konusunda teşvik sağlanmasını içerir. GÜS sistemi bir vergi değildir. Üreticilerin mali katkıları, kar amacı gütmeksizin üreticiler tarafından kurulan ve yönetilen Üretici Sorumluluğu Organizasyonu tarafından doğrudan kullanılır ve Devletin genel bütçesi içinde absorbe edilmez. Türkiye’de GÜS modelinin 15 yıl uygulanmasının ardından terk edildiğini izlemekteyiz. Oysa, günümüzde bütün dünyada sanayinin hammaddesi haline gelmiş olan özellikle tüketim sonrası atıkların yönetimine ülkemizde de sanayinin sahip çıkarak sürecin içinde yer alması ve sürece öncülük etmesi gerektiğine yürekten inanıyoruz” dedi.

2020 Öncesi 15 Yıllık Süreçte GÜS Modeliyle Ekonomiye 56 Milyar Lira Katkı Sağlandı

ÇEVKO Vakfı’nın, Türkiye’de Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS)’ü benimseyen şirketlerin girişimiyle 31 yıl önce kurulduğunu ifade eden Mete İmer, “Vakfımız kuruluşundan itibaren, toplumda geri dönüşüm kültürünün oluşması için eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, kamu otoritesiyle yasal alt yapı için iş birliği, belediyeler ve lisanslı toplama ayrıma tesisleriyle birlikte ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanarak geri dönüştürülmesi için çalışmalar gerçekleştirmiştir. 2005-2020 yılları arasında paydaşlarımızla birlikte yaptığımız GÜS çalışmalarının ülke ekonomisine 56 milyar TL katkı sağladığını hesapladık. Atıkların sürdürülebilir bir sistem içinde kaynağında ayrı toplanması ve geri dönüştürülmesi hem çevre kirliliğinin önlenmesi hem ekonomiye katkı hem de toplumsal gelişim bakımından önemlidir” şeklinde konuştu.

Bir sanayi inisiyatifi olmasının ötesinde, topluma mal olmuş bir sivil toplum kuruluşu kimliği taşıyan ÇEVKO Vakfı’nın, toplumun geri dönüşüm kültürünü içselleştirmesi, iklim krizine karşı mücadele etmesi, döngüsel ekonominin önemini anlaması ve eyleme geçmesi yönünde çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Mete İmer, “Toplumumuzun geri dönüşüm hakkındaki bilgi düzeyinin ve duyarlılığının her geçen gün artmasında, dünyadaki gelişmelerin, ülkemizde bu konuda yapılan yasal düzenlemelerin, ÇEVKO Vakfı ve benzeri kurumların uzun yıllardır yaptığı farkındalık, bilgilendirme ve eğitim çalışmalarının, medyanın bu konuya verdiği önemin rolü büyüktür. Vakfımız son yıllarda, döngüsel ekonomiye geçiş ve iklim krizi ile savaşım odağında, şirketlerle kurumsal sorumluluk kapsamında çevre temizliği, atıkların iş yerlerinde ayrı biriktirilmesine ve toplanmasına ilişkin dijital çözümler, atık biriktirme ekipmanı temini, genişletilmiş üretici sorumluluğu kapsamında tüketim sonrası ortaya çıkan plastik ambalaj atıklarının belediye ve lisanslı firmalar iş birliğinde toplanması ve raporlanması için gönüllü çalışmalar yürütmektedir. Toplumda özellikle iklim krizi ve sürdürülebilirlik konularında farkındalık yaratmak amacıyla düzenli olarak yayımladığımız e-bülten ve e-dergimizin yanında kurduğumuz ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun organizasyonunda sanayi, üniversite, medya mensupları ve gençlerle çevrim içi söyleşiler gerçekleştiriyoruz.” dedi.

