Organize gıda perakendesi alanında iş yapan yerel zincir market temsilcileri ile sektörün önde gelen üretici ve tedarikçi markalarını bir araya getiren Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı, 11-12 Nisan 2018 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlendi.

Perakende sektörünün binlerce paydaşını bir araya getiren Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) Konferansı ve Fuarı’nda gezegenin sürdürülebilirliği, çevre, tarım, gıda erişimi konusunda geleceğimizi tehdit eden unsurlar masaya yatırıldı. Konferansta çevre sorunlarına dikkat çekmek amacıyla düzenlenen “İnsanı yaşatan doğaysa, doğayı yaşatan perakende olsun” oturumu TV program yapımcısı ve yönetmen Güven İslamoğlu moderatörlüğünde, ÇEVKO Vakfı Kamu ve Dış İlişkiler Müdürü Alphan Eröztürk, Good4Trust kurucusu Dr. Uygar Özesmi ve Tema Vakfı Genel Müdürü Oben Akyol’un katılımıyla gerçekleşti.

2050 yılı için kritik uyarı!
Konuşmasında “Gezegenin sürdürülebilirliği için bazı şeyleri doğru yapmaya başlamamızın zamanı geldi de geçiyor” deyin Good4Trust.org’nin kurucusu ve kışkırtıcısı Dr. Uygar Özesmi ise şöyle konuştu; “Atmosfer ve su kaynaklarımız aslında çok sınırlı. Galiba kendimizi bu noktaya getirmemizin nedeni, farkındalığa sahip olmamamız. Sularımızı, havamızı kirletiyoruz. İçimize soluduğumuz temiz hava her geçen dakika azalıyor. Kömürlü termik santrallerle, fosil yakıtlarla, petrolü, kömürü, doğalgazı yakıp; sürekli karbondioksit salıp, atmosferin kimyasını değiştiriyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda atmosferdeki karbondioksit oranı 280 ppm’di. Bugün 400 ppm’i aşmış durumdayız. 1860’tan günümüze kadar ortalama hava sıcaklıkları 1,1 derece artmış. Ortalamada 1,1 derece, ekstremlerde 7 ila 10 derece artışa neden oluyor. Böyle devam edersek 2050’ye geldiğimizde ortalama sıcaklıklar 2,8 derece artacak. Şubat 2050’de dış ortam hava sıcaklığı 70 santigrat dereceye ulaştığında ne yapacağız? Gezegenimiz her alanda alarm veriyor. İklim değişikliğinin yanında biyoçeşitliliğin azalması da büyük risk. Hayvan türlerindeki azalma, normalin 1 milyon katına ulaşmış durumda. Acilen önlemler almamız gerekiyor.”

“Doğa özelindeki en büyük tahribat yoksulluktan geliyor”
Oturumda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ‘Atık Yönetmeliği’ kapsamında 1 Ocak 2019’da paralı olacak poşetlerle ilgili TEMA Vakfı Genel Müdürü Oben Akyol; “Tüketiciler alışverişlerde plastik alışveriş poşetleri için para ödemek istemiyor deniyor. Burada önemli olan poşeti kullanırken maliyeti değil. Doğayı anlayabilmek için bütünsel bakmamız gerekiyor. O plastik poşet toprak, o plastik poşet su. Pet şişe kapağını attığımızda kuşun midesinden çıkıyor. Eko sistemimizi doğru anlamamız gerekiyor” dedi. Konuşmasında iyi tarım ve kırsal kalkınma konularına da değinen Oben Akyol; “Doğaya çıktığımızda, toprağa hoyratça davranılıyor. Çok kimyasal kullanılıyor. Doğa özelindeki en büyük tahribat yoksulluktan geliyor. Yoksul bir kırsal alanın mutlaka öncelikleri farklı olacaktır.
TEMA’nın gelir seviyesini ve verimliliği artırmak için belli projeleri var. Gaziantep’teki fıstık projesi en iyi örneklerden. Herkesin yapabileceği çok şey var. Bugünden bir yerinden tutarsanız, önemli şeyleri değiştirebilirsiniz. Yine örnek vermem gerekirse çabucak çay almak için kimyasal gübre kullanımı ile toprağı bitiriyoruz. Bakınız Türkiye’ye dışarıdan gelen çay pazarı her geçen gün artıyor. Kırsal kalkınmayı bilinçli tarım, sürdürülebilir tarım ile gerçekleştirebiliriz. Yarını olmayan en pahalı şey toprak. Buradan perakendecilere söyleyebileceğimiz en önemli şey, sizler o toprakla tüketici arasında en önemli aracılarsınız. O noktada çok önemli göreviniz var. Üretici ve tüketici arasında sürdürülebilir tarıma, aşırı ilaçlamaya mutlak dikkat çekilmeli. TEMA olarak birlikte projeler yapabiliriz” dedi.