Döngüsel Ekonomiye Geçmekte Olan Dünyada GÜS’ün Önemi Artıyor

Döngüsel ekonomiye geçiş ve iklim krizi ile savaşım, ÇEVKO Vakfı’nın son yedi yıldır odaklandığı faaliyet konularının başında geliyor. Sürdürülebilir dünya için yeni bir yaklaşım olma özelliği taşıyan ve sadece ülkemizde değil, tüm dünyada yeni bir model olan “döngüsel ekonomi”, “sürdürülebilir üretim”, “sürdürülebilir tüketim” ve “ileri dönüşüm” süreçlerini bir “çember” halinde ele alıyor. İş yapma şekillerinin değişeceği yeni bir model olan döngüsel ekonominin temelinde atıkların kaynak olarak kullanılmasını öngören ve geri dönüşümün ileri bir aşaması olan ‘ileri dönüşüm’ bulunuyor ve ‘sıfır atık’ vizyonu da bu doğrultuda önem kazanıyor.

Atık yönetimi, ileri dönüşüm konuları ve GÜS modelinin, dünya genelinde nüfus artışına karşın sürdürülebilir kalkınmayı amaçlayan döngüsel ekonomide en önemli konu başlıklarını oluşturduğunu söyleyen Mete İmer, “Vakfımızın otuz birinci kuruluş yıldönümü olan 1 Kasım 2022’de, uluslararası bir konferans düzenledik. Bu konferansta, döngüsel ekonomide genişletilmiş üretici sorumluluğu konusu, kamu, STK ve iş dünyasından ulusal ve uluslararası konuşmacıların katılımıyla kapsamlı bir şekilde ele alındı.  Bu etkinlikte, 2022 Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri ve Yeşil Nokta Basın Ödülleri de sahiplerini buldu. Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu konusunda dünya genelinde en başarılı uygulamaları gerçekleştiren organizasyonlar Yeşil Nokta’yı sembol olarak kullanıyor. Biz de Yeşil Nokta’nın Türkiye’deki temsilcisi olarak, ülkemizde “Yeşil Nokta” markasını ambalajlarında kullanan 1000’in üzerinde firmayla birlikte çalışıyoruz” dedi.

Genel Sekreterimiz Mete İmer sözlerine şöyle devam etti: “ÇEVKO Vakfı’nın GÜS’ün simgesi olan Yeşil Nokta’yı kullanan örgütlerin oluşturduğu PRO Europe’a, ardından EXPRA ve Global Compact’e üye olması, dünyadaki gelişmeleri yakından izleyip paydaşlarımızla paylaşma misyonumuzdan kaynaklanmaktadır.  2017 yılında düzenlediğimiz, Türkiye’nin belki de ilk uluslararası döngüsel ekonomi kongresinde, ülkemizin döngüsel ekonomiye geçişi için bir plan hazırlanması çağrısında bulunduk. Geri dönüştürüldüğü takdirde atık, ekonomiye girdi olan bir hammaddedir. Döngüsel ekonomiye geçişle birlikte atıkların azaltılmasının, onların tekrar kullanılmasının ve geri dönüştürülmesinin önemi daha iyi anlaşılmıştır. 31 yıllık yolculuğumuza çıkarken ortaya koyduğumuz, ülkemizde geri dönüşüm kültürü ve tüketim sonrası atıkları kaynağında ayrı toplama alışkanlığı oluşturma vizyonu ve bu vizyonu GÜS modeliyle geliştirme yöntemi, döngüsel ekonomiye geçişle birlikte bütün dünyada önem kazanmıştır.”

GÜS’ün 10 Altın Kuralı

Genişletilmiş Üretici Sorumluğu (GÜS) modelinin, konunun uluslararası çatı kuruluşu kimliği taşıyan Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu Birliği (EXPRA) tarafından açıklanan ’10 Altın Kuralı’, şöyle sıralanıyor:

1- Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) bir ürünün tüm yaşam döngüsünü kapsar. 