yzb 18 ae 2“Perakendecilerin tüketiciye vereceği bilinçli tüketim mesajları çok kritik”
Oturumda istatistiklere göre Türkiye’de 1 kişinin günde 1,2 kg çöp ürettiğini, bu rakamın yıllık 440 kilogram yaptığına dikkat çeken ÇEVKO Vakfı Kamu ve Dış İlişkiler Müdürü Alphan Eröztürk; “81 milyon nüfusla yılda 35 milyon çöp üretiyoruz ve bu miktarın 7 milyon tonu geri kazanılabilir nitelikte. Eğer çevreden, atıklardan konuşuyorsak, miktar olarak bunun farkında olalım. Kamuoyunda genel kanı, çöplerin geri kazanılabilir olmadığı yönünde. 1991 yılından bugüne özellikle ambalaj atıklarının sağlıklı bir şekilde geri kazanılması için yerel yönetimler ve lisanslı şirketlerle önemli çalışmalar yürütüyoruz. Tüm ambalaj gruplarında ciddi bir geri dönüşüm, geri kazan

ım sanayii var. Geliştirilmesi gereken konu; ambalaj atıklarının ayrı toplanması. Vakıf olarak 650 bin ton ambalaj atığının toplanması konusunda yerel yöne

timler ve firmalarla iş birliği yaptık. Başka bir deyişle sadece geçen yıl 4,7 milyon ağacı kurtardık” dedi.
İsraf konusunda da uyarılarda bulunan Eröztürk sözlerini şöyle sürdürdü; “Dünyadaki veriler her yıl üretilen gıdanın 3’te birinin çöpe gittiğini gösteriyor. Böyle devam edersek gelecekte açlık, kıtlık var. Geleceğimiz karanlık. Türkiye’ye baktığımızda ‘Atmak günah’ dediğimiz, zaman zaman ağaca astığımız, çöpe attığımız ekmeklerin adedi günde 6 milyon. Tüketimin olduğu noktada perakendenin önemi büyük. Tüketiciye vereceği bilinçli tüketim mesajları çok kritik. Atıklar elbette ortaya çıkacaktır. Ancak perakendeci müşterisine ‘Sorumlu bir şekilde tüket’ demeli.
Atık konusunda poşet konusu da çok hassas. Dünyada yılda 1 trilyon adet poşet kullanıyoruz. Burada önemli olan malzemenin cinsinden ziyade, tüketimin büyüklüğü. Eğer biz böyle devam edersek, tükettiğimizi en uygun şekilde ayırmazsak, atık üretirsek, denizdeki plastik partikül sayısı balıklardan fazla olacak. Bu noktada yine perakende tarafında benimsenmesi, sahiplenilmesi gereken alanlar var. Başlangıç olarak marketlerin sıfır atık marketlere dönüştürülmesi, bunun hedeflenmesi önemli. Bugüne kadar çevre kirliliği belki yanlış anlatıldı. Dünyamız tehlike altında gibi anlatıldı. Aslında tehlike altında olan bizleriz. Doğayı, kendimizi daha çok korumak istiyorsak yapılması gereken tek şey var az tüketmek.”