2- GÜS yükümlülük sistemleri yükümlü sanayi tarafından yönetilmeli ve işletilmelidir.

3- GÜS yükümlülük sistemleri kar amacı gütmeyen veya karı üyelerine dağıtmayan sistemler olmalıdır. 

4- Çıkar çatışmasını engellemek için atık toplayan, ayıran veya geri dönüştürenler GÜS örgütleri içinde aktif olarak yer almamalıdır çünkü sistemin bu oyuncuları GÜS örgütlerinin hizmet aldıkları paydaşlardır.

5- Kamu otoriteleri tarafından uygulatılması sağlanan, GÜS’le ilgili güçlü bir yasal çerçeve olmalıdır.

6- Başarılı bir GÜS, kamu otoriteleri ile GÜS’ü yerine getirenlerin iş birliğine dayanır.

7- Bir bölgede sağlanan GÜS hizmetleri için eşit koşullar olmalı, haksız rekabet olmamalıdır.

8- Yükümlülük altındaki şirketler eşit muamele görmeli ve GÜS’ün maliyetlerini paylaşmalıdır.

9- Sanayinin sahibi olduğu GÜS örgütü, aynı zamanda, bir kamu hizmeti misyonu gütmelidir.

10- GÜS örgütleri, yükümlü şirketleri, ürün ve ambalajlarının çevresel performanslarını geliştirmeleri için desteklemelidir.

GÜS’ün ve Üretici Sorumluluğu Örgütleri’nin Döngüsel Ekonomiye Geçişte Rolü

GÜS modeli, artan atık miktarının, vergi mükelleflerine yansıyan yükselen maliyetlerin ve işlenmemiş atığın neden olduğu kaynak israfının yarattığı sorunlara çözüm üretmek için ortaya çıktı. Üretici Sorumluluğu Örgütleri, GÜS’ün uygulanması, uygulamanın görünürlüğü ve etkileri bakımından 30 yıllık bir deneyime sahip bulunuyor.

Döngüsel ekonominin atıkların toplanarak değerlendirilmesi bakımından ulus devletlerin stratejik olarak önemini arttırdığı günümüzde Üretici Sorumluluğu Örgütleri, şu konularda faaliyet gösteriyor:

  • Piyasaya sürenler ve kamu otoriteleriyle birlikte tekrar kullanım, geri dönüşüm ve geri kazanım için minimum hedeflerin tanımlanması,
  • Ambalajın yaşam sonu yönetiminin maliyetlerini karşılamak üzere piyasaya sürülme aşamasında alınması için çevre katkı bedeli belirlenmesi,
  • Şirketlerin ödediği çevre katkı bedellerinde, ürünlerin eko-tasarımı, geri dönüştürülebilirliği ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı gibi çevresel kriterleri dikkate alarak azaltma veya çoğaltma (eko-modülasyon) yapılması,
  • Şirketlerin ambalajlanmış ürünleri ile döngüsel ekonomi içinde yer almasının sağlanması,
  • Kamunun atık yönetim hizmeti için sürdürülebilir bir fon yaratırken, hizmetin veriminin arttırılması,
  • Ölçek ekonomisinden ve verimlilikten yararlanarak yurttaşlara yansıyan maliyetlerin kontrol altında tutulması,
  • Uygun ayrı toplama fırsatları sağlanarak, yurttaşların, ayrı biriktirmeye, iyi tüketim uygulamalarına ve yeni kullanım şekillerine teşvik edilerek döngüsel ekonomiye geçişe dahil edilmesi,
  • Belirli durumlarda tüketicilerin, çevreyi kirletmenin sonuçları hakkında eğitilmesi ve kirliliğe neden olan ambalajların toplanmasıyla ilgili maliyetlere katılım sağlanması,
  • Geri dönüştürülmüş malzemelerin ilk piyasaya sürenlere dönmesini sağlamak üzere geri dönüşümcülerle iş birliği yapılması